KENDİ ÇOCUKLARINI YİYEN ÜLKE
Lefkoşa Surlariçi’nde esnaf bir arkadaşımla dertleşiyoruz. Arkadaşım genç ve vizyoner. Lefkoşa Surlariçi’nin dönüşmesine öncülük eden gençlerden. Biraz yılmış ama. Bu ülkenin yönetimi onu da yıldırmış.
Konu bir diğer arkadaşımızdan açılıyor. O da bu ülkeye emek vermiş vizyoner bir genç. Ülkeyi bırakıp İngiltere’ye yaşamını kurmak için hazırlık yaptığını söylüyor bana arkadaşım. İnanamıyorum.
Ortak arkadaşımız bu ülkede olmayacağını görmüş, terk etmek için hazırlanmış ve kararını vermiş. Hazırlıklarını yapmış. Korona bittikten sonra uçağa binecek ve gidecek.
Üzülüyorum, ama suçlayamıyorum. Çünkü ben de 10 yıl önce bu ülkeye dönmeyi seçtiğim için pişmanlık yaşıyorum. Keşke 10 yıl önceki Onur’a gitsem ve teklif edilen fırsatları “ülkeme döneceğim” diyerek reddetmemi engellesem diyorum.
Etrafıma baktıkça bu mutsuzluğu ve umutsuzluğu çoğu gençte görüyorum.
Çünkü bu ülkede genç olmak zor.
Bir kere sistem gençleri “yemek” üzerine kurulmuş.
Aynen Rubens’in çizimindeki Kronos gibi.
Yunan Mitolojisi’nde Kronos, çocuklarının kendisini devirmesinden korkuyor.
Çocuklarını, yani Zeus’u, Poseidon’u, Hades’i ve Hera’yı teker teker yiyor.
Kuzey Kıbrıs artık Kronos’a dönüşmüş durumda. Sistem bu ülkenin çocuklarını yiyor.
Hayallerini yiyor, umutlarını öldürüyor ve teker teker göç ettiriyor.
“Tamam o zaman, düzeni değiştirelim” diyebilirsiniz.
Siyasi partilerin şu anki hali ile o iş çok zor!
Kendi partimdeki tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki siyasette genç olmak zor.
Çünkü gençler için partilerin çoğunda pek de bir gelecek yok. Özellikle de ‘partiye doğmamış’ bir genç iseniz, neredeyse hiç yok.
Dahası “gençleşmeyi” savunmak bile bir kesimi kızdırıyor, hemen kuyunuzun kazılmasına sebep olabiliyor.
Mesela, bu sebepten dolayıdır ki CTP’nin toplumdaki kitlesi şu anda 40 ile yaş 60 arasında. 10 yıl sonra bu aralık 50 ile 70 olacak. 20 yıl sonra ise, muhtemelen yok olacak.
Diğer partiler çok mu farklı? Pek de değil aslında.
Sadece TDP bu konuda diğer partilerden bir nebze daha önde.
Mesela TDP, Dr. Sibel Siber Geçici Hükümeti’nde Mehmet Harmancı’yı genç bir bakan olarak atıyor. Ve Harmancı, Lefkoşa’nın son 20 yılda en uzun süre belediye başkanlığı yapan kişisi oluyor.
Aynı şekilde TDP’nin Zeki Çeler’i bakan olarak atanması, ilk defa bir bakanlığın gençler ile bu kadar iletişimde olabilmesini sağlıyor.
Peki ülke siyasetinin gençleşmesi bu kadar mı önemli?
Evet önemli, çünkü ülkeyi siyaset yönetiyor. Bu yönetim anlayışı da gençlerin beklentilerine cevap veremiyor. Çünkü farklı dönemlere ait. Vizyonlar uyuşmuyor.
Ülkesinde gelecek göremeyen gençler de artık çareyi bu ülkeyi terk etmekte buluyor.
Bu aslında Kronos’un kendi çocuklarını yemesinden çok da farklı değil.
Bizim sormamız gereken soru aslında basit, sadece soruyu sorarken Rubens’in ‘Poseidon ve Kronos’ çizimine bakmamız gerekiyor:
“BU MENTALİTE İLE KRONOS GİBİ GENÇLİĞİMİZİ YEMEYE DEVAM MI EDECEĞİZ?”
Şu anki durum, gözünüzün önünde.