1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. "Kendi kendimizi yönetebilmeliyiz"
"Kendi kendimizi yönetebilmeliyiz"

"Kendi kendimizi yönetebilmeliyiz"

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pazar günü yapılacak seçimin sıradan bir seçim olmadığını, gelinen kavşakta hangi yolda devam edileceği kararının verileceği bir seçim olduğunu belirtti.

A+A-

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pazar günü yapılacak seçimin sıradan bir seçim olmadığını, gelinen kavşakta hangi yolda devam edileceği kararının verileceği bir seçim olduğunu belirtti.

Akıncı “Ya özgürlük ve demokrasi mücadelesi devam edecek, ya da rüzgarın estiği yöne doğru rotası belli olmayan, kendi iradesi dışında bir akışa bırakılacak. İkincisinin olmaması için yurttaşlarımızın sandığa gitmeleri ve vicdanlarının sesine göre hareket etmeleri gerekiyor” dedi.

Seçilmesi halinde, çözümün kıyısına kadar getirdiği Kıbrıs müzakerelerinde çözüm odaklı siyaseti sürdüreceğini kaydeden Akıncı, uzun uzadıya yapılan müzakere döneminin kapandığını, BM tarafından kayda geçirilen uzlaşıların ortada olduğunu, geriye kalan irade ve kararlılık olduğunu belirtti.

Akıncı, “Eşi benzeri görülmemiş düzeyde ilerleme kaydettiğimiz yolda iki kurucu devletli, eşitlik, güvenlik ve özgürlük içinde federal çerçevede çözümü elde etmek hem benim, hem de Kıbrıs Türk halkının ana hedefi” dedi.

Kıbrıs Türk halkının kendi kendine yetip, kendi kendini yönetebilmesi; bunun için de Avrupa’nın ve dünyanın parçası olmak gerektiğini kaydeden Akıncı, “Rum tarafının azınlığı olmak istemiyoruz. Ama aynı şekilde Türkiye ile sürekli bağımlılık ilişkisi içinde bir alt yönetim olmak da istemiyoruz. Kendi irademizle, kendi özgün kimliğimizle, çağdaş, demokratik, laik bir toplum olarak yolumuza devam etmek istiyoruz. Kıbrıs Türk halkının bu en doğal istencine de herkesin saygı göstermesini bekliyoruz” şeklinde devam etti.

Mustafa Akıncı, Türk Ajansı Kıbrıs’ın (T.A.K) adaylık, Cumhurbaşkanlığı’ndaki hedefleri, Kıbrıs sorunu ve Doğu Akdeniz gibi konulara ilişkin soruları yanıtladı.

 

“TOPLUMUN ORTAK HEDEFİ EKONOMİ VE DEMOKRASİSİYLE SAĞLIKLI BİR YAPI”

Mustafa Akıncı, görev süresince kararlılıkla sürdürdüğü çalışmaları, katılımcı bir zeminde daha da geliştirerek, Kıbrıs Türk toplumunun ekonomisi ve demokrasisiyle, özgür ve özgün kimliğiyle gelişimini sürdürmesi sorumluluğundan dolayı aday olduğunu belirtti.

Akıncı, “Çözüm odaklı siyaset, iç konulara Anayasal yetkileri çerçevesinde ve hükümetlerin yerine geçmeye çalışılmadan liderlik, Türkiye ile ilişkilerin karşılıklı saygıya dayalı bir zemine kavuşması ve bağımsız ve tarafsız bir cumhurbaşkanı toplumun ortak beklentisidir” dedi.

Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk toplumunun büyük çoğunluğunun, hangi partiden olursa olsun, ortak hedefinin “özgün ve özgür kimliği, çağdaş değerleriyle saygın toplumlardan biri olarak, ekonomi ve demokrasisiyle sağlıklı bir yapıda varlığını sürdürmek” olduğunu vurguladı.

 

“İÇ KONULARDA KOORDİNASYON VE EŞGÜDÜMÜ SAĞLAYARAK ÇALIŞACAĞIM”

İç konularda da geniş bir yelpazede başlattığı çalışmaları daha da genişleterek sürdüreceğini kaydeden Akıncı, bunu yaparken hükümetlerin yerine geçmeden, koordinasyon ve kurumlar arası eşgüdümü sağlayarak çalışmaya devam edeceğini kaydetti. Akıncı, “Kendi değerlerimize, kültürümüze, özgün kimliğimize sahip çıkarak tüm bunları çağdaş değerler zemininde geliştirerek, dünya ile bütünleşme hedefine doğru yol almak için çalışmaya da devam etmek gerekiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Cumhurbaşkanının hükümetlerin yerine geçmeye çalışıp, kriz yaratmadan, hükümetlerle birlikte çalışma ortamını gözetme görevi olduğuna işaret ederek, 5 yıl boyunca bu görevi çalıştığı tüm hükümetlerle yerine getirmek için uğraş verdiğini belirtti.

Akıncı, “Ancak hükümetteki tüm partilerin yapısı ve dünya görüşünün birlikte çalışma, toplumun ortak faydasına hizmet etme bilincine uyumlu olduğunu söylemek pek mümkün değildir” dedi.

 

“HÜKÜMETLER DE İŞ BİRLİĞİ VE BİRLİKTE ÇALIŞMAYI GÖZETMELİ”

Mustafa Akıncı, iş birliği ve birlikte çalışmanın, sadece cumhurbaşkanının değil, aynı zamanda görevdeki hükümetlerin de gözetmesi gereken bir prensip olduğuna işaret etti.

“Bazı hükümetlerle oldu, bazılarıyla olmadı. Cumhurbaşkanlığı ile bir rekabet duygusu içinde hareket eden hükümetlerle sağlıklı bir iş birliği ve uyum sağlamak haliyle söz konusu olamadı” diyen Akıncı, şöyle devam etti:

“Yeni dönemde seçim ve siyasi rekabet duygusundan arınmış bir yönetim anlayışının yeniden oluşacağı, hükümetlerle siyasi partilerin halkın iradesi ve güveni ile yetkisi yenilenmiş Cumhurbaşkanlığı ile daha yapıcı ilişki kurabileceği koşulların yeniden oluşacağı inancındayım. Anayasal yetkilerim çerçevesinde hükümetlerle halkıma karşı sorumluluklarımı her zaman ön planda tutarak iyi ilişkiler içinde Kıbrıs Türk toplumunun ortak yararı için çalışmaya devam edeceğim.”

 

“ÇÖZÜM ODAKLI SİYASETE DEVAM”

Seçilmesi halinde çözüm odaklı siyaseti sürdüreceğini kaydeden Akıncı, “Tutarlı, kararlı ve Kıbrıs Türk halkının çıkarları ile dünya gerçeklerine uygun hareket etmeliyiz. Olmayacak, söylenenden çok farklı yerlere savrulacağı aşikar, irrasyonel ve dünya gerçekleriyle örtüşmeyen söylemlerin peşine takılmak yerine gerçekçi, meşru haklara saygı duyan, günün gerçekleriyle örtüşen çözüm odaklı siyasetimizi sürdüreceğiz” dedi.

Akıncı, “Haklarımızdan taviz vermeden, bugüne kadar kazandığımız haklardan da vazgeçmeden eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde var olan sorunu çözmek için çalışmaya elbette devam edeceğiz. Kıbrıs sorununun çözümü için uzun uzadıya yapılan müzakereler dönemi kapandı. Bunca yıldır biriktirilen, BM tarafından kayda geçirilen uzlaşılar ortadadır. Geriye kalan irade ve kararlılıktır” şeklinde devam etti.

 

“BEŞLİ KONFERANSLA TARİHİ BİR FIRSATIN EŞİĞİNE GELİNDİ”

Cumhurbaşkanı Akıncı, görevde bulunduğu sürede yürüttüğü Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde gerçekleşen beşli konferansla, BM Genel Sekreteri’nin de ifadesiyle, 50 yıl aradan sonra Kıbrıs sorununun çözümü için “tarihi bir fırsatın eşiğine” geldiklerini ancak kendilerinden kaynaklanmayan nedenlerle başarılı olunamadığını kaydetti.

Akıncı, “Kıbrıs Türkü’nün dünyadaki onurlu yerini eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde alma hakkı gerçekleşemedi. Ardından yaşanan bulanıklığı, çözüm modelleriyle ilgili yaratılan kafa karışıklığını biliyorsunuz” dedi. Akıncı, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in de gelecek kuşaklar için çözüme değil kendi seçimine odaklanmayı tercih ettiğine ve sonradan kendinin de vazgeçtiğini söylediği fikirler ortaya attığına işaret etti.

 

“KARARLILIKLA DURDUĞUMUZ DOĞRU VE GERÇEKÇİ ZEMİNE DÖNÜLDÜ”

25 Kasım 2019’da Berlin’deki üçlü görüşme, ardından BM Genel Sekreteri’nin yaptığı açıklamayla bulanıklığın giderildiğini ve iradesini koruyan Kıbrıs Türk tarafının kararlılıkla durduğu doğru, gerçekçi zemine dönüldüğünü belirten Akıncı, “Sayın Genel Sekreter’in geçtiğimiz günlerde netleştirdiği husus, gayri resmi beşli toplantının bizim seçimlerimizin ardından toplanacağıdır” dedi.

Akıncı, şöyle devam etti:

“Çözümün kıyısına kadar getirdiğimiz, eşi benzeri görülmemiş düzeyde ilerleme kaydettiğimiz yolda iki kurucu devletli, eşitlik, güvenlik ve özgürlük içinde federal çerçevede çözümü elde etmek hem benim hem de Kıbrıs Türk halkının ana hedefi. Bu hedef için aldığımız mesafe, hedefe varmak için kararlılığımızı koruyarak irade sergilememizin hayati önem taşıdığını bize de tüm taraflara da eşitlik ve barış içinde bir geleceği başlatmak için seçimlerden sonra yeni bir kapı araladı. Bu kapıyı açıp sonuca doğru yürümek, başta Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumları için olduğu kadar tüm taraflar ve bölgemiz için de önemlidir.”

 

“İKİ KURUCU DEVLETİN EŞİTLİĞİNE DAYALI FEDERAL BİR SONUCA TAŞIMAK İÇİN İLERLEYECEĞİZ”

Adaylığının temel gerekçesinin “halkla birlikte eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde bir geleceği kurma mücadelesine sonuç alıcı bir şekilde devam etmek”  olduğunu vurgulayan Akıncı, bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğini belirtti.

Akıncı, “Bağımsız ve tarafsız kimliğimle, Kıbrıs sorununu çözümün kıyısına kadar taşıyan çalışmalarımızı iki kurucu devletin eşitliğine dayalı federal bir sonuca taşımak için tutarlı ve kararlı bir şekilde geniş toplum kesimlerinin, demokratik sivil toplum örgütlerimizin ve en önemlisi halkımızın aktif katılımıyla ilerleyeceğiz” şeklinde devam etti.

 

“KIBRIS TÜRK TOPLUMU, NASIL BİR GELECEĞE İLERLEYECEĞİNİ OYLAYACAK”

Mustafa Akıncı, halkın bu seçimin sıradan bir seçim olmadığını, gelinen kavşakta hangi yolda devam edileceği kararının verileceği bir seçim olduğunu gayet iyi bildiğini söyledi.

Akıncı, şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türk toplumu, nasıl bir geleceğe ilerleyeceğini oylayacak. 11 Ekim, Kıbrıs Türk halkının yaşam tarzını, özgün değerlerini, özgür iradesini ve vermekte olduğu eşitlik, özgürlük mücadelesinin yönünün belirleneceği bir tarihtir. Ya özgürlük ve demokrasi mücadelesi devam edecek, ya da rüzgarın estiği yöne doğru rotası belli olmayan, kendi iradesi dışında bir akışa bırakılacak. İkincisinin olmaması için yurttaşlarımızın sandığa gitmeleri ve vicdanlarının sesine göre hareket etmeleri gerekiyor.”

 

“KENDİ KENDİMİZİ YÖNETEBİLMELİYİZ”

Kıbrıs Türk halkının kendi kendine yetip, kendi kendini yönetebilmesi, bunun için de Avrupa’nın ve dünyanın parçası olmak gerektiğini kaydeden Akıncı, “Rum tarafının azınlığı olmak istemiyoruz. Ama aynı şekilde Türkiye ile sürekli bağımlılık ilişkisi içinde bir alt yönetim olmak da istemiyoruz. Kendi irademizle, kendi özgün kimliğimizle, çağdaş, demokratik, laik bir toplum olarak yolumuza devam etmek istiyoruz. Kıbrıs Türk halkının bu en doğal istencine de herkesin saygı göstermesini bekliyoruz” dedi.

 

“MARAŞ, ÇOMAK SOKMAK İÇİN DEĞİL, ÇÖZÜME YARDIMCI OLACAK UNSUR OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ”

Mustafa Akıncı, Maraş ile gelişmelere işaret edilmesi üzerine, Maraş konusunun seçime malzeme yapılmaması gereken bir konu olduğunu belirtti.

Akıncı, “Bu konuda BM ile çatışma noktasına gelmeden, uluslararası hukuk içinde kalarak yolumuza devam etmemiz gerektiğini öteden beri seslendiriyorum. Maraş konusu Kıbrıs’ta çözüm çabalarına çomak sokmak için değil, tersine çözüme yardımcı olacak bir unsur olarak değerlendirilmelidir.”

 

“DOĞU AKDENİZ’DEKİ ENERJİ DENKLEMİ DOĞRU KURULMUYOR”

Doğu Akdeniz’deki gelişmelere ilişkin soruya yanıtında, enerji denkleminin doğru kurulmadığını kaydeden Akıncı, iş birliği ve adil paylaşım üzerine kurulması gereken denklemin dışlama ve yok sayma üzerine kurulmaya çalışıldığını söyledi.

Akıncı, Türkiye ile bölge ülkeleri arasında son dönemlerde bozulan ilişkileri fırsat olarak gören Kıbrıs Rum tarafının ortaya çıkan boşluğu Türkiye karşıtlığı ve Kıbrıs Türk tarafını yok sayma temelinde ikili, üçlü anlaşmalar yaparak doldurmaya yönelik fırsatçı girişimleriyle bölgedeki gerilim tırmandırdığını belirtti.

Mustafa Akıncı, “Hem sahada, hem masada güçlü olmak gerekiyor. Diyalog ve uzlaşı yollarının, diplomasinin tek çözüm yolu olduğunu sürekli vurguladım. Gelinen aşamada Türkiye ve Yunanistan arasında istikşafi görüşmelerin gündeme gelmesi, Avrupa Birliği Dönem Başkanı Almanya’nın girişimleri, Türkiye’nin diyalog ve bölge ülkelerinin katılımı ile bir uluslararası konferans çağrısı yapması, diplomasinin devreye girdiğini gösteriyor” diye konuştu.

Sorunların çözümü için diyalog ve diplomasiyi tercih eden bir kişi olarak, 13 Temmuz 2019’da Kıbrıs Rum tarafına doğal gaz konusunda yaptığı önerinin hâlâ masada olduğuna işaret eden Akıncı, “Önerimiz Doğu Akdeniz genelindeki sorunun, Kıbrıs özelindeki bölümünün çözümüne yönelik önemli bir adımdır. Gelişmeler ışığında bu önerinin Kıbrıs Rum tarafı ile aramızda, görüşülerek çıkış yolunun bulunması için çalışmaya devam edeceğiz” şeklinde devam etti.

 

 “MESAJLARIMIZ VE FİKİRLERİMİZİ ÖN PLANA ÇIKARARAK İLERLEDİK”

Seçim kampanyasına ilişkin soruya yanıtında, toplumun içinde bulunduğu koşulları da dikkate alarak abartı ve şatafattan uzak, gönüllülerin gönlünden kopan bağışlarla, mütevazı bir kampanya yürüttüklerini kaydeden Akıncı, “Şatafatlı abartılı kampanyaya yönelmedik, bu koşullarda bunu doğru da bulmam, doğrusu böyle bir maddi kaynağımız da yok. Mesajlarımız ve fikirlerimizi ön plana çıkararak ilerledik” dedi.

Propaganda çalışmalarında da kalabalık ve kapalı mekanlarda planladıkları etkinlikler yerine, küçük gruplarla sosyal mesafe kurallarına uyarak ve genellikle açık mekanlarda çalışma yürüttüklerini belirten Mustafa Akıncı, son derece planlı ve sistemli çalışan, inançlı, kararlı ve geçen seçimlerde de birlikte çalıştığı ekibi de överek, kampanyada sorun değil çözüm ürettiklerini, aşılması gereken durumları da aynı bilinçle çözüp ilerlediklerini kaydetti.

“Sadece biz değil, tüm dünya oldukça farklı bir dönemden geçiyor. Seçim sürecindeki diğer ülkelerde olduğu gibi, ülkemiz açısından da demokrasi için sağlıklı bir seçimin yapılabilmesi büyük önem taşıyor” diyen Akıncı, salgının seçime katılımı etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

“Bu sürecin önemi çok açıktır. Son dönemde yaşananlarla daha da önemli hale gelmiştir. Diyebilirim ki bu seçim benim kişisel meselem asla değildir. Yurttaşlarımızın tarihi bir sorumluluk bilinciyle davranacaklarına inanıyorum.”

 

“İLK VAKALARLA SEÇİM GÜNDEMDEN ÇIKTI”

Mustafa Akıncı, Mart ayında ilk vakaların çıkmasıyla seçimin gündemden çıktığını, seçim takvimiyle birlikte o günlerde başlayan seçim çalışmalarını durduklarına işaret etti. Akıncı, “Vakaların yayılması riskine karşı alınması gereken önlemler, kararlar ve bunların ciddiyetle uygulanması tüm toplumun da siyasetin de ana gündemi oldu. Tüm enerjimizi toplumumuzu küresel bir tehdit olarak karşımıza çıkan Covid 19’a karşı korumaya yönelttik” dedi.

Akıncı, Cumhurbaşkanlığı olarak, topluma, hükümete sağlık uzmanlarının, ekonomi uzmanlarının siyasi kaygılardan arındırılmış doğru bilimsel yaklaşımlar konusunda yardımcı olmak amacıyla ülkenin sağlık ve ekonomi konularında deneyimli, işleyişi bilen isimlerini bir araya getirdikleri Sağlık Danışma ve Ekonomi Danışma kurullarını oluşturduklarını belirtti.

 

“YSK’NIN ALDIĞI ÖNLEMLERE UYMAK HEPİMİZİN SORUMLULUĞU”

Yüksek Seçim Kurulu’nun, seçmen sağlığı için aldığı ve açıkladığı sağlık önlemlerine uymanın herkesin sorumluluğu olduğunu kaydeden Akıncı, “Nasıl ki toplum sağlığı her şeyin önündedir, sağlıklı bir toplumsal yaşam için demokrasi de vazgeçilmezdir. Yurttaşlarımızın her ikisini gözeterek, 11 Ekim’de hem demokrasi, hem de kendi sağlığını koruyarak hareket edeceğine inanıyorum” dedi.

Mustafa Akıncı, şunları dile getirdi:

“Oy verme yerleri gündelik hayatta kaçınılmaz olarak girdiğimiz ortamlardan çok daha düşük riski olan, sıkı denetim kontrollü bir ortam olacak. YSK ciddi önlemler aldı ve bunları açıkladı, yaptığı çalışmalarla da seçmeni bilgilendiriyor. Yurttaşlarımız sandığa gitmekten çekinmesin. Bazı çekinceleri olan seçmenler olmakla birlikte bu çekincelerin hafifletilmesi için YSK, alınan kararlar doğrultusunda önlemlerin ciddiyetle uygulanacağı yönünde sorumlu bir tavır sergiliyor. Biz de takipçisi olacağız.”

Bu haber toplam 1783 defa okunmuştur