KAZILARDA SON DURUM...
Bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlar, Maşera ve Hulu’da bulundu
Bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlar, Maşera ve Hulu’da bulundu.
Kayıplar Komitesi kazı ekiplerinin “kayıp&
Bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlar, Maşera ve Hulu’da bulundu
Bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlar, Maşera ve Hulu’da bulundu.
Kayıplar Komitesi kazı ekiplerinin “kayıp” Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumlar’dan geride kalanları aradıkları kazılar devam ederken, geçtiğimiz günlerde 2 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlar Maşera’da bir dere yatağında dağınık vaziyette bulundu. Böylece Maşera’da üç ayrı gömü yerinde ikişer kişilik gruplar halinde toplam 6 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlara ulaşılmış bulunuyor. Bu “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in 1963-64 “kaybı” oldukları biliniyor. Ancak kimlikleri kesin olarak DNA testleri sonucunda belirlenecek.
Geçtiğimiz aylarda ikisi bir gömü yerinde, bir diğer ikisi bir başka gömü yerinde olmak üzere Maşera ormanı içerisinde dört “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlara ulaşılmıştı.
Geçtiğimiz hafta içerisinde de iki “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlara yine Maşera’da bir dere yatağında ulaşıldı. Gömü yerinin dere yatağı olması nedeniyle bu dere yatağında kazılara devam edilecek.
Maşera’da bulunan ve altı “kayıp” Kıbrıslıtürk’e ait olduğu sanılan kalıntılar, Antropoloji Laboratuvarı’nda incelendikten sonra, bunların altı mı yoksa yedi kişiye ait mi olduğu bilimsel yöntemlerle belirlenecek. Ardından örnekler DNA testleri için Genetik Laboratuvarı’na gönderilecek ve bu altı veya daha fazla sayıda “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün kim oldukları bilimsel DNA testleriyle kesin bir şekilde belirlenecek.
Kayıplar Komitesi kazı ekiplerinin Kıbrıs’ın güneyinde Maşera’da ve Hulu’da yürüttüğü kazılara devam edilecek. Hulu’da da aylardır bir dere yatağında yürütülen ve iki “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanların arandığı kazılarda dün önemli bir gelişme yaşandı ve dere yatağında kazılan son noktada, bu “kayıplar”dan geride kalanlara ulaşıldı. Hulu’nun hemen dışında bulunan dere yatağında Kayıplar Komitesi kazı ekibi zorlu kazılar yürütmüştü çünkü dere yatağı, köylüler tarafından bir çöp alanına dönüştürülmüş ve gerek moloz, gerekse çöp yığınları derenin içerisine yığılmış, zaman içerisinde dere yatağında büyük bir birikim olmuştu.
Hulu’da 4 Şubat 1964’te üç Kıbrıslıtürk “kayıp” edilmişti. Bunlardan birisi Kıbrıslıtürk mahallesine yakın bir tarlaya gömülmüş ve birkaç yıl önce Kayıplar Komitesi’nin bu noktada yaptığı kazılarda ondan geride kalanlar bulunmuştu. Diğer iki “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün ise Hulu’daki dere yatağına gömüldükleri yönünde bilgiler vardı. Sözkonusu üç “kayıp” Kıbrıslıtürk’le ilgili olarak Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis, yıllar önce Hulu’da detaylı araştırmalar yürütmüş ve bu olası gömü yerlerini Kıbrıslırum şahitlerin ifadeleri doğrultusunda belirlemeyi başarmıştı. Hulu’da Halil Abdullah, Mehmet Yusuf ve İsmail Emin, 4 Şubat 1964’ten beri “kayıp” idi...
Hulu’da Kıbrıslıtürk arkeologlar Yusra Eminoğlu ve Deniz Kahraman ile Kıbrıslırum arkeolog Yiannis Yuannu aylarca birlikte çalışmışlar ve dere yatağındaki çöp ve molozları temizleyerek, bunların arasında “kayıp” insanların kemiklerini aramışlardı. Dün, sözkonusu iki “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlara ulaşılması, aylar süren bu zahmetli kazıda çalışan arkeologlarımıza da rahat bir nefes aldırttı... Onları da, Maşera’da kazı yapan arkeologlarımızı da kutlarız... Emekleri boşa gitmedi ve 47 yıl aradan sonra “kayıp” insanlardan geride kalanlara ilk ulaşanlar oldular...
Kıbrıs’ın kuzeyinde de kazılar devam ediyor... Cihangir’de (Abohor-Ebiho), Çelebi Yem Fabrikası arkasında bulunan bir tarlada yürütülen kazılarda bazı “kayıplar”dan geride kalan ufak kalıntılara ulaşıldı... Demirhan’da (Trahoni-Tirfon) sekiz “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanların bulunduğu tarlada da kazı tamamlanmak üzere... Kayıplar Komitesi kazı ekipleri ayrıca Bozdağ’da (Sihari-Kaynakköy), Girne Botanik Bahçesi’nde ve Galatya (Mehmetçik) gölünde de kazılarını sürdürüyor. Galatya’daki gölde yapılan kazılar esnasında kazı yapılarak trenç açılan bir yere, geçtiğimiz günlerde kimliği meçhul bazı şahıslar tarafından bazı insan kemiklerinin bırakıldığı da öğrenildi. Bu insan kalıntılarının “kayıplar”a ait olup olmadığı bilinmiyor. Bu kemiklerin “kayıplar”a ait olup olmadığı ancak DNA analizleri sonucunda anlaşılacak.
Tüm kazı ekiplerindeki çalışanlara ve tüm arkeologlarımıza “kolay gelsin, kazasız belasız kazılar” diyoruz...