1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Kaymaklı’da Patlayan Bomba 1957-3
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Kaymaklı’da Patlayan Bomba 1957-3

A+A-

   Dr. Küçük basına verdiği demeçte “...Tethişçiliği hiçbir zaman tasvip etmiyoruz.” dese de o günlerde, EOKA’nın yükselişine karşı Kıbrıslı Türkler’in de gizliden gizliye küçük örgütlenmelere gittiği bilinmekte. Hatta VOLKAN teşkilatının kurucuları arasında (kendisinden lider olarak söz ediliyor) Dr.Küçük’ün isminin de geçtiği bilinen bir gerçek. Bu yaşanan olayda kendisinin söz konusu örgüt ve elemanları açısından herhangi bir bilgisinin olup olmadığı yönünde bir belgeye sahip değiliz. Dolayısıyla bu konuda bir yorum yapmak da hatalı olur... tekrar gazete haberlerine dönelim...

   İsmail Beyoğlu’nun cenaze merasiminden sonra toplumun gözü, hastahanede patlamadan dolayı yaralı olarak yatmakta olan diğer gençlerin sağlık durumuna odaklandı...

 

“Bozkurt Gazetesi, 04 Eylül 1957, syf:1

Yaralıların Son Durumu

   Geçen Cumartesi günü Küçük Kaymaklı’da vukubulan infilâk neticesinde yaralanan üç vatandaşımızın sıhhî durumu ile bütün Kıbrıs Türkünün alâkadar olduğunu idarehanemize adanın her köşesinden telefonla gelen soruşturmalar isbat etmiştir.

   Lefkoşa Hükûmet Hastahanesinde bulunan Mustafa Ertan Celâl ve Kubilây Altaylı’nın tehlikeli listesinde olmadığı fakat yaralarının ağır olduğu açıklanmıştır. Bunların gözlerini kaybettiklerine dair dolaşan söylentiler resmen tekzib edilmiştir.

   Askeri hastahanede bulunan Ulus Ülfet’in sıhhî durumu da diğer iki arkadaşının aynisidir.”

 

      Yaralıların durumuyla ilgili toplumda büyük bir merak uyanırken, diğer yandan tıpkı “madalyonun diğer yüzü” diyebileceğimiz; “Rum Basınının” konuyu nasıl gördüğü ve gazetelerinde nasıl yorumladıkları da önemliydi...

 

“Bozkurt Gazetesi, 04 Eylül 1957, syf:3

KIBRIS RUM BASINI

   Dünkü Rumca gazeteler istisnasız olarak geçen Cumartesi günü Küçük Kaymaklı’da bir Türk evinde vuku bulan büyük infilâkı ele almakta ve bu hususta muhtelif fikir ve yorumlar ileri sürmektedirler. Bu hususta en uzun yazıyı Rum EDEK Partisi organı ETHNOS gazetesi yayınlamıştır. Küçük Kaymaklı’daki hadisenin uyanıklıkla takip edilmesi gerektiğine işaret eden bu gazete geçmiş hadiselere de temas ederek Rum cemaatının göstermiş olduğu ağırbaşlılık ve itidal sayesinde birkaç gürültücü Türk fanatiğinin çıkardığı hadiselerin semetesiz ve mukabelesiz kaldığını ve Rum cemaatının Kıbrıs Türk azınlığı ile olan iyi münasebetlerini yok pahasına devam ettirmek azminde israr ettiğini iddia etmiştir. Bu hadiseleri tarafsız bir görüşle takip ettiğini iddia eden ETHNOS, Sir John Harding’in söylemiş olduğu sözlere de temas etmekte ve her iki cemaat arasında iyi münasebetlerin berdevam olduğunu, fanatik Türk liderlerinin kışkırtıcı hareketlerine rağmen iki cemaat arasındaki münasebetlerin bozulmadığını iddia etmektedir. Son hadisenin Rum cemaatını korkutmadığını sadece endişeye düşürdüğüne işaret eden ETHNOS bu meselede hükûmetin büyük bir mesuliyet taşımakta olduğunu ve hükûmetin vazifesinin yalnız bombaları meydana çıkarmak değil bombaları imal ve depo edenlerin de adalete teslim etmek olduğunu ileri sürmekte ve hükûmetin, taksim fikrini tamamen ihtimal dışı ederek birkaç fanatik Türkün gayesine son vermesi gerektiğini ilâve etmektedir.

   Ayni gazete Kıbrıslı Rum ve Türk münevverlerini, bu gibi hareketlerin tekerrür etmemesi ve iki cemaatın arasının açılmaması için ellerinden geldiği kadar gayret sarfetmeye davet etmektedir.

   ELEFTERİA gazetesi, bu hususta hiç bir yorumda bulunmamakta, yalnız geçen günkü bomba hadisesini müteakip cenaze merasiminin yapıldığı gün bir çok Türk gençlerinin Lefkoşayı dolaşarak dükkânların kapatılması için tehditler savurduklarını ve bu arada Rum mağazalarının da kapatılması için mağaza sahiplerini tehdit ettiklerini Rum mağaza sahiplerinin büyük bir itidal göstererek herhangi bir hadise çıkmasına mani olduklarını iddia etmektedir.

   FİLELEFTHEROS gazetesi de “Rumlar ve Türkler” başlığı altında yayınladığı yorumlarında Küçük Kaymaklı hadisesini ele almakta ve bu gibi hadiselerin şayanı arzu olmadığını ileri sürerek her iki cemaat arasında uzun bir müddetten beri mevcut olan dostluk bağlarının ihlâl edilmemesi gerektiğini ileri sürerek ağır başlı Türkleri, vatandaşlarını doğru yola sevketmiye ve bu şekilde adada çıkması muhtemel karışıklıklara mani olmaya davet etmektedir. Ayni gazete hükûmetin de vazifesinin iki yıl süren karışıklıkları müteakip husule gelen nizam ve asayişin bozulmaması için gayret sarfetmek olduğunu iddia etmektedir.

   Solcu HARAVGİ gazetesi bu hadise hakkında hiçbir yorumda bulunmamakta, yalnız cenaze merasiminin yapıldığı gün vuku bulduğunu iddia ettiği bazı ufak tefek olaylardan dem vurmaktadır.

   ELEFTHERİA gazetesi Amerikan ve İngiliz basınında Kıbrıs meselesi hakkında yayınlanan yazıları iktibas etmektedir. NEW YORK TIMES gazetesi yazarlarından Sultsberger, Kıbrıs meselesi hakkında yayınladığı uzunca bir yazıda Kıbrıs’ın İngiltere için askeri bir önem taşımadığını bu adanın bilâkis İngiliz maliyecileri için büyük bir yük addedildiğini, fakat Britanya Başbakanı Mac Millan’ın adadan şerefle çekilmek yolunu aradığını iddia etmekte ve Kıbrıs Rumlarının gayet milliyetçi olduklarını kaydetmektedir.

   İngiliz gazetelerinden bazıları, Kıbrıs Türklerinin Rumlara karşı silahlanmaya başladıklarını ve son bomba hadisesinin bunun bir ispatı olduğunu yazmaktadırlar. Bu hadiselere göre mahallî hükûmet her iki cemaat arasında sivil harp çıkmasına mani olmak için elinden geldiği kadar uğraşmaktadır. Türklerin Lefkoşa’yı fethettikle 9 Eylül tarihinde kargaşalıklar çıkmasından korkmaktadırlar. Hatta o gün Türklerin Rum mağazalarına saldırmaları da muhtemeldir.

   ETHNOS gazetesinin Atina’dan öğrendiğine göre Yunan Dışişleri Bakanı Averof, üçlü müzakere yapılması hususundaki İngiliz tekliflerine verdiği cevapta muhtemelen bazı noktalar üzerinde durmuştur. Bu noktalardan bazıları da şunlardır: “Adada nüfusun ancak yüzde 18’ini teşkil eden bir azınlığın adanın istikbali için söz hakkı istemesi şimdiye kadar görülmüş bir şey değildir...

   Bununla beraber Yunanistan’ın Türkiye emniyetinin ihlâl edilmemesi için adanın uluslararası askerî bir pakta bağlanmasını, Türklerin nüfuslarına göre idarede yer almalarını ve Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs arasında müşterek bir gümrük kurulmasını teklif etmiş.

   FİLELEFTHEROS gazetesinin Atina’dan öğrendiğine göre Birleşmiş Milletlerde bir çok üye delegelerle görüşülmeyi tasarlayan Makarios’un Kıbrıs meselesinin neticede gündeme alınacağından ümitli bulunduğunu iddia etmektedir.

   Solcu HARAVGİ gazetesi daha ziyade işçi meseleleriyle alâkadar olmakta ve siyasî meselelere dünkü sayısında pek fazla yer vermemektedir.”

 

FİLELEFTHEROS gazetesi’nin haberinde geçen şu cümle çok dikkatimi çekti:

    “... Türklerin Lefkoşa’yı fethettikle 9 Eylül tarihinde kargaşalıklar çıkmasından korkmaktadırlar. Hatta o gün Türklerin Rum mağazalarına saldırmaları da muhtemeldir...”

   Bir iddia olmakla beraber, şu iki başlık gözümde canlandı bir an: “9 Eylül Cephesi” ve “Lefkoşanın Fethi 9 Eylül”. Gerçekten böyle bir plân olabilir miydi? Elbette bunu kimse bilemez...

15-eylul-2024-eralp-kaymaklida-patlayan-bomba-1957-3.jpg

Bu yazı toplam 1507 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar