“Kelepçelemenin yasal dayanağı yok”
YENİDÜZEN’e konuşan Barolar Birliği Başkanı Avukat Hasan Esendağlı, kelepçelemenin yasal dayanağı olmadığına vurgu yaptı.
Serap ŞAHİN
“Sahte reçete” soruşturmasında bugüne kadar 45 kişi tutuklandı. Toplumda “saygın” olarak kabul edilen meslekleri icra eden doktor ve eczacıların mahkemeye kelepçe ile getirilmeleri ve tutukluluk sürelerinde hücrede kaldıkları süre boyunca hijyen sorunları yaşaması kamuoyunda tepkiye neden oldu.
Söz konusu uygulamaların bir yasaya bağlı olmadığı, aslında “ayrımcılık” söylemlerine karşı polisin “genel emir” kapsamında tüm zanlılara kelepçe taktığı ortaya çıktı.
Konuyla ilgili YENİDÜZEN’e konuşan yapan Barolar Birliği Başkanı Avukat Hasan Esendağlı, kelepçelemenin yasal dayanağı olmadığına vurgu yaparak, “Herhangi bir yasada veya tüzükte, mevzuat diyebileceğimiz bir metinde kelepçeleme ile ilgili bir hüküm yoktur” dedi.
Öte yandan kelepçe takılması ile ilgili konu meclise de yansıdı.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında “Bu kelepçe uygulaması genel bir emrin sonucudur, bir yasa sonucu değildir. Bu emir kamuoyu baskısı üzerinden türemiş bir şey. ‘Buna neden taktın, ona neden takmadın’ tartışmasından türemiş bir konu. Bu kapsamda da ‘Herkese takalım, bu tartışmadan sıyrılalım’ kararı verilmiş. Bir insana neden kelepçe takarsınız? Kaçma riski varsa veya kendine ya da başkasına zarar verme riski varsa. Ama bunlar var mı yok mu bakmadan ‘hepsine takalım, içinde olalım’ dersen, temel ilkelerle bu adım uyuşmaz” şeklinde konuştu.
Meclis kürsüsüne çıkan Başbakan Ünal Üstel de, Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile bir komite kurmaya hazırlandıklarını, bu kapsamda kelepçe uygulaması konusunda ayrım yapılması için polisle birlikte çalışma başlatacaklarını ifade etti.
Barolar Birliği Başkanı Avukat Hasan Esendağlı
“Kelepçelemenin yasal dayanağı yoktur”
YENİDÜZEN’e açıklama yapan Barolar Birliği Başkanı Avukat Hasan Esendağlı, “Kelepçelemenin yasal dayanağı yoktur. Herhangi bir yasada veya tüzükte, mevzuat diyebileceğimiz bir metinde kelepçeleme ile ilgili bir hüküm yoktur.” şeklinde konuştu.
Kelepçelemeyle ilgili Polis Genel Müdürlüğü’nün (PGM) emri olduğunu belirten Esendağlı, kelepçe takılmasını öngören düzenlemenin herhangi bir kritere bağlı olmadığını ifade etti.
Esendağlı, eskiden polis tarafından kişilere kelepçe takıp takmama konusunda bir miktar inisiyatif
Kullanıldığını ancak son zamanlarda bu inisiyatifin kullanılmadığını, özellikle ağır cezalık bir suç kapsamında tutuklu bulunan herkese herhangi bir kriter uygulanmadan kelepçe takıldığını belirtti. Esendağlı,” Bunun bir mevzuatla doğru bir şekilde düzenlenmesi gerekliliği şu anda fasıl oldu” dedi.
“Tutukluluk süresinin uzatılması yetkisi yargıçtadır”
Tutukluluk süresinin uzatılması ile ilgili yetkinin tamamen yargıçta olduğuna işaret eden Esendağlı, “Kişiler polis tarafından mahkemeye tutukluluk talebi ile çıkarılır, bir tahkikatın devam ettiği yönünde şahadet verilir, savcılık tarafından tutuklama emri verilmesi talep edilir. Zanlının veya avukatının buna itiraz etme hakkı vardır. İtiraz varsa mahkeme değerlendirir. İşin sonunda da anayasada öngörülen süreler dâhilinde ilk önce 3 gün, sonrası takip eden 8 günü aşmayacak şekilde ve toplamda 3 ayı aşmayacak şekilde tutukluluk emri mahkeme tarafından verilebilir” ifadelerine yer verdi.
“Kişi hak ve özgürlüklerinin ihlali noktasında gereksiz talepler oluyor”
Avukat Esendağlı, bazen tutukluluk emrinin gerekli olduğunu bazen de, kişi hak ve özgürlüklerinin ihlali noktasında gereksiz talepler olduğunu vurguladı. Esendağlı, “Mahkemenin bunları değerlendirmesi lazım. İçerisinde bulunduğumuz süreçteki gibi kamuoyu ve medya tarafından sıkı takip edilen meseleler maalesef bir miktar baskıya sebep oluyor ve tutuklulukların uzatılması otomatik hale geliyor. Karar verici pozisyonda olan makamları baskı altına alıyor” dedi.
CTP lideri Erhürman:
“Kelepçe uygulaması bir yasa değil, emrin sonucudur”
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda kürsüye çıkarak, “sahte reçete soruşturması” konusuna ilişkin dikkat çeken bir açıklamalar yaptı.
Erhürman, “Bir hukukçu olarak söylemem gerek, ulaşabildiğimiz bilgiler bu sürecin sonucunda bazı insanların ciddi suçlar işlediği tespitinin yapılma ihtimalinin düşük olmadığını gösteriyor. Bu soruşturmanın ve yargılama sürecinin sağlıklı şekilde yürütülmesi için her birimiz üzerimize düşeni yapmalıyız” dedi.
“Ama bir hukukçu olarak söylemek istiyorum, böyle hassas süreçlerde toplumun ve bugüne kadar itibarı tartışma konusu yapılmamış meslekleri icra edenlerin travmatize edilmesi son derece yaşamsaldır” diyen Erhürman, gelinen süreçte insanların sosyal sigorta reçetesi yazmaktan çekinir hale geldiğine dikkat çekti.
“Ekonomik sıkıntı ortamında sosyal sigortalı insanların ilaca ödemeleri gereken miktar üzerinden ulaşımı sıkıntıya girdi” diyen Erhürman, “Bu, sürecin travmatize edilmiş şekilde yaşanmasının sonucudur” şeklinde konuştu.
Erhürman, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eğer süreç bundan çok daha sağlıklı şekilde yürütülseydi insanlar kafalarında ‘suçlular ve
Sosyal Sigortalar Dairesi ile sözleşmeli 80’in üzerinde doktor var. Bu doktorların çok önemli bir oranı bu süreçte bir şekilde dâhil olan kısma giriyor. Bu insanları travmatize edici endişelerdir. Eczacı ve hekim camiasında ciddi bir travma yaratılmış durumda.”
“Kelepçe uygulaması bir yasa sonucu değil, bir emir sonucu türedi”
“Masumiyet karinesi konusunda Meclisin üzerine düşen görevler varsa, gereğini çok hızlı şekilde yapmamız gerek” diyen Erhürman, şöyle devam etti:
“Bu kelepçe uygulaması benim ulaşabildiğim bilgilere göre bir genel emrin sonucu. Bir yasa sonucu değildir. Bu emir kamuoyu baskısı üzerinden türemiş bir şey. ‘Buna neden taktın, ona neden takmadın’ tartışmasından türemiş bir konu. Bu kapsamda da ‘Herkese takalım, bu tartışmadan sıyrılalım’ kararı verilmiş. Bir insana neden kelepçe takarsınız? Kaçma riski varsa veya kendine ya da başkasına zarar verme riski varsa. Ama bunlar var mı yok mu bakmadan ‘hepsine takalım, içinde olalım’ dersen, temel ilkelerle bu adım uyuşmaz.”
Tutukluluk emri… “Bu emri rutine bağlamak masumiyet karinesini zedeler”
Bir diğer konunun tutuklama olduğunu belirten Erhürman, tutuklama kararının hukuktaki gerekçesinin genel olarak 2 ilkesinin bulunduğunu; bunlardan birinin kaçma şüphesi, diğerinin ise delilleri karartma süreci olduğunu ifade etti.
Erhürman, “Bu ikisi yoksa tutuklama emri vermek bunu rutine bağlamak, genel ilke gibi algılamak, masumiyet karinesini zedeler” dedi.
Hücreler… “Bir komite ile oraya gidip gözlem yapalım”
Üçüncü konunun ise polis karakollarındaki hücreler konusu olduğunu belirten Erhürman, tutuklanıp çıkan kişilerin deneyimlerini aktardıklarını belirtti.
Erhürman, “Tahta kurusu sorunu, tuvalet sorunu, hijyen sorunu, kitap reddi sorunu gibi konulardan bahsediliyor. Bu bize görev yüklüyor. Bu çok fazla konuşuluyor. Her siyasi partiden bir kişi belirleyip bir komite ile gidip orayı görelim. Daha önce cezaevi şartlarını çeşitli arkadaşlar yerinde gördü” önerisinde bulundu.
İktidara mensup vekiller de bu konuda Erhürman’a destek belirtti.
Ünal Üstel’den, zanlı konumundaki kişilerin tümüne kelepçe takılması uygulamasına ilişkin açıklama:
“Ayrım için Barolar Birliği ile komite kuruyoruz”
Sahte reçete soruşturması sürecinde zanlı olarak görülen doktor ve eczacıların kelepçeli bir şekilde mahkemeye çıkarılmasına ilişkin açıklamalar yapmak üzere Meclis kürsüsüne çıkan Başbakan Ünal Üstel, Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile bir komite kurmaya hazırlandıklarını, bu kapsamda kelepçe uygulaması konusunda ayrım yapılması için polisle birlikte çalışma başlatacaklarını ifade etti.
Soruşturmaya ilişkin yaşananların uzun zaman gündemde kalması taraftarı olmadığını dile getiren Üstel, Pazartesi günü Polis Genel Müdürü ile görüştüğünü ve sürecin süratli şekilde sonlanması ve gündemden hızlı şekilde kalkması adına talepte bulunduğunu dile getirdi.
Tutuklanan eczacı ve doktorların mahkemeye götürülüş şekillerinin herkesi üzdüğünü ifade eden Üstel, “Polis Genel Müdürü ile yaptığım görüşmede bu konuyu da görüştük. Polis, devamlı bir talimat kapsamında hiçbir ayrım yapmadan mahkemeye bu şekilde getiriyor” dedi.
Tüm talimatlar ve eski yaların güncellenmesi için Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile bir heyet oluşturma kararı aldıklarını, bu heyetin polis ile birlikte çalışıp gerekli adımları atacağını ifade eden Üstel, “Eğer muhalefet arzu ederse, bu komiteyi Mecliste de oluşturabiliriz” ifadelerini kullandı.