Ferdi Sabit Soyer

Ferdi Sabit Soyer

KENAN EVREN

A+A-

Kenan Evren öldü. Bu ölüm geleneklerimize uygun olmayan tepkilerle  karşılandı. Toplumun ezici bir çoğunluğu bırakın taziyeyi, tek bir olumlu söz etmeden, hatta tersi tepkilerle olayı karşıladı.

Ancak, bence Kenan Evren ölmedi.

Hala 12 Eylül faşist Askeri darbesi ile oluşturduğu  kurumların varlığı ile yaşamaktadır.
Hayatının son döneminde, sözde yargılanma ile de karşı karşıya kaldı. Ama hala yaşamaktadır.
Yeni diye ileri sürülen tüm görüşler ve uygulamalar, onun oluşturduğu ana yapıdan kaynak almaktadır.
Bakın bize.

12 Eylül askeri darbesinin ilk etkisi, Kıbrıs Türk halkının 1981 seçimlerinde kendi  iradesi ile oluşturduğu Meclisin içinde bu iradeye bağlı bir hükümet oluşmasını engellemek oldu.
Darbenin esası yapıldı.
Bu yetmedi.

KKTC ilanı yapılarak halk oyu ile seçilmiş Meclis lav edildi. Atanan Kurucu Meclis'le siyasi yaşam bir başka raya döndürüldü.
Bir Anayasa yapıldı.

Bu Anayasa, şimdi herkes tarafından eleştirilirken, virgülü dahi değişmeden bize çerçeve oluşturmaya devam ediyor.
Yani istenildiği kadar Kenan Evren'e sövülsün, sayılsın, o ölmedi yaşıyor.
Anayasası ile ve 12 Eylül sonrası oluşturduğu kurumları ve yapılanması ile yaşıyor.
İster sağ, isterse sol veya sosyal demokrat olsun, 12 Eylül askeri darbesinin faşist uygulamalarından acı çekmiş olanların tümü, 2015' te hala onun oluşturduğu yapının ana çerçevesi içinde siyaset yapıyor.

Yeni olduklarını söyleyerek siyaset yapanların tümü, bu eskinin düzenlemelerinden aldıkları güçle varlıklarını sürdürüyorlar ya da geliştirmeye çalışıyorlar.
Peki bizde ayni değil mi?
Herkes 12 Eylül'ün darbeci anlayışına karşı.

Ama o dönemin Anayasasının virgülünün dahi hala değişmemesinden çok da huzursuz değiller.
Bakın çok denemeler yapıldı. Ama değişiklik için hep duvara vurduk.
En son, 2014 Yerel Seçimlerinde Anayasa'nın kısmi olarak ama önemli bir değişikliği gündeme geldi.
Bugün Kenan Evren'nin ölümü ile iri iri laflar ederek onu ve 12 Eylül rejimini kınayanların bir kısmı, hem de iri iri demokrasi sözleri eşliğinde, ama değişikliği çarpıtarak, gerçek dışı söylemler ve yalnızca iç güncel siyasi argümanlarla bu değişikliğin Referandumdan geçmemesi için ellerinden geleni yaptılar.

Şimdi Kenan Evren öldü. Lanetler yağdıranlar, onun hala Anayasası ile yaşamasına ne der? Buna katkılarını sorgular mı?

Hele bazı kendilerini en üstün solcu sayanların, bu Anayasa Değişikliğinin geçmemesi üzerine, Meclis'in artık demokratik meşruiyetini yitirdiğini ve erken seçim taleplerini bunun üzerine bina ettikleri de gördük.

Yani 12 Eylül Anayasası'nın virgülünün dahi değişmemesini, erken seçim için  demokratik meşruluğun temeli yaptılar. Yani 12 Eylül Anayasası'nı bir de bu açıdan dolaylı olarak olsa dahi yine kutsadılar.
Ama şimdi Kenan Evren'nin ölümü üzerine iri iri laflar söylemeyi de yiğitlik saymaktadırlar.
Halbuki Kenan Evren yaşıyor.

Bize giydirdiği Anayasası ve toplumsal siyasi yaşama getirdiği düzenlemeler ve çerçeve ile yaşıyor.
Şimdi bizde artık Anayasa Değişikliği daha da zorlaştı.

Ancak, 12 Eylül rejimine gerçekten karşı isek, onun siyasi ve toplum yaşama getirdiği tüm düzenlemeleri, çağdaş ve demokratik olarak değiştirme iradesini gösterdiğimiz ölçüde buna karşıtlığımızı da göstereceğiz.

Hiç olmazsa bütün bunlardan dersler çıkartarak esası ele alalım. Bundan vaz geçmeyelim.
12 Eylül rejiminin getirdiği ana yapı, bugün karşı karşıya kaldığımız tüm siyasi ve toplumsal krizlerin hala besiyeri olmayı sürdürmektedir.
En başta da Anayasa.

Bakın Yüksek Mahkeme Başkanı Sayın Şafak Öneri CB seçimleri öncesi tüm siyasi partileri gezdi.
Onlara hiç olmazsa yargı sistemi ile ilgili Anayasal Değişikliklerin yapılması görüşünü götürdü. Bir tek siyasi parti ona haksızsınız demedi. Hepsi, "doğru, olması lazım " dedi.
Ama kimse elini kıpırdatma cesareti göstermedi.

Ayrıca, Anayasa Değişikliğinin gerçekleşmemesi için maksimalist sözlerle lakırdı söyleyenlerin hiç biri de tek kelam etmedi.

Ama şimdi herkesler Kenan Evrenin arkasından söz söylüyor. Ama onun getirdiği yapılanma ile de yaşamaya devam ediyor.

Bakın, hep kendimize dönük siyasi ve toplumsal yaşam kurmamız gerektiğini söyleyenleri, bekleyin göreceksiniz.

Türkiye'de Haziran ayında yapılacak seçim sonuçlarına göre oluşacak yapının içinde gelişecek olana göre, Anayasa Değişikliği tartışmalarının başlaması üzerine, burada da tartışmaya  başlayacaklar.
Ama kendi dinamizmimizle yaptığımız Anayasa  Değişikliklerini de kısır siyasi güncel ihtiyaçlar için batırmaktan da hiç çekinmediler.

Evet, Kenan Evren'i kınamak, ölümü ile bağlantılı tepki göstermek onun kurduğu yapının virgülünün dahi değişmediği koşullarda çok afaki kalmaktadır.

Bu yazı toplam 3018 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar