Kazakistan, Özbekistan Toplantıları ve Erdoğan’dan İlginç Sözler…
3 Kasım 2023’te Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılan Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Konseyi’nin onuncu zirve toplantısına TDT’ye gözlemci üye olan KKTC’nin Cumhurbaşkanı (CB) Tatar davet edilmedi. Kazakistan zaten KKTC’nin gözlemci üye olmasına soğuk bakan bir TDT üye ülkesi idi. CB Tatar, Kıbrıslı Rumların ve destekçilerinin Kazakistan üzerinde gerçekleştirdiği baskılar çerçevesinde bir takım “Bürokratik gerekçeler” ileri sürülerek katılım daveti almadığını açıkladı…
Yani, CB Tatar’a göre Kıbrıslı Rumlar ve destekçileri Kazakistan üstünde CB Erdoğan’dan daha etkinler ve dolayısıyla istedikleri sonucu alıyorlar… Öyle mi?! Hayır… Rum tarafı ve destekçileri BM kararları ve uluslararası hukuku kullanarak sonuç alıyorlar; baskı, etkinlik hikâye… Kazakistan’ı etkileyen, CB Erdoğan’ı da etkilemekte zayıf kılan bu gerçeklerdir.
Bu hafta ortasında da Ekonomik İşbirliği teşkilatı (EİT) Liderler Zirvesi Özbekistan’da toplandı; CB Tatar da gitti… Davetli dediler; doğruyu söylemediler… Davetli olsa idi CB Tatar da toplantı sırasında katılımcı olarak masada yer almış olacaktı, KKTC bayrağı da diğer katılımcı ülkelerin bayrakları arasında yer alacaktı… CB Tatar ve KKTC bayrağı toplantı salonunda yer almadığına göre, CB Tatar toplantıya resmi davetli değildi. Belli ki Astana toplantısına davet edilmemesinin ardından buna da davet edilmemesinin KKTC iç siyasetinde yaratacağı olumsuzlukları gidermenin çaresini Türkiye’nin isteği ve daveti üzerine CB Tatar’ın Özbekistan’a gitmesinde buldular; gideceği de son anda duyuruldu ki diplomatik sıkıntı yaratacak açıklamalar ve olaylar yaşanmasın…
Bu gibi toplantılarda ev sahibi ülkenin toplantı öncesi “Hoş geldiniz resepsiyonu” ve toplantı akşamı da liderlerin birlikte yemek organizasyonu yapması gelenektir. Tatar Özbekistan’a resmi davet almış olsa idi bu etkinliklere de katılımcı olacaktı. Ve güncel yaşamından her türlü sosyal görüntüleri, siyasal yaşamından da her türlü etkinliklerdeki katılımını fotoğraflayıp sosyal medyada paylaşan Tatar Özbekistan’da toplantıya ve resepsiyonlara katılımcı olmuş olsa idi fotoğraf paylaşmayacak mıydı? Kaldı ki EİT Genel Sekreteri ve Pakistan’ın Başbakan Vekili ile yaptığı ikili görüşmelerinin resimlerini medyaya ulaştırdı. Bir de CB Tatar toplantıya katılan ülkelere Kıbrıs sorunu bağlamında Türk siyasetini anlatan bir mektup ulaştırmış; belli ki onu bile elden kendisi veremedi ve Türkiye heyeti ulak oldu…
İşin gerçeği CB Tatar ne Kazakistan’daki TDT zirve toplantısına ne de Özbekistan’daki EİT zirve toplantısına resmi davet almadı; Kazakistan’a gitmeyince KKTC’de oluşan moral bozucu siyasi iklimin tekrarlanmaması için Özbekistan’a Türkiye’nin yarattığı son an “oldu-bitti”si ile gitti ama turistik bir ziyaret yapmış olmaktan öte bir şey de olmadı. Ancak, Özbekistan toplantısında yaptığı konuşmada CB Erdoğan konuyu Kıbrıslı Türklere de getirdi ve “… Burada bir kez daha Kıbrıs Türkleriyle her alanda ilişkilerin tesis edilmesi ve geliştirilmesi çağrımı tekrarlıyorum.” dedi… Yani çağrısı KKTC’yi resmen tanımaları değil sadece Kıbrıslı Türklerle ilişkilerini geliştirmeleri üzerine oldu… Kastedilmek istenilen ilişkilerin pratikte mümkün olanı zaten az-çok var… Yani onlara ihraç edebileceğimiz ürün varsa ihraç edebiliriz, onlardan istediğimizi de ithal edebiliriz; turizm ve yüksek öğrenim sektörlerinde de karşılıklı ilişkiler konusunda engel yok… CB Erdoğan neden sadece bu çağrıyı yaptı?! Kazakistan ve Özbekistan’daki toplantılara resmen katılmasını sağlayamadığı KKTC için üye ülkelerden KKTC’yi resmen tanımalarını istemek herhalde yerinde bir talep olmayacaktı…
Özbekistan’dan dönüş yolculuğu sırasında da CB Erdoğan’ın gazetecilerin İsrail-Hamas savaşı bağlamında sorduğu sorulara verdiği cevaplar içinde de dikkat çekici bir cümle vardı… Diyor ki CB Erdoğan, “Bizim hamasi söylemler, içi boş insani şovlara değil somut adımlara ihtiyacımız var. Diyorlar ki ‘Daha iyi bir yol haritası için çabalıyoruz.’ BM kararlarından daha iyi bir yol haritası olur mu?” Çok doğru, harika tespitler… Kıbrıs sorunu için de aynı sözler söylenebilmelidir; CB Erdoğan’a Kıbrıslı Türklerin mesajıdır…