‘Kemer sıkma’ zamanı
Türk Lirasının dövize karşı aşırı değer kaybını yorumlayan Ekonomistler, hayat pahalılığı uyarısı yaptı, lüksten kaçınma ve tasarruf önerdi. Uzmanlar “Düşük faize aldanmayınız, döviz borçlanmayınız” dedi.
Dila ŞİMŞEK-Fehime ALASYA
Türk Lirasının dövize karşı olağanüstü değer kaybını yorumlayan Ekonomi uzmanları, tasarruf çağrısı yaptı. Dövizin eski seviyesine dönmesini beklemeyen uzmanlar, “Genelde bir nebze de olsa alınan tedbirlerle gevşeme görülebilir ama TL eski seyrine dönmez” yorumunu yaptı.
YENİDÜZEN’e konuşan Ekonomistler, döviz kurlarının en son 2018’de bu kadar hızla ve bu kadar ciddi derecede yükseldiğine dikkat çekerek, artık krizlerin daha sık yaşandığını söyledi.
Vatandaşın “düşük faiz”e aldanarak döviz borca yönelmemesi gerektiğini söyleyen uzmanlar, gelirleri hangi para birimindeyse ona göre borçlanılması gerektiğini vurguladı.
Ekonomistler yıl sonuna kadar ‘kemerleri sıkmanın’ şart olduğunu da ifade ederek, ihtiyaç olmayan ‘lüks’ harcamalardan kaçınılmasına işaret etti.
Ülkeyi ciddi bir hayat pahalılığının beklediğinin altını çizen Ekonomistler, buna rağmen Türk Lirası üzerinde ‘karar verme’ şansımız olmadığından bir şey yapamayacağımızı da sözlerine ekledi.
Hükümete de öneride bulunan uzmanlar, temel ihtiyaçlardaki vergilerin sıfırlanmasını istedi, piyasa denetimlerinin artırılması gerektiğini söyledi.
Ekonomist Göksel Saydam:
“Yılsonuna kadar kemerleri sıkmak zorunda olduğumuzu kabul etmeliyiz”
Ekonomist Göksel Saydam, hükümetin alabileceği önlemleri anlattı. Döviz rezervlerinin azalması nedeniyle dövizde artış olduğunu ifade eden Saydam, Türkiye’nin uluslararası alandaki politikası, harcamaları ve salgın nedeniyle para basımına yöneldiğini, bu nedenle de enflasyonun arttığını kaydetti.
Ülkemizde ise ithalatın dövize endeksli olmasına dikkat çeken Saydam, tüketiciler olarak lükse kaçmadan, ihtiyaç temelli harcama yapmamız gerektiğini belirtti.
Saydam şöyle konuştu: “Asgari ücretlinin gücünü korumak için temel gıda ve sağlık malzemelerinde devletin vergisinin sıfırlanması gerekir. Bu sadece ilaç, temizlik ve temel gıda ürünlerinde olmalıdır. Aynı zamanda tüketim maddelerinde de fiyatlar sabitlenmeli, marketlerde denetim yapılmalı. Örneğin bir ürüne en fazla %10 kar hakkı getirilmeli, bu yüzdelikler ürüne göre değişebilir… Bunun yanı sıra halkımız da döviz borcuna son vermeli. Artık yılsonuna kadar kemerleri sıkmak zorunda olduğumuzu kabul etmeliyiz. Piyasada nakit sıkıntısı yaşanan bir dönemdeyiz, yerli üretime kuvvet vererek temel ihtiyaçlarımıza odaklanmalıyız.”
Ekonomist Yenal Süreç:
“Türkiye iç piyasada hamleler yapmalı, vatandaş kredi alımından bu sürede kaçınmalı”
“Merkez Bankası’nın TL üzerindeki faizleri arttırması birinci hamle olabilir” diyen Ekonomist Yenal Süreç, kaybedilen güvenin geri dönüşüne ilişkin iç piyasada hamleler yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Kısa vadede bunun mümkün olmadığını kaydeden Süreç, vatandaşlara da ‘Gerekmedikçe kredi kullanmayın’ mesajı verdi.
Süreç şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye’ye yeterli fon girişi yok, tam tersi yabancılar çıkıyor, borcu olan işletmeler dövize hücum ediyor. Merkez Bankası rezervlerini tüketmiş durumda ve müdahale gücü kalmadı. Yükselen enflasyonla birlikte faizlerin düşük kalması yabancı kaynakların girişini zorlaştırıyor ve döviz girişi sağlanamıyor. Bunun yanında Merkez Bankası ile siyaseten çok uğraşıldı, bu da yabancı piyasada güvenilirlik kaybına neden oldu. Yabancı kaynak girişleri yazın turizm hareketleri ile artıyordu ama bu konuda da salgından ötürü giriş olmadı.”
Ülkedeki birçok tüketimin döviz cinsinden fiyatlanmasıyla duyarlılığın yüksek olduğunu da anlatan Süreç, tüm bunların özellikle kredisi olan kişiler üzerinde baskı yaratacağını vurguladı.
Piyasada covid salgınından dolayı oluşan gelir kaybı nedeniyle tüketim talebinin de azaldığını kaydeden Süreç, bunun daha da azalacağını öngördü.
Süreç, kredi borçlanmak için uygun bir dönem olmadığını ve ihtiyaca yönelik tüketim yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Kurların eski seviyesine dönmesini beklemeyen Süreç, “Genelde bir nebze de olsa alınan tedbirlerle gevşeme görülebilir ama TL eski seyrine dönmez” dedi.
Süreç, döviz cinsi geliri olmayan kişilerin bu cinsten kredi kullanımına daha sıkı tedbirler alarak kontrol edilmesi gerektiğini de ifade etti.
Ekonomist Mustafa Baturalp:
“Hükümet bu durumu fırsat olarak görmemeli”
Döviz artışındaki yıllardır önüne geçilemez bu durumun içinden hükümetin bazı dokunuşlarıyla çıkılabileceğine dikkat çeken Ekonomist Mustafa Baturalp, “Hükümet önce kendi bütçesinde bunu değerlendirip, yıl içindeki gelir kalemlerinden, kendi ön gördüğü rakamlar üzerinde girdileriyle ayarlama yapabilir.” dedi.
Baturalp, hükümetin dövizdeki artışı fırsat bilerek gelirlerini arttırma düşüncesiyle hareket ettiğini, bu nedenle tüketimin düştüğünü iddia etti.
Baturalp, hükümetin alabileceği önlemleri şöyle sıraladı:
“En önemli girdilerden olan araç satışıyla ilgili KDV girdileri üzerinde oynamalar yapabilir. Fırsatı kollayan hükümet dahi olsa dövizle iş yapanlar da bunu kolluyor. Zorunlu tüketim maddeleri de var, tüm bunlar ithal, devlet bunlara el atabilir. Kira giderlerinde belirli sınırlar getirilebilir. Hükümet isterse ithal maddelerinin ülkeye girişinde ve tüketiciye ulaşımında değişiklikler yapabilir.”
Capital Bank Genel Müdür Yardımcısı, Hazine ve Dış İşlemler Sorumlusu Ercan Ayfer:
“Bizi enflasyon ve hayat pahalılığı bekliyor”
Capital Bank Genel Müdür Yardımcısı, Hazine ve Dış İşlemler Sorumlusu Ercan Ayfer, dövizdeki yükselişi tahmin ettiğine dikkat çekerek, enflasyon ve hayat pahalılığı gibi sorunlarla karşı karşıya geleceğimizi de söyledi.
Ayfer, 2018 yılında Sterlinin 4,60 TL’lerden 9’a çıktığını hatırlatarak, Doların Sterlin ve Euroya karşı değer kaybetse de Türk Lirasına karşı değer kazandığını, TL’nin ciddi bir kaybı olduğunu ifade etti.
Ayfer, “Ülke olarak TL üzerinde bir otoritemiz ve karar verme şansımız olmadığı ve para basamadığımız için TL’de olan değişiklikler bize yansıyor. Bizim yapabileceğimiz en büyük öneri, döviz üzerinden borçlanılmamasıdır. Dövizin mevcut kuruna güvenip sanki o şekilde kalacak gibi düşünerek beş, on senelik borçlara kalkışılmamalıdır. Türk Lirası kazanıyorsak ve borçlanmak zorundaysak, TL üzerinden borçlanılmalıdır. Bunun yanı sıra özellikle şu sıralarda daha tasarruflu olmamız, ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız gerekiyor. Maalesef ki, döviz konusunda bizlerin direkt olarak yapabileceği şeyler yok” şeklinde konuştu.
Eskiden birkaç senede bir yaşanan ekonomik krizlerin, artık birkaç ayda bir yaşandığına vurgu yapan Ayfer, insanların alım gücünün çok düştüğünü ve ekonomik olarak yıprandığını da belirtti.