Çok ‘aşırı’ sürat tutkusu, bir süre önce iki ‘can’ı aldı, götürdü aramızdan.
Oysa...
Daha üç beş ay önce..
Hem de 140 kilometrenin üzerinde yakalanmıştı, polis radarına...
Mahkemeye çıkmıştı, güneyde...
Uslanmadı... Anlamadı... ‘Tın’madı...
ACI ve ATEŞ, düştüğü yeri yakıyor daha...
Yakın geçmişe dair bir ‘kaza’nın,
o büyük acının sarmalında çok da konuşulmayan öyküsüydü bu...
***
İki trafik kazası daha yaşandı, dün.
Üç insan, feci şekilde can verdi...
Dikkat ettiniz mi, her iki trafik kazasında, ‘karşı şeride’ geçti sürücüler...
Ve sonu: ACI, ÖLÜM...
***
İşte ‘kaza’ ile ‘cinayet’i ayıran fark, budur...
Gecenin karanlığında, normal bir süratte ilerlersiniz, bir anda birisi koşar yola, önünüze çıkar, çarparsınız..
Lastiğiniz patlar, toparlayamazsınız...
Önünüze hiç ummadığınız an, atılır bir bisikletli, kaçamazsınız...
Kimse, böylesi bir ‘şansızlık’ yaşamasın elbette...
Bunun adı ‘kaza’dır, evet...
Ve çoğu zaman, ‘suçsuz’ insanlara, tarifi imkansız vicdan azapları yaşatır...
***
Ama kimi zaman da ‘kaza’ demek, haksızlıktır yaşadıklarımıza; çünkü, ayan beyan bir ‘cinayet’ vardır karşımızda...
Akıllara durgunluk veren bir ‘sürat’...
Karşı şeride geçen bir ‘sorumsuzluk’...
Trafik kurallarını uymamayı ‘beceri’ sayan bir laubalilik...
***
Neredeyse artık ‘hurda’ olması gereken araçların, yollarımızda seyretmesine izin veren ‘devlet’ de çoğu zaman bu ‘cinayetlere’ seyirci kalıyor, ne yazık ki!..
Bir de ‘bölünmüş’ yolda, nasıl ‘karşı şerit’e geçilir ki!
Bir ‘altyapı’ ayıbıdır, bu da...
***
EHLİYET ve ARAÇ SİGORTA sistemi yeniden ele alınmalı, ‘ceza’ yerine ‘sorumlu’ sürücülere ‘ödül’ gündeme gelmeli, trafiği bir başka ‘zihniyetle’ konuşmalıyız artık...
Ve belli dönemlerde, yeniden ‘kurs’a alınmalıdır, her sürücü...
Bu yollarda, birileri 140 kilometre bastığı için de ‘övünüyorsa’ eğer, söylendiği yerde  ‘dövülmelidir’ mutlaka, gözünün yaşına bakmadan...