Bir okurumuz şunları paylaşmak istediğini söyledi:

“Halen Kayıplar Komitesi’nin kazı yürütmekte olduğu Hulu köyü, oldukça tuhaf bir köydür... Bir keresinde sanırım 1990’lı yılların ortalarında idi, bu köyde bir çalışma yapmaya gitmiştim. Köylüler sessiz ve içe dönük yaşıyorlar, köyde yaşanmış olanlar hakkında tek kelime etmek istemiyorlardı. Bana konuşanları da “Zaten onlar delidir” diyerek ellerinin tersiyle bir kenara itiyorlardı. Belli ki farklı düşünenler, köyde dışlanmışlardı...

Köye gittiğim günlerden birinde bir keresinde yaşlı bir adam bana doğru koşmuş ve bana boş bir arsayı işaret etmişti... “Burada hocanın evi vardı ama hoca köyden ayrılınca evini yıktılar” demişti bana... Bir başka yaşlı adam da köyün öteki tarafında, Kıbrıslıtürk bölgesinin de ötesinde yaşamaktaydı... Bu yaşlı adam da bana şöyle demişti: “Ben Kıbrıslıtürk komşularımla çok iyi geçinirdim, hatta Kıbrıslırumlar’dan bile daha iyi geçinirdim... Kıbrıslıtürkler’in mahallesindeydi evim ve fasariyalar çıktıktan sonra dahi bu mahalleden ayrılmayı reddetmiştim. O zaman bazı maskeli kişiler bir gece gelerek beni dövmüşlerdi, nedeni de Kıbrıslıtürk mahallesinden ayrılmayı reddetmemdi. Bu maskeli kişiler bazı Kıbrıslırumlar’dı, Kıbrıslıtürkler’in mahallesinden ayrılıp Kıbrıslırumlar’ın mahallesine taşınmadığım için dövmüşlerdi beni... Yüzünde maskesi olmasına rağmen bu Kıbrıslırumlar’dan birisini tanıdım. Bana borcu vardı ve bu borcu ödemeyi reddediyordu...”

Şimdi köyde kazı yapılıyor ya çok merak ediyorum, Hululular orada neden kazı yapılmakta olduğunu kendi aralarında hiç tartışıyorlar mı acaba?

Köyün şimdiki muhtarı iyi bir insandır -  nedenini bilmiyorum fakat onun da arabasını yaktılar ve ailesine isimsiz tehdit mektupları gönderdiler.

Sanırım köyde olan şudur: Birkaç kabadayı herkesi korkutup sindiriyor... Zaten bu durumdan bunalan çoğu Hululu, köyü terkederek ya Leymosun’a ya da yurtdışına yerleşmiştir...

Umarım Hulu’daki kazılar sonuç verir ve orada aranmakta olan iki yaşlı Kıbrıslıtürk “kayıp”tan geride kalanlar bulunur...”