1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kayıplarını birlikte arayan Kıbrıslılar, Sri Lankalılar’a umut ışığı oldu…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kayıplarını birlikte arayan Kıbrıslılar, Sri Lankalılar’a umut ışığı oldu…”

A+A-

İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Kurbanları Örgütü “BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ”, Sri Lankalı “kayıp” yakınlarına örnek oldu…

 

sevg-031.jpg

Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nün Kayıplar Komitesi’yle organizasyonu çerçevesinde adamızı ziyaret ederek Kayıplar Komitesi’nin çalışmalarını yerinde inceleyen Sri Lanka’dan kayıp yakınları ve konuyla ilgili yetkililer, adayı ziyaretleri esnasında geçtiğimiz günlerde İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Kurbanları Örgütü “BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ” temsilcileri Hristos Eftimiu ve Yusuf Çaylar’la görüştüler… “Birlikte Başarabiliriz” temsilcileri, Sri Lankalı heyete “Together We Can – Birlikte Başarabiliriz” örgütünün “kayıplar”la ilgili gönüllü ve insani biçimde yürüttükleri çalışmaları, düzenledikleri etkinlikleri anlattılar ve sorularına yanıt verdiler…

Görüşme ardından Kayıplar Komitesi psikologlarından Ziliha Uluboy, sosyal medya paylaşımında “Birlikte Başarabiliriz”in çabalarının Sri Lankalılar için bir “umut ışığı” olduğunu yazdı.

Psikolog Ziliha Uluboy şöyle yazdı:

“Sri Lanka’dan ve Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nden gelen temsilcilere, Kayıp Şahıslar Komitesi psikologları olarak çalışma modelimizi anlattıktan sonra Together We Can (Birlikte Başarabiliriz) iki toplumlu kayıp yakınları inisiyatifinden  Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıp” yakınlarıyla bir araya geldiler ve Kıbrıs’taki kayıp arama sürecini aileler de kendi gözünden aktardı.

İki toplumun kapılar açıldıktan sonra birbirlerinin bekleyişine tanıklık ettiklerini, yaşadıkları acının aynı olduğunu, ne kadar benzer süreçlerden geçtiklerini ve kayıp yakınlarının diğerinin kayıbını bulmaya yönelik uğraş içinde olduğunu dinledik.

Sri Lanka’daki kayıp kişilerin tam sayısı henüz belli değil. 16.000-30.000 arasında olduğu tahmin ediliyor.

Kıbrıs’ta yürüttüğümüz çalışmadan çok etkilendiklerini ama en çok yürek yüreğe, kol kola birlikte kayıplarını arayan Kıbrıslıların onlar için büyük bir ümit ışığı olduğunu söylediler.

Sri Lanka’lılara çıktıkları yolda bol şanslar diliyoruz.

Tüm kayıp kişilerin bulunması en büyük temennimiz.”

Toplantıya “Birlikte Başarabiliriz” adına katılan Yusuf Çaylar da sosyal medya paylaşımında şöyle yazdı:

“Bugün çok uzaklardan, Sri Lanka dan misafirlerimiz vardı. Ülkelerinde 26 yıl süren iç savaşın sonrasında onbinlerle telafuz edilen kayıpların bulunması için yapacakları çalışmalarda yardımcı olması için bizim yaşadıklarımızı, yaptığımız çalışmaları, hangi yöntemlerin kayıplara ulaşmada faydalı olabileceğini, kısacası yaşadığımız acı tecrübeleri anlatarak yardımcı olmamızı istediler. Tüm birikim ve tecrübelerimizi insanlık adına gelen heyetle paylaştık…”

 


 

Vicdani redçi, akademisyen ve barış aktivisti Grigoris Yuannu yazdı:

“Kıbrıs’ta dört çeşit işgal vardır…”

Düşüncelerine son zamanlarda sayfalarımızda yer vermekte olduğumuz çok değerli akademisyen ve aktivist, vicdani redçi Grigoris Yuannu, Kıbrıs’ta dört çeşit işgal olduğunu yazdı. Grigoris Yuannu, bu dört işgali şöyle tanımladı:

“Çeşitli çevreler yurdumuzda işgal olduğunu söylüyor – ve Kıbrıs sorununa ilişkin herhangi bir şey söylemeden önce, öncelikle Kıbrıs’ın kuzeyinin Türk ordusu tarafından işgal edildiğini belirtmeliymişiz, bunu belirtmezsek, bu işgali kabul ettiğimiz ve işgalle uzlaştığımız anlamına gelirmiş – en aşırı yorumlardan birisinde de bunu belirtmediğimiz takdirde, işgali destekliyoruz anlamı çıkarmış.

Ben elbette işgal vardır diyorum. Ancak bir değil dört kez işgal vardır, dörtlü bir işgal vardır diyorum… Ve ben de iddia ediyorum ki tek bir işgalden bahsedip de diğer üç işgalden bahsetmeyenler, bunları kabul etmişler, bunlarla uzlaşmışlar ve hatta bunları destekliyorlardır demektir.

Tarihsel, mantıksal ve kronolojik olarak ilk işgal, kilisenin siyasi sistemi işgalidir, ikinci işgal ise Kıbrıslırum toplumu tarafından iki toplumlu devletin işgalidir, üçüncü işgal ise Yunan devleti tarafından Kıbrıs devletinin dış politika ve güvenliğinin işgalidir. Dördüncü işgal ise Kıbrıs devletinin topraklarının bir bölümünün Türk ordusu tarafından işgalidir.

Yoldaşlar, tüm cephelerde işgal karşıtı mücadele yapalım. Çünkü yalnızca dördüncü işgale karşı mücadele, diğer üç işgali kuvvetlendirmektedir ve fizik kurallarına bakacak olursak etki-tepki sonucu olarak nihayetinde dördüncü işgali de pekiştirecektir…”

(Grigoris Yuannu’nun İngilizce metninden Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ – YENİDÜZEN).

 


 

Joseph Kassapis:
“İlk kez bir Kıbrıslıtürk’e zarar veren bir Kıbrıslırum, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından cezalandırılmış olsaydı, bu ne büyük bir fark yaratacaktı…”

Düşüncelerini açık yüreklilikle ve cesaretle sosyal medyadan paylaşan Joseph Kassapis, şöyle yazıyor:

“Bir düşünsenize, eğer Kıbrıs Cumhuriyeti, ilk kez bir Kıbrıslıtürk’e zarar veren bir Kıbrıslırum’u cezalandıracak ciddiyete, mantığa veya cesarete sahip olsaydı, ikincisini ve üçüncüsünü, yüzüncüsünü ve binincisini… bu ne kadar büyük bir fark yaratacaktı…

Kendisiyle ilgili düşünce biçiminde ve bizlerin ve diğerlerinin onunla ilgili düşüncelerimizde ne kadar büyük bir fark yaratacaktı – kendine güven, güvenilirlik ve ahlaki duruş bakımından, ne büyük bir fark yaratacaktı… Kıbrıslıtürkler’in Kıbrıs Cumhuriyeti’ne güvenmesi, onu kabul etmesi, güvenlik duyguları, birer yurttaş olarak kendilerine ne kadar değer verildiğini görmeleri ve özgüvenleri, devletin kendilerini Kıbrıslırumlar’la eşit olarak görmesi  bakımından ne büyük bir fark yaratacaktı bu… Kıbrıs Cumhuriyeti’nin berbat biçimde sınıfta kaldığı bu konularda Türkiye’nin bu boşluğu doldurma iddiasının kredibilitesini de düşünün… Eğer dediğimizi yapmış olsaydı Kıbrıs Cumhuriyeti…

Keşke bir toplum olarak buna cesaretimiz olsaydı… Ki bunun önkoşulu da niyettir… Bunun için de anlayış gerekir… Ki bu da bizi geriye, nihayetinde aradığımız ama bulunmayan o KALİTE yoksunluğuna götürüyor…”

(Joseph Kassapis’in yazısından Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ – YENİDÜZEN).

 


BASINDAN GÜNCEL…

 

Sanatçı Muhammed Şerif, Kuveyt’te yasaklanan kitaplara tepki olarak Kitap Fuarı’nın yanına “Yasaklanmış Kitaplar Mezarlığı” kurdu…

HYPERALLERGIC web sitesinde yer alan bir habere göre, Kuveytli sanatçı Muhammed Şerif, Kuveyt Kitap Fuarı yanına “Yasaklanmış Kitaplar Mezarlığı” kurarak, Kuveyt’te yasaklanan kitaplarla ilgili protestosunu dile getirdi.

Kuveyt’te 4,300 kitap yasaklanmış bulunuyor.

Jasmine Weber’in haberine göre bu yılın Ağustos ayında Kuveyt hükümeti tarafından yapılan resmi açıklamada, 2014 yılından bu yana 4,300 kitabın ülkede yasaklanmış olduğu belirtilmişti.

22 Kasım 2018 Cuma günü Kuveytli grafik sanatçısı Muhammed Şerif, bu kitaplara resmi bir cenaze töreni yaparak hükümet tarafından getirilen sansür ve kitap yasağını protesto etti. Kuveyt Yıllık Kitap Fuarı bitişiğindeki araziye “Yasaklanmış Kitaplar Mezarlığı” instalasyonunu kuran Muhammed Şerif, 200 yasaklanmış kitabın başlıklarından oluşan mezar taşlarıyla bir mezarlık yarattı.

200 mezar taşında Viktor Hugo’nun “Notre Dame’ın Kamburu”, Gabriel Garcia Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” kitabı, Disney’nin “Küçük Denizkızı”, ansiklopediler, romanlar, siyasi veya dini kitapların başlıkları yer aldı…

New York Times gazetesine göre altı Arap ve altı İngilizce okuyucu, Enformasyon Bakanlığı altında resmi sansür kararlarından sorumlu.

“Yasaklanmış Kitaplar Mezarlığı”, dört saat boyunca açık kaldı, sonra da Kuveytli yetkililer tarafından bozuldu… Şeref, Hyperallergic web sitesine yaptığı açıklamada, “Bu enstelasyonu yapmak için fuarın bitişiğindeki arazı için izin almamış olduğumdan belki de hukuki kovuşturmalara maruz kalabilirim” dedi. Projesini kendi kaynaklarından karşılamış olduğuna dikkat çeken Şeref, bunun Yıllık Kitap Fuarı’yla alakası olmadığını belirtti.

Şeref, bunun “Sembolik bir protesto ve bir kamu sanat eylemi” olduğuna dikkati çekerek, sosyal medyadan geniş destek aldığını ancak çeşitli tepkilerin de kendisine yönelitilmiş olduğunu belirtti ve şöyle konuştu:

“Yasaklanmış Kitaplar Mezarlığı, Kuveyt’te kitapların gelişigüzel yasaklanmasına karşı bir protesto biçimi ve bir mücadele biçimidir – Sanat ve dizayn alanında bir aktivist olarak ben her zaman aktivizmin farklı biçimlerde yapılabileceğini düşünüyorum. İsyanlar, panellerdeki tartışmalar veya seminerler iyidir ancak bunların ulaşabileceği insan sayısı da bellidir.  Benim yaptığım şekliyle Kuveyt’te kitap yasağını protesto son derece yaratıcı ancak geniş biçimde kabul gören ve kamuoyu tarafından da anlaşılabilen bir protestodur… Ben mesajımın bu konularla çok ilgili olmayan insanlara da ulaşmasını istedim…”

(HYPERALLERGIC’ten derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ – 28.11.2018)

 

OKURLARIMA NOT: Birkaç günlük yıllık izinde olacağım… Haftaya kaldığımız yerden devam…

 

 

 

 

Bu yazı toplam 2119 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar