1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Kazanılmış haksızlık
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Kazanılmış haksızlık

A+A-

 

Devlette üst kademe yöneticiliği neden bu kadar “kutsal” görülüyor, anlamıyorum.
Üç siyasi imzalamış, atanmışsın!
Öyle tırnakları ile kazıyarak; bilgisi, deneyimi, tecrübesi ile yükselene lafım yoktur.
Hele de fırsat eşitliği içerisinde yarışarak bu göreve gelmişse saygı duyarım.
Ama gerisi “atama”!
Görevdir, tamamlanır, biter.

*  *  *

Şimdi “Bütçe” faslı sona erince...
Sıra “müşavir sistemi”ne gelecek ya!
“Mevcutların hakları” dert oldu.
Onlara dokunulmayacak!
Niye?
Kazanılmış hak(mış).
İş yapmadan para almak neyin hakkı?
Elbette çalışan var, çalışmayan var.
Kimisinin kendi tercihi de değil, anlarım.
Ama “kazanılmış” tarafını anlamam.
Kazanılmış “hak” değil ki “haksızlık.”

*  *  *

Eski görevlerine geri dönerlerse ne olur, burunları mı düşer, bacakları mı eksilir?
Kazanılmış hak!
Yeniden bağırıyor ve altını kalın kalemle çiziyorum: Kazanılmış haksızlık!

*  *  *

İlk sigorta kaydım 1990’da.
50 yaşında “emeklilik” hakkım vardı.
Kazanılmış (!)
Ne oldu?
Bir gecede 60 yaptılar!
Hani bizim kazanılmış hakkımız peki?

*  *  *

Yani kimse birkaç sene müdürlük, müsteşarlık yaparak “olağanüstü insanlık beratı” kazanmıyor!
O da yurttaş, öteki de!
İnsanın mesleğine dönmesi, işini yapması ne zamandan beri ayıp oldu?
Kazanılmış hak!
İlla ki maaşını alacaksa, alsın ama işine dönsün.
“Masa gerekir, özel oda ve sekreter!”
Niyeymiş bu?
Gökyüzüne yükselmiş ve kutsanmış mı bu insanlar, nedir bu!

*  *  *

Yeniden yazıyorum.
Bu ülke kazanılmış haksızlıklardan çekti, ne çektiyse…
Birileri kazandı, toplum kaybetti hep.
Yetti!

 

 

 

Bu yazı toplam 2657 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar