El sanatlarının her çeşidini farklı boyutta işleyen  sanatçı Feza Aygın Sanıvar, bu kez de 3'üncü yüzyılda Anadolu'da görülen  "keçe" sanatını adaya taşıdı

Didem MENTEŞ

Ülkenin yetiştirdiği el sanatlarında usta bir isim Feza Aygın Sanıvar... Sanata geniş boyutlu bakan, çeşitliliğe ve farkındalığa önem veren bir yetenek. Dünyaya bakış açısı, geniş hayal gücü ve olağanüstü el becerisiyle her gün yenilikler yaratan bir sanatçı. Tuale çizdiği resimlerle  başlayan sanat hayatı, şimdilerde ‘keçe’den çeşitli aksesuar yapmayla devam ediyor. El sanatlarının her çeşidinden denemeleri olan Feza Sanıvar, bir süre önce Girne'de açtığı "Feza Art& Galery" yeri ile tüm eserlerini sergilemeye de devam ediyor.   Sanatçıların eserlerini  sergilemek için modern tarzda yaratılan rahat ve geniş "Feza Art& Galery" salonu,  sanatseverleri her cumartesi galeriye bekliyor. Kuzey Kıbrıs'ta sanata değer verilmemesine inat kendi imkanlarıyla açtığı sanat galerisini ayakta tutmaya çalışan Feza Sanıvar, sanatçıların hak ettiği değeri bulamamasından yakınıyor.

Çok yönlü eserler
Sanata hayatını adayan Feza Aygın Sanıvar; resim, seramik, alçı döküm, batik, ebru, nakış, Kıbrıs magnetleri, kiremit üzerine boyama, özel seramikten yavru bebekler, folklorik Kıbrıs bebekleri ve minyatür şans bebekleri üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Ayrıca kullanılmış kağıtları yeniden değerlendirerek, küpe, Kıbrıs Haritası ve renkli kağıtlardan oluşan dekoratif amaçlı saksı ve çiçekler de yaratıyor. Son olarak ise koyun ve keçiden alınmış ‘keçe’ parçalarından çeşitli aksesuarlar üretiyor Feza Aygın.
Keçe sanatı için günübirlik İstanbul'a giden ve Hollandalı bir kadının eğitimine katılan Feza Sanıvar; patik, şapka, atkı, saç tokası, eldiven, telefon cüzdanları, küpeler, küçük çantalar, kılıflar, anahtarlık, sabunluk, kozayla birleştirilmiş tablolar, hayvan motifleri ve minyatürleri gibi çok yönlü çalışmalar yapıyor.

Keçe sanatı
Feza Art Galery'de birbirinden güzel eserlerini sergileyen Feza  Sanıvar, yarattığı keçe sanatıyla ilgili şunları söyledi: "İlk yün kumaşları 3'üncü yüzyılda Anadolu'da görüldü. 10'uncu yüzyıldan itibaren ise Selçukluların Asya keçesi çıkıyor. Eskiden halı ve sarık olarak da kullanılıyordu. Keçe kışları sıcak, yazları ise soğuk tutar ve su geçirmeyen özelliği var. Şimdilerde Rusya, Almanya ve Avrupa'daki soğuk ülkelerde meraklıları artmış durumda. Kırpılmış ve yıkanmış hayvan yünleri ayrıldıktan sonra boyanıyor. Yarı keçeleşen plakalar haline geldiğinde sıcak su ve zeytinyağlı sabunla sıkıştırılıp dövülüyor. Parçalara ayrılıyor ve motifler çıkarılıyor. Motifler hasır üzerine seriliyor, tekrar dövülüyor ve yıkanıyor. Islak ve kuru olmak üzere İki çeşit keçe var. Biri ıslak keçe, ılık su ve zeytinyağlı sabunla yapılan, diğeri iğne ve süngerle yapılan kuru keçedir."

Keçeyi modernleştirdi
Keçe sanatının nasıl yapıldığını araştıran Feza Aygın, üç saatlik bir eğitimin ardından keçe sanatını Kıbrıslı kadınlarla tanıştırmak için Kıbrıs'a getirmeye karar verdiğini dile getirdi.
Kıbrıs'ta pek bilinmeyen bir sanat olmasının sıkıntısını yaşayan Feza Sanıvar, birçok sanatsal etkinlikte keçe sanatını insanlara tanıtmaya çalışıyor."Keçeyi bulmak zor, emeği de yüksek bir sanat dalıdır" diyen Feza Aygın Sanıvar, keçe aksesuarlı eşyalardan sahip olmak isteyenleri sanat galerisine bekliyor.
Feza Aygın Sanıvar, Kuzey Kıbrıs'ta sanatçıların hak ettiği değeri bulamamaktan yakınarak, hem halkın hem de yetkililerin gereken değeri vermediğini de dile getiriyor.