1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kazılar bir günlüğüne askıda… Kayıplar Komitesi, koronavirüs sürecini dikkatle izliyor…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kazılar bir günlüğüne askıda… Kayıplar Komitesi, koronavirüs sürecini dikkatle izliyor…”

A+A-

KAZILARDA SON DURUM… KAZILARDA SON DURUM…

Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıs’ın hem kuzeyini, hem de güneyini etkilemeye başlayan “koronavirüs” sürecini dikkatle izlemekte olduğu öğrenildi.

Kayıplar Komitesi’ne yakın kaynaklar, “bu çerçevede kazıların bir günlüğüne askıya alındığını, bugün kazı yapılmayacağını, durumu çok yakından takip ettiklerini, iki toplumlu sağlık teknik komitesi yetkililerinden, aynı zamanda Nöroloji ve Genetik Enstitüsü lideri olan Leonidas Filaktu ile de temasta olduklarını” ifade ettiler.

Koronavirüs için Kıbrıs’ın güneyinde yürütülen testler halen Nöroloji ve Genetik Enstitüsü CING tarafından yürütülüyor ve birkaç güne kadar ellerindeki testlerin sonuçları net biçimde belli olacak.

Bilindiği gibi Kıbrıs’ın güneyinde iki koronavirüs vakasından birisi Lefkoşa Genel Hastanesi Kardioloji Bölüm Başkanı bir hekimdi ve hekimin hastalarıyla temas etmiş olması nedeniyle, temas etmiş olduğu kişiler bulunarak bunlara koronavirüs için kan testleri yapılmaya başlanmış, hastanedeki tüm işlemler durdurulmuş ve 48 saatliğine hastane kapatılmıştı. Dün benzer şekilde Leymosun Genel Hastanesi’ndeki tüm işlemler de 48 saatliğine durduruldu ve buradaki üç kuşkulu vaka incelemeye alındı. Kıbrıs’ın kuzeyinde ise bir Alman turistin, koronavirüse yakalandığı anlaşılınca garantinaya alınmıştı. Koronavirüs nedeniyle her iki toplumda da çeşitli önlemler alınmaya devam ediliyor…

“SORUMLU DAVRANIŞ…”

Koronavirüsün Kıbrıs’a da “bulaşmakta oluşu” nedeniyle Kayıplar Komitesi’nin bu çerçevede “son derece sorumlu davranmakta olduğuna” dikkat çeken Kayıplar Komitesi’ne yakın kaynaklar, “bu akşam kazılarla ilgili olarak yeni bir değerlendirmede bulunulmasının beklendiğini” belirttiler.

Kayıplar Komitesi’nde özellikle kazılarda ve açık arazide, insanlarla temas halinde çalışmakta olan arkeologlar, şirocular, işçiler ve araştırma görevlileri gibi kadroların sağlıklarını dikkate alan bu değerlendirme süreci nedeniyle, biz de Kayıplar Komitesi yetkililerini kutluyoruz…

 


BAF’TAN HATIRALAR…

uu-018.jpg

“Baflıların çok yakından tanıdığı Taşçı Hüseyin ve Rüzişan abla…”

Ulus IRKAD

1974 öncesi Bafı’nın Vikla Bölgesi'nden şu anda hayatta olmayan, iki Baflısı… Rüzişan abla ile elleri hep nasırlı çok çalışan ve bileğinin hakkıyla kazanan emektar bir kuvvetli, emekçi adam. Hüseyin Taşçı. Baf'tan ayrılırken çekilmiş fotoğrafları: Hani hep derler ya Güney'deki Kıbrıslıtürkler sevinçle ayrılıp bıraktılar topraklarını, burada bir üzüntü var... Ellerinin nasırlarıyla yapmışlar evlerini, hep emekleriyle geçinmişler ve mallarının hakkını da vermişler layıkıyla... Hüseyin dayı taşçılık, inşaatçılık ve demircilik yaparak geçiniyor, evinin bahçesinde üzüm yetiştiriyor ve emeğiyle kazanıyordu 1974 yılına kadar. Hatta bir evini de Radyoevi olarak yönetime kiralamıştı. İşte o gün, o ayrılış günü, Hüseyin Dayı ve Rüzişan abla ağlayarak terkettiler evlerini. Bu fotoğraf iddia edildiği gibi tüm Güney'deki Kıbrıslıtürkler’in evlerini sevinerek terk ettiklerini göstermiyor. Her ikisi de 1974 sonrası, Baf'ta evlerini terk etmelerinin hüznüyle Maraş'ta öldü. Hep aydınlıklar içinde kalsınlar.

(Fotoğraf için teşekkürler Lakis Dimitriadis…)

 


 

TARİHİ FOTOĞRAFLAR…

 

Kipros Parmaklis’ten 1974 Kaymaklı fotoğrafları…

 

Kipros Parmaklis, bu fotoğrafları sosyal medyada paylaşırken, bunların Aralık 1974’te Kaymaklı bölgesinde çekilmiş olduğuna dikkati çekiyor…

“Türk mevzileri, bizim mevzilere çok yakındı” diye yazıyor…

Paylaştığı bir diğer fotoğraf, askerliğini yapmakta olan üç Kıbrıslırum genci, Kaymaklı-Hamit Mandrez yolunda futbol oynarken gösteriyor…

Bu bölgeleri tanıyan varsa, belki hatıralarını paylaşabilir bizlerle…

n3-021.jpg

n2-036.jpg

n1-044.jpg


BİR KİTAP…

 

“Kimdir bu Lazlar?”

k-014.jpg

“Laz, bazen bütün Doğu Karadenizlileri hatta Karadenizlilerin hepsini kapsayan bir ad olarak kullanılıyor – en azından Laz fıkralarından bilindiği gibi! Oysa kendini Laz olarak tanımlayanlar ve “etnik Laz” sayılanlar, daha küçük topluluklardır. Özlem Şendeniz, bu “karışıklığı” da hesaba katarak, Laz kimliğinin yaşanma ve algılanma deneyimlerini inceliyor.

“Özellikle Kâzım Koyuncu’dan sonra Lazca etnik müzik olmaktan çıkmış çok daha geniş bir kitleye hitap eder olmuştur. (…) Lazca kültür aktivizmi genişledikçe Lazca müzik yöresellikten çıkarak aktivizm ile popülerleşen iyiden iyiye kimlik kurucu bir rol üstlenmeye başlamıştır. (…) Müzik ve dansın yaygınlaşan ve gittikçe daha geniş kesimlerce kabul gören Lazlık etnikliğinin performansları olarak algılanışı sosyal medyanın denkleme dahil olması ile gerçek mekânın arasındaki bağı geliştirmiş ve interaktifleştirmiştir.”

Laz, bazen bütün Doğu Karadenizlileri hatta Karadenizlilerin hepsini kapsayan bir ad olarak kullanılıyor – en azından Laz fıkralarından bilindiği gibi! Oysa kendini Laz olarak tanımlayanlar ve “etnik Laz” sayılanlar, daha küçük topluluklardır. Özlem Şendeniz, bu “karışıklığı” da hesaba katarak, Laz kimliğinin yaşanma ve algılanma deneyimlerini inceliyor.

“Makbul vatandaş” sayılmanın gerekleri, Laz kimliğini ve belleğini nasıl etkiledi? Göçle ve özellikle mekânla ilgili hafıza nasıl biçimlendi? Laz kimliğiyle Türk kimliği arasındaki ilişki nasıl kuruldu? Laz kimlik hareketi ne gibi etkiler yarattı?

Sanal ortamın, sosyal medyanın gelişmesinin, “Lazlık performanslarına” alan açan etkisi özel bir önemle ele alınıyor kitapta. Sanal ortam, Lazca konuşma anlama üzerine, Lazca isimler üzerine müzakerelerin, esas olarak, kime Laz dendiğine ilişkin algılar etrafındaki günlük müzakerelerin mekânı. Kimliğin bu müzakereler içinde yeniden üretimine ilişkin gözlemler, Laz kimliği algısına ilişkin kapsamlı soruşturma verileriyle destekleniyor.

Özlem Şendeniz, 1986’da Rize’de doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini Rize’nin Fındıklı ilçesinde tamamladı. Kafkas Üniversitesi’nde eğitimini, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisans ve Ankara Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı. Iğdır Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışırken kamuoyunda “Barış Bildirisi” olarak bilinen “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirinin imzacısı olması nedeniyle 686 sayılı KHK ile görevinden ihraç edildi. Çalışma ve ilgi alanlarını bellek, kimlik, kadın ve toplumsal cinsiyet çalışmaları, toplumsal hareketler ve iletişim, çevre ve ekoloji oluşturmaktadır. Sırtında Sepeti - Bafra’dan Hopa’ya Karadeniz’de Kadınlık Halleri (Phoenix, 2018) kitabının editörlerindendir (Emek Yıldırım ile birlikte). Yeni Medya Yeni Pratikler Yeni Olanaklar (ed. Emel Baştürk Akca, Umuttepe Yayınları, 2014), Değişen Karadeniz’i Anlamak (der. Deniz Yıldırım ve Evren Haspolat, Phoenix, 2016); Mühürlü Kapı: Türkiye Ermenistan Sınırının Geleceği Konferans Tebliğleri (ed. Altuğ Yılmaz, Hrant Dink Vakfı Yayınları, 2016) kitaplarında yazıları yer almıştır.”

Bu yazı toplam 1470 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar