Kazanan ve kaybeden kim?
Bir seçim daha geldi, geçti.
Sandık sonuçları kazananı ya da kaybedeni belirlemiyor.
Bu sonuç zamanla ortaya çıkıyor.
Seçim sonucu başkadır, kazanmak ya da kaybetmek başka…
***
Bir aday kazanıyor kimi zaman bir halk kaybediyor.
Tatar buna örnektir.
Bir aday değil bir kent kaybediyor bazen…
Kimi zaman hem aday kazanıyor, hem halk…
Hem “gelecek” kazanıyor…
İdeali elbette böyledir.
***
Oy verdiğiniz adayın illaki sandıktan birinci çıkması da gerekmiyor.
Düşüncelerinizin, ideallerinizin, duruşunuzun, değerlerinizin doğruluğuna inanıyorsanız, oyunuz yerine gitti demektir.
At yarışı değil bu!
Kendi kalabalıklarınızı kendi değerlerinizle çoğaltmaya bakınız.
***
Seçimi kim kazanmış, kim kaybetmiş!
Eğer avuç açacaksak yine ve her talimata boyun eğecek, başkaları tarafından yönetilecek, dünyadan uzaklaşacaksak giderek, bir kıymeti var mı sizce?
Lefkoşa seçimi: ‘Yerel’ ötesinde bir hesaplaşma
Avrupa’nın bölünmüş tek başşehri, Lefkoşa!
Elçilik de burada Meclis de…
Saray da burada ticaretin kalbi de…
Yeni düzenleme ile en küçük yüzölçümlerinden birine sahip olsa da Lefkoşa Belediyesi, çok hem de çok büyük aslında…
Mehmet Harmancı’yı tebrik ediyorum, hem net bir sonuç aldı, hem de başarılı bir kampanya yürüttü.
İnsanların gönlüne girmesini bildi.
Dahası...
Pek çok seçmen Lefkoşa’da aldığı yerel hizmetten memnun olmasa dahi bunun sorumluluğunu Mehmet Harmancı’ya yüklemedi.
Partisine falan bakmadı...
Siyasi kimliğinden bağımsız olarak toplumsal kimliğini Mehmet Harmancı’da gördü.
***
Lefkoşa seçiminin bir başka yönü daha vardı.
AKP’nin ve Ankara’nın Kıbrıs’ın kuzeyine yönelik karışmacı, baskıcı, müdahaleci siyasetinin hesabını Lefkoşa’da sordu seçmen…
Bu “hesap kesimi”nde örneğin Sıla Usar’ı taraf görmedi.
Tam bir darbe gibi gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminin de hesabı soruldu başkentte…
O nedenle Harmancı’nın ulaştığı oy oranını parti oyları ile anlamak, ölçmek, kıyaslamak mümkün değildi.
***
Lefkoşa’da kazanan kadar kaybeden de önemli…
En sonda UBP vardı!
“Ulusal” siyaset kaybetti başkentte…
“Kukla” siyaseti kaybetti…
“Biat, talimat, ilhak” siyaseti kaybetti…
Lefkoşa’da kaybetmişse yine…
Ülkenin bütününde de kaybedecek demektir…
Açık Mağusa, kapalı Maraş!
Mağusa’da “vatan-millet-bayrak” maskesine kanmadı seçmen…
Unutmadınız değil mi, neler söylemişlerdi…
“Seçim federasyoncularla KKTC sevdalıları arasında…”
Ne oldu şimdi?
Aptalca bir söylemdi bu!
Hele “coşkuyu artırmak” adına kapalı Maraş’ın tümünü açacağını söyleyen “atanmış” Başbakan’a ne demeli…
***
Mağusa’da seçim belediyeyi ve şehri çökerten zihniyetle, hizmet sözü veren bir anlayış arasında geçti. Bölücü, ayrıştırıcı, çatışmacı dile karşı Süleyman Uluçay’ın birleştirici yaklaşımı kazandı. Kimse hakkında tek bir olumsuz söz kullanmadı Dr. Uluçay... Kimseyi ötekileştirmedi, çekiştirmedi, karalamadı, incitmedi…
Başardı!
Bir seçimin hiçbir “kötücül” duyguya, söze, saldırıya gerek olmadan da kazanılabileceğini gösterdi.
***
Bir tebrik de Süleyman Uluçay’ın kampanyasını üstlenen isimlere…
En önce başlamışlardı, kimseler henüz ortaya çıkmadan ve önemli bir farkındalık yarattılar.
Bravo!
Güzelyurt: Bu kadar da olmaz!
Bu kadar da olmaz derken sözüm hem başkana, hem muhalefete!
7’nci kez belediye başkanı oldu Mahmut Özçınar!
Bir koltukta bu kadar da kalınmaz…
Başkan koltuğa dönüşür…
Koltuk başkana!
Peki ya Osman Bican!
Üçüncü kez seçim kaybetti, üst üstte!
Bu kadar da aday olunmaz…
Seçimin sürprizi Girne'dir
Seçimin sürprizi Girne’dir.
Diyeceksiniz son genel seçimlerde CTP zaten Girne ilçesinde en fazla oyu alan partiydi.
Olabilir!
Lefkoşa’da hangi partiydi, Mağusa’da hangi?
Murat Şenkul kimsenin aklında olmayan bir adaydı ve kendini ortaya koydu.
Pek çoğu “Başka aday bulamadı mı CTP” diye sordu, sorguladı, konuştu.
Üstelik Zeki Çeler gibi çok önceden seçime hazırlanan bir isim vardı.
“UBP’nin desteğine” güvenen Nidai Güngördü yine adaydı üstelik…
O Nidai Güngördü ki memnuniyetsizlik sıralamasında İsmail Arter’le yarışıyordu.
***
Murat Şenkul seçimin sürprizine imza attı bence…
Zeki Çeler de harika bir oy aldı ve çok da iyi bir kampanya yürüttü.
Anketler çok yanıldı…
Ya da insanlar anketler üzerinden yanıltıldı.
***
Girne’de hem CTP başarısı var…
Hem de UBP’nin iç hesaplaşması…
Ünal Üstel’e mesaj gönderdi en yakınları…
Mağusa’da olduğu gibi… Girne’de de…
Kara gözlüklerinin ardından görür mü bu mesajı anlayacağız yakında!
UBP nereye koşuyor?
Ulusal Birlik Partisi öyle görünüyor ki yurttaşlık siyaseti ve özellikle Türkiye kökenli seçmenin oyuyla ayakta duruyor.
Kıbrıslı seçmenini küstürdü.
Kurultay süreçlerindeki utanç, müdahalelere kayıtsız şartsız evet demesi, kendi yavrularını yemesi derken ülkenin “merkezinde” tükendi UBP…
***
Aslında onca kirlenmeye karşı aldığı oy yine de başarıdır.
‘Yerel’ değil ‘Genel’ seçim olsaydı bu…
Hele hele Cumhurbaşkanlığı seçimi…
- Müdahalesiz ve demokratik bir seçimden söz ediyorum elbette-
O durumda “turuncu” masal biterdi.
***
Son seçim sonuçlarının yer aldığı haritaya bakınız lütfen…
İskele’den Karpaz’a uzanan turuncu bir dalga var.
Unutulmasın, önceden buraları da CTP’deydi.
Öyle anlaşılıyor ki hem Ankara’nın tavrı hem de Kıbrıs sorununun çözümüne dair inançsızlık, Kıbrıs’tan fazla Türkiye’yi “vatan” görenlerin siyasi eğilimlerini de değiştirdi.
Ulusal Birlik Partisi’nin en fazla oy aldığı yerlerin, yoksulluğun ve yokluğun en ağır hissedildiği mecralar olması da ayrıca dikkat çekiyor.
Bunu sadece UBP’nin değil sol siyasetin de düşünmesi gerekiyor.