1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. 4 bin kaçağa af!
4 bin kaçağa af!

4 bin kaçağa af!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, kayıt dışı çalışanlaru çoğunun ülkeye üniversite için gelen kişiler olduğunu söyledi ve muhaceret affından yararlanması beklenen sayının, farklı kategorilerde, genel olarak 4 bin kişi olduğunu belirtti

A+A-

Ödül AŞIK ÜLKER

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, kayıt dışı çalışanların çoğunun ülkeye üniversite için gelen kişiler olduğunu söyledi ve muhaceret affından yararlanması beklenen sayının, farklı kategorilerde, 4 bin kişi olduğunu belirtti.

Affın, 5 Ağustos’ta yürürlüğe gireceğini ve 45 gün yürürlükte kalacağını vurgulayan Gardiyanoğlu, 2 Ağustos'tan itibaren, 45 gün süreyle, Çalışma Dairesi’nin üçüncü dünya ülkesi işçilerle ilgili yeni başvuru almayacağının da altını çizdi.

“Amaç, kayıt dışına düşen, ülkedeki ve yurtdışındakileri kayıt altına almaktır” diye Gardiyanoğlu, “Denetimlerde, kayıt dışı bulduğumuz çalışanların %70’i üniversitede okumak için gelip, kayıt dışına düşen Afrika kökenli kişiler olduğunu gördük. İnşaat sektöründe de, kayıt dışı çalışanların birçoğu yine üniversite için gelen kişilerdir” dedi.

Gardiyanoğlu, hakkında “Suç gelirlerinin önlenmesi yasasına aykırı hareket”, “Görevini kötüye kullanma” ve “rüşvet” soruşturması başlatılan eski Özel Kalem Müdürü Oğuz Köse’yi görevden alarak siyasi sorumluluğunu yerine getirdiğini söyledi.

Oğuz Bey’e şu anda herhangi bir dava okunamadı, sadece itham var. Açıkçası ben bir şey hissetmedim” diyen Gardiyanoğlu, polisin daire içinde ifade aldığını da söyledi. Kendisinin de polise bilgi verdiğini belirten Gardiyanoğlu, kendisinin de gönüllü ifade vermeye hazır olduğunu kaydetti.

Sadık Gardiyanoğlu, yazılan cezaları silme yetkisinin Çalışma Dairesi Müdürü, Müsteşar ve Bakanlık müdüründen oluşan İtiraz Kurulu’nda olduğunun altını çizerek, “11 aylık bakanlık süremde, 3 bin itiraz varsa, İtiraz Kurulu’nda sadece iki tanesinin cezası iptal edilmiş olabilir. O da müfettişin eksik soruşturmasından ya da eksik evraktan olabilir” diye konuştu.

“Aftan yararlanması beklenen sayı 4 bin”

Soru: 5 Ağustos’ta uygulamaya girecek bir muhaceret affı var. Bundan kaç kişinin yararlanacağına dair bir öngörünüz var mı?

Gardiyanoğlu: Muhaceret affında, kayıt dışına düşen çok farklı gruplar var. Üniversiteye gelmiş, eğitime devam edememiş; turist vizesiyle gelip, çıkış yapmayan; çalışma izinli birinin refakatçisi veya onun üzerinden oturum izni alıp, çalışma aktinin sona ermesiyle kayıt dışına düşenler olduğu gibi, çalışma izniyle gelen ve işvereniyle anlaşamayıp hizmet akti sona eren ve yurtdışına çıkmasıyla kayıt dışına düşenler var. Bu aftan yararlanmasını beklediğim sayı, genel olarak 4 bin civarındadır.

“Kayıt dışı çalışanların %70’i üniversitede okumak için gelip, kayıt dışına düşen Afrika kökenli kişiler”

Ben göreve geldikten sonra denetimleri %127 artırdım, özellikle inşaat sektöründe. Çalışma Dairesi’nden iş kazalarıyla ilgili gelen bildirim formlarına bakıldığında, en çok iş kazası alüminyum doğrama, dülgerlik işleri ve inşaat sektöründedir. Özellikle alüminyum ve ahşap doğrama sektörlerinde iş sağlığı ve güvenliği denetimleri yapıldı. Denetimlerde, kayıt dışı bulduğumuz çalışanların %70’i üniversitede okumak için gelip, kayıt dışına düşen Afrika kökenli kişiler olduğunu gördük. İnşaat sektöründe de, kayıt dışı çalışanların birçoğu yine üniversite için gelen kişilerdir. Özel sektörden gelen bir bakan olarak, bir iş adamı olarak söyleyebilirim ki, iş kazalarının yoğun yaşanabileceği bu tip yerlerde, kayıtdışı olan bu kişiler sosyal güvenlik çerçevesi dışındadır. Bunu düzeltmek için çok ısrarcı oldum. Kayıt dışılık haksız rekabete de neden olur. Aynı işe, farklı tekliflerin gelmesinin en büyük sebeplerinden bir tanesi budur.

Bu af, 5 Ağustos’ta yürürlüğe giriyor ve 45 gün yürürlükte kalacak. 2 Ağustos'tan itibaren Çalışma Dairesi üçüncü dünya ülkesi işçilerle ilgili yeni başvuru almayacak, 45 gün sistemi kapatıyoruz. Amaç, kayıt dışına düşen, ülkedeki ve yurtdışındakileri kayıt altına almaktır. Bu affın, diğer aflardan en büyük farkı, asgari ücreti ödeyip çalışma hayatına girmek zorunda olacak olunmasıdır. Daha önceki aflarda, asgari ücreti ödeyen kişi boşa çıkardı.

Kayıt altına alma sonrasında, bakanlık olarak çok ciddi bir veriye erişeceğiz. Aftan yararlananların ülkeye daha önce ne amaçla geldiklerini tespit etmiş olacağız. Üniversite için mi? Turist olarak mı? Çalışma amaçlı mı? Eğer çalışma hayatındaysa, bu kişileri daha önce hangi işverenler getirdi, hangi işverenlerde çalışırken kayıt dışına düştü? Sonrasında işverenlerle ilgili ayrı bir sicil açacağız ve beyaz, gri, kara liste gibi bir çalışmamız olacak. Öğrenci olarak geldiyse, hangi üniversiteye giderken kayıtdışına düştüğünü de göreceğiz? Bunları Milli Eğitim Bakanlığı ile paylaşacağız. Homojen bir dağılım olursa sıkıntı yoktur ama 1-2 üniversitede yoğunlaşırsa, Milli Eğitim Bakanlığı da tedbirini alacak. Kayıt altına alma işleminden sonra denetimlere başlayacağız. Altı ilçede çok daha etkin denetimler yapılacak.

“Ekim’de radikal değişiklikler olacak”

Soru: Merkez Bankası’nın son raporuna göre yabancı çalışanlarda %46 artış varken, vatandaş olanlarda %7, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarında %9 artış olmuş. Yabancı çalışanlara farklı asgari ücret uygulaması yapılması konusunda çalışmanız olduğunu söylemiştiniz. Bu ne aşamadadır?

Gardiyanoğlu: Yerli çalışanları maalesef, özellikle beden, tarım işçisi anlamında iş hayatına dahil edemiyoruz. Özellikle 6 Şubat depreminden sonra, yaklaşık 20 bine yakın TC vatandaşı nitelikli çalışan da sistemden çıktı. İş dünyası da bu açığını üçüncü dünya ülkelerinden tamamlamaya çalışıyor.

Farklı asgari ücret uygulama konusuna gelince, KKTC’nin sosyal güvenlik anlaşması olmayan ülkelerle ilgili konuşacağım. Şu an için Türkiye ile böyle bir anlaşma var ama ben bunu açık bırakıyorum çünkü Azerbaycan’la ciddi yakınlaşma var. Yasa yaparken ileriyi düşünerek yapmak durumundayım. Belki de 2 yıl sonra sonra KKTC’nin tanınması gündeme gelecektir. Tanınmasa bile, en azından protokoller başlayacaktır. Örneğin Pakistan’da temsilciliğimiz var, belki de yarın Pakistan’la sosyal güvenlik anlaşması yapabiliriz.

Asgari ücretle çalışan yerli çalışanımız, işe kendi arabasıyla gelip gider, kendi evinde yaşar, kendi yemeğini hazırlar, elektriğini, suyunu kendisi karşılar. Üçüncü ülkelerden gelenlerin %90’ı işverenin sağladığı lojmanda kalır ve diğer haklarını da işveren karşılar. Bu da maaşın üstüne binen bir maliyettir. Maliyetin yükselmesi, hayat pahalılığın da ciddi anlamda tetikler. Amacımız, hayat pahalılığı çok artsın ve asgari ücreti artıralım değildir. Tam tersine hayat pahalığını minimize etmeyi amaçlıyoruz ki, sürdürülebilir bir yapıya kavuşturabilelim. Eğer bir işveren, bizim müfettişlerimizin uygun göreceği kriterlerde, çalışanlarının konaklamasını ve beslenmesini sağlıyorsa, maaşının belli bir oranını bu hizmetelere karşılık alabilir. Ekim ayında, hem sosyal sigortalarla, hem de çalışma hayatıyla ilgili çok ciddi, radikal değişiklikler olacak. Farklı asgari ücret üç bacağın bir tanesidir. İşverene ayrı yüzdelikler yükleyiciyiz. Mesela bazı kalemlerde, üçüncü ülke çalışanlarının sosyal sigorta oranlarını arttıracağız, çünkü bu kişiler bir prim öder ama ailesini de buraya getirir ve bakmakla yükümlü oldukları için ilaç ve doktor giderleri sosyal sigortalar için ayrı bir yüktür. Sosyal sigortaları rahatlatmak lazım.

“Mart 2024’ten bugüne 12 bin kişi sisteme girdi”

Ben göreve geldiğimde, sosyal sigortaların aktüeryal dengesi 2.84’dü. Dünyada kabul edilen, üç aktif çalışan, bir emekliyi öder. Şu anda 3.54’tür. %58 sosyal sigorta prim desteği verdim, prim desteği verdiğince, işverenler bundan yararlansın diye, sigortalara olan borçlarını ödemeye başladılar. Borçları ödemeye başlayınca, Mart 2024’ten bugüne kadar, ülkede olup, çalışan ama sosyal sigorta yatırımı yapmayan veya borcu olan 12 bin kişi sisteme girdi. Bu da aktüeryal dengeyi yukarıya çıkardı. Prim desteği Şubat 2025’e kadar devam edecek.

Beslenme ve konaklama gideri birinci bacaktır, ikincisi çalışma hayatıyla ilgilidir. 23 Temmuz’da Sayın Başbakanımız, iki yıllık çalışma programında bunları açıklayacak. Çalışma hayatı ve sosyal sigortalarda devrim olacak detayları Başbakan açıklayacak.

Soru: Yabancılara farklı asgari ücret verilmesi konusunda ırkçılık suçlamalarına ne söylemek istersiniz?

Gardiyanoğlu: Ben bunlara cevap bile vermiyorum. Ben ırkçı değilim. Kendini AB’de görenler, kendilerini insan hakları savunucusu olarak gören, kendilerini İLO’cu görenler, İLO’yu tanıyan ülkelerin çalışma hayatının yasalarını okurlarsa, benim söylediğimden çok daha sert kurallar olduğunu görürler. Örneğin, bazı Avrupa ülkelerinde, çalışmak için gittiğinizde ailenizi getiremezsiniz ama bizde getirebilirsiniz. Onlar ırkçı değil, ben miyim ırkçı? Bazı Avrupa ülkelerinde iki yıldan fazla vize verilmez. Bizde böyle bir kısıtlama yoktur. Onlarınki ırkçılık değil de, benimki mi ırkçılık? Ben doğru bildiğim yolda giderim. Bu ülkede 2010’dan sonra herkes sosyal sigortalı oldu ve günün sonunda sosyal sigorta emeklisi olacak. 1 Ocak 2018’de Ferdi Sabit Soyer’in başbakanlığında, rahmetli Sonay Adem'in yaptığı Sosyal Sigorta Yasası’ndan dolayı, şu anda yaklaşık üç bin kişi asgari ücretin altında maaş almaktadır. 25-30 yıldan çıkan insanlar, asgari ücret üzerinden yatırım yapıldığı için, asgari ücret üzerinden maaş almaktadır. Bu insanlar emekliliğini rahat geçirmesin mi? 150 kalem ilaç yerine 250 kalem ilaç almasın mı? Bunun çalışmasını yapıyorum. Bu konularda devrim gibi çalışmalar olacak. Hedefim, 2025’in başında, asgari ücretin altında maaş alan üç bine yakın kişiyle ilgili düzenlemeye gidiyorum. Kendi içerisinde gruplamalar getireceğim. 45 bin 404 emeklim var, onların yüzdeliklerini arttıracağım. Bu düzenlemeler, günün sonunda emekliliğe yarayacak.

“Bakanlığımızın kaynak sıkıntısı yoktur”

Soru: Yerli istihdamını koruma anlamında ne gibi adımlar atılabilir?

Gardiyanoğlu: Yerli istihdam konusunda geçmişte, Sanayi Odası ve Esnaf Zanaatkarlar Odası ile görüşme yaptım. “5 yılda 5 yüz istihdam” projem var. Önümüzdeki aylarda, Sanayi Odası ve Esnaf Zanaatkarlar Odası’nı yeniden toplantıya çağıracağım. Odaların belirleyeceği alanlarda, her yıl yüz ara eleman yetiştirilecek. Bunlar Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı kısa meslek kurslarından sertifika almaları ve mezun oldukları bölümde istihdam edilmeleri kaydıyla, 5 yıl boyunca devlet bu çalışanların sosyal sigorta, ihtiyat sandığı yatırımlarını ödeyecek. Ayrıca üç yıl boyunca, net asgari ücretin %30’unu çalışanın hesabına yatıracağız. Bu, ülkedeki ara eleman açığını ciddi anlamda kapatır.

Bir de, kadının çalışma hayatına girebilmesi ve Kıbrıs kültürünün yaşatılmasıyla ilgili sertifika alan 150’ye yakın kadınımız var. Kursa katılan bu kadınların, Maliye Bakanlığı’na kayıt olup ticari ünvan alırlarsa ve aldıkları eğitimi ticari hayata çevirirlerse, onların da ihtiyat sandığı ve  sosyal sigorta yatırımlarını üstleniyoruz. Kaynak, İstihdamı Destekleme Merkezi(İDM)’dir. Bahsettiğim prim desteğini de oradan sağlıyorum. Bakanlığımızın kaynak sıkıntısı yoktur. Sivil toplum örgütleri ve paydaşlarımızla istişare içinde götürmeye çalışıyoruz.

Eksik primleri olan tamamlama...

Soru: Emeklilik yaşına gelmiş ancak eksik yatırımı olanlara tamamlama imkanı veren bir düzenleme yapılıyor. Detayları nelerdir?

Gardiyanoğlu: Bu, Bakanlar Kurulu’ndan geçti, Ekim ayında meclisten geçecek. Emekli olma konusunda iki kriter var, yaş ve yıl. 63 yaşına gelmiş, en az 15 yıllık sosyal sigorta yatırımı alıyoruz yani 63 yaşına kadar çalışabilirsiniz ve 15 yıl sosyal sigorta yatırımınız varsa, emekli olabilirsiniz. 2008 yasasına göre, aldığınız maaşın %37.5’ini emekli maaşı alırsınız. Ya da 60 yaşına gelmiş, 25 yıllık yatırımı olan kişiler, aldıkları maaşın %57.5’i kadar emekli maaşı alabiliyor. Yeni düzenleme, 63 yaşına gelmiş ancak 15 yıldan az yatırımı olan kişilerle ilgilidir. Göreve geldiğimde, yaşlarını doldurmuş ama eksik yatırımı olduğu için emekli maaşı alamayan ama ihtiyaçlı oldukları için Sosyal Hizmetler Dairesi’nden düşük sosyal yardım parası alan yüzlerce kişi buldum. Sosyal Sigortalar Dairesi’nin bütçesini zora sokmayacak bir çalışma yaptım. 63 yaşına gelmiş ve eksik yatırımı olanlara, 5 yıla kadar satın alma ve emekli maaşı alma imkanı veriyoruz. “Bu kadar parayı nereden bulup sizi ödeyeceğiz?” deniyor. Önümüzdeki aylarda bazı bankalarla protokol yapacağız. Sosyal Sigortalar Dairesi’nden verilecek bir yazıyla bankaya gidenlerin primlerini banka ödeyecek ve emekli olan kişinin maaşından taksit taksit alacak.

Soru: Düşük faizli bir krediden mi bahsediyorsunuz?

Gardiyanoğlu: CTP Milletvekili Devrim Barçın, “950 bin TL’yi kim yatıracak?” dedi. Bu rakam en uç noktadır, 5 yıl barem 15’ten yatırım demektir. Eğer, yüksek bir emeklilik maaşı almak istiyorsanız, primi yükseltip yüksek ödeyebilirsiniz. Basamak 15’ten 5 yıllık yatırım miktarı borçlanacaksanız, iki yıllığına ortalama 1 milyon TL borçlanacaksanız, iki yılda alacağınız maaş 1.5 milyon TL olacak. İki yılda bankaya ödeyeceğinden %50 daha fazla maaş alacak ve sonraki süreçte alacağı maaş ömür boyu kendinindir. Hiç emekli olmayacak ve ayda 10 bin TL sosyal yardım alacak kişilere, maaş alma kapısı açtık. Allah gecinden versin, rahmet bırakması durumunda, eşine bir maaş bırakabilecek. Bu konuda çok ciddi talep var.

63 yaşını doldurmuş, emekli olamamış, 5 yıllık borçlanma yapabilecek 1675 kişi”

Soru: Kaç kişi olduğuna dair elinizde rakam var mı?

Gardiyanoğlu: 63 yaşını doldurmuş, emekli olamamış, 10 yıllık yatırımı olup, 5 yıllık borçlanma yapabilecek bin 6 yüz 75 kişi var.

Soru: Yatırımlarını tamamlamış ama yaşı gelmemiş olanlarla ilgili bir çalışma yapacağınızı söylemiştiniz. Bu ne aşamadadır?

Gardiyanoğlu: Ben de o durumdayım. Yaş beklenecek. Bahsettiğiniz erken emekliliktir. Bu konuda bir muhalefet milletvekili öneri olarak ortaya koydu, ben de bu konuda çalışma yaptım. Sosyal sigortaların aktüeryal dengeleri bunu taşıyacak durumda değildir. Bu durumda olan yaklaşık 9 bin 300 kişi var. 16/76 Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası’nda Şubat 2012’de yapılan değişiklikle emeklilik yaşı kademeli olarak değiştirilmişti. Emeklilik yaşı yeniden 55’e indirilebilir mi diye çalışma yaptık. Aktüeryal dengeyi dördün üstüne çıkarmadan, yani dört aktif çalışana, bir emekli olmadan bu düzenlemeyi yapıp meclisten oy birliğiyle geçirebilirim ama, 2030’da bu ülkenin en büyük kurumu olan Sosyal Sigortalar Dairesi’ni batıran bakan olarak tarihe geçmek istemem. 2010’dan sonra işe giren herkes sosyal sigorta emeklisi olacak. Bu kuruma göz bebeğimiz gibi bakmamız, güçlendirmemiz lazım. Bazen can yakacağız, radikal kararlar alacağız. Bahsettiğim üç bacaklı uygulama kapsamında, işverene bazı kolaylıklar sağlarken, bazılarını da prim anlamında geri alacağız. Bunları vatandaşlarımızın sigorta haklarının üzerinde ilave edeceğiz. Radikal karar almaktan çekinen biri değilim. Üç bacaklı uygulamayı bir çok sivil toplum örgütüyle ve işverenlerle de paylaştım. İtiraz eden çıkmadı.

Soru: Eczacılarla ilgili soruşturma ne aşamadadır? Polisin soruşturması tamamlanmadan tedirginlik devam ediyor.

Gardiyanoğlu: Geçen hafta tabipler ve eczacılarla bir araya geldik. Şu ana kadar, yeni sistemde altı ilçe, 50 eczane ile sözleşme imzaladık. Tabipler Birliği de duyuru yaparak, sözleşmelerin içeriğinin tamamlandığını açıkladı ve doktorları sözleşmeyi imzalamaya çağırdı. Eczacılar Birliği de açıklama yapmıştı.

Şunu net olarak bir kez daha ortaya koymak istiyorum, 13 Eylül 2024’te müdürüm benim talimatımla polise gittiğinde, isim bazında şikayetçi olmadı, biz olayı şikayet ettik ve polis araştırmaya başladı. Siyasi erk olarak, ne polise, ne savcılığa, ne de mahkemelere müdahale edebilecek bir pozisyonda değiliz. Ara ara, polisteki ilgili subayla görüşüyorum, “neredeyse bitti” dedi. Dikkat ederseniz, 1.5-2 aydır tutuklama ve yeni gözaltı yok. Bitti derken, yeni birini araştırmıyorlar. Daha önce teminata bağlanan kişilerin, mahkeme süreçlerindeki dosyaların hazırlıklarını yaptıkları bilgisi var.

Eczacılar Birliği’nin, tedirgin olduklarına dair kamuoyuna bir açıklaması da var ama unutmayın ki, benim de bu ülkede, özellikle sosyal sigortalıların ilaca erişimiyle ile ilgili olayı hızlandırmam lazım. Şu anda tüm eczanelerden işlem yapılabiliyor. İki sistem var, anlaşmalı olduğumuz eczaneden ilaç alanlara %80 indirim uygulanır ve %20 ödeme alınır. Anlaşmalı olmadığımız eczanelerden ilaç alanlar, ilacın ücretinin tamamını kişi öder, reçetesini ve küpürleri Sosyal Sigortalar Dairesi’ne götürür, 45 gün içinde kendisine geri ödeme yapılır. Bu biraz zor bir iş. Bu uygulamayı, soruşturma sürecinde sosyal sigortalı ilaca erişebilsin diye yaptık.

Önümüzdeki aydan itibaren uygulama değişecek”

Soru: 45 günde ödeme konusunda gecikmeler var...

Gardiyanoğlu: Genellikle sağlık kurulu raporlarında veya reçeteye yapıştırılan kupürlerde sıkıntı çıkar. Reçetede yazan ilaç olmadığında, eczacı muadilini verir. Reçetedeki ilaçla kupür birbirini tutmayınca gecikme olabiliyor. Bazen, çok ender de olsa, kupürlerin sisteme işlenmesinde aksama olabiliyor, sonuçta bu, insan eliyle yapılan bir uygulamadır.

Aylık 5.5-6 milyon ilaç parası ödüyoruz. Bazı mevsimlerde yükselebiliyor. Önümüzdeki aydan itibaren uygulama değişecek ve sadece bizimle sözleşmesi olan eczanelerden ilaçlar alınabilecek. Eczacılar Birliği ile uyum içerisindeyiz. Duyurularını yapacağız. Sistem doktorların hepsine açıktır. Hastanın doktor seçme hakkını tam olarak sağladık. Benim için en büyük devrim, doktor sayısının artması ve sistemin hastane ile entegre olmasıdır. 

Soru: Reçete soruşturmasında eczacılar ve doktorlar sıkıntı yaşadı, haklarında soruşturma yapıldı. Bu reçeteleri onaylayan ve ödenmesini sağlayan çalışanlarla ilgili daire içinde nasıl bir soruşturma söz konusu oldu ?

Gardiyanoğlu: Üç kere, polis üç kere ifade aldı. Tabipler Birliği de Sosyal Sigortalar Dairesi ile ilgili suç duyurusunda bulunmuştu. Reçete gerçek, üstündeki kupür de gerçek. Sosyal Sigortalar Dairesi’nin bunu onaylamama lüksü yoktur.

O dönemin Sosyal Sigortalar Dairesi müdürü Tahir Serhat, şimdiki müsteşarım, Yenidüzen’e benden önceki bakanı uyardığına ancak inandırıcı olmadığına dair beyanat vermişti. Tahir Bey bana geldiğinde, araştırmayı severim, birkaç doktoru ve eczacıyı aradım ve bir doktorun 8 bin reçete yazmasının normal olup olmadığını sordum. Polise gitmeye de bu masada karar verdik, Tabipler Birliği, Eczacılar Birliği, Tıp-İş ve Serbest Çalışan Hekimler Birliği de vardı. Üç kere, uzun toplantılar yaptık ve sonrasında olayı polise taşıdık.

Soru: Özel Kalem Müdürünüz Oğuz Köse ile ilgili bir süreç yaşanıyor hakkında çok sayıda itham var. Süreç devam ediyor. Siz ifade verdiniz mi? Bakanlık içinde araştırma yaptınız mı? Bu ithamlara dair daha önce bir şey hissetmiş miydiniz?

Gardiyanoğlu: Oğuz Bey’e şu anda herhangi bir dava okunamadı, sadece itham var. Açıkçası ben bir şey hissetmedim. Çalışma izinleriyle ilgili dairede işlem yapanlar, polise çağrılarak ifadeleri alındı. İkinci gün, benim davetim üzerine, polis geldi, “merak ettiğiniz bir şey varsa, ben gönüllü bilgi ve ifade vermeye hazırım” demiştim. Yaklaşık 1.5-2 saat polise bildiklerimi aktardım. Polis bana, şikayet olan olmadığından dolayı ifade almayacaklarını, bilgi aldıklarını söyledi. Herhangi bir kişinin şikayetçi olması durumunda, benim yazılı ifademi almak isteyeceklerini söylediler. Benim ifade vermeyi kabul edip etmeyeceğimi sordular. Ben de gönüllü ifade vermeye hazır olduğumu söyledim.

Oğuz Bey, özel kalem müdürüydü. Oğuz Bey’in kota verme, izin verme, bilgisayar anlamında, yetkisi yoktur.

“Yazılan cezaları silme yetkisi bende de yoktur”

Soru: Yazılan cezaların silindiği iddiası da var...

Gardiyanoğlu: Öyle bir yetkisi de yoktur. kimsenin o yetkisi yoktur. Bakan olarak, yazılan cezaları silme yetkisi bende de yoktur. Çalışma Dairesi Müdürü, Müsteşar ve Bakanlık müdüründen oluşan İtiraz Kurulu, emareleri inceler ve müfettişte hata görürlerse, müfettişten tekrar görüş talep ederler ve cezayı alan kişinin haklı olduğuna kanaat getirirlerse, cezayı silebilirler.

Soru: Bugüne kadar böyle bir şey oldu mu?

Gardiyanoğlu: Çok ender olmuştur. Bin işlemde bir tane. Bahsedilen büyüklükte bir cezayı sadece mahkeme silebilir. Yani cezayı alan kişi mahkemeye giderse ve mahkeme kendini haklı bulursa, mahkeme kararıyla cezayı bakanlık kaldırabilir. 11 aylık bakanlık süremde, 3 bin itiraz varsa, İtiraz Kurulu’nda sadece iki tanesinin cezası iptal edilmiş olabilir. O da müfettişin eksik soruşturmasından ya da eksik evraktan olabilir. Bu bakanlığın en güzel yanı, her şeyin portal üzerinden olmasıdır, kağıt üzerinde işlem yoktur.

Soru: Oğuz Köse, üçlü kararnameyle göreve geldi. İmzalardan biri sizindir, iddialar doğru çıkarsa, siyasi sorumluluk hisseder misiniz?

Gardiyanoğlu: Ben siyasi sorumluluğumu üstlenip kendisini görevden aldım.

Bu haber toplam 9140 defa okunmuştur