1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Kendimi Maraş’a ait hissediyorum”
“Kendimi Maraş’a ait hissediyorum”

“Kendimi Maraş’a ait hissediyorum”

Doğup, büyüdüğü ve 19 yaşında ayrıldığı ailesine ait Maraş’taki otele 65 yaşında tekrar girebildi. 46 yıl boyunca Maraş’a dönmeyi hayal eden Pavlos Iacovou, duygularını ve düşüncelerini Yenidüzen’e anlattı

A+A-

 

46 yıl boyunca, doğup büyüdüğü, dedesinin Maraş’ta inşa ettirdiği Florida Hotel’e dönmeyi hayal etti. “(Maraş’tan)gitmek zorunda olduğumuz gün hayatımın en kötü günüydü” diyen Pavlos Iacovou, “Kendimi Maraş’a ait hissediyorum, başka bir yere değil. Buradan ayrılmaya zorlandık, bu bizim kararımız değildi... Maraş’tan ayrılma gibi bir planımız, hazırlığımız yoktu. İki gün diye gittik ve 46 yıl sonra gelebildik” diye konuştu.

Kapalı Maraş’ın sivillerin ziyaretine açılmasının ardından, 19 yaşında ayrılmak zorunda kaldığı otele 65 yaşında ailesiyle giden Iacovou, duygularını ve düşüncelerini Yenidüzen’e anlattı.

35 yıl sonra ilk defa 2003 yılında, Palm Beach Otel’in plajından, tellerin arkasındaki otelini görme şansı bulduğunu anlatan Iacovou, “Dışarıdan baktığımızda da durumun çok iç açıcı olmadığını tahmin edebiliyorduk ama içinde olmak, görmek farklı birşey” dedi.

Kentimiz Mağusa İnisiyatifi’nin lideri olan ve yıllardır  Mağusa İnisiyatifi’yle barış etkinlikleri düzenleyen  Iacovou şunları söyledi:

“46 yıl sonra, (geçen hafta) ilk geldiğim gün benim için bir başka şoktu. Gelip, yine gitmek zorunda olduğunu bilmek, durumu görmek, tüm anıların yeniden canlanması çok zordu, çok zor. Burası bizim hayatımızdı, hatıralarımız, arkadaşlarımız, ailemiz buradaydı. 1974’ten sonra herkes dünyanın başka yerlerine dağıldı, temasımız koptu, birbirimizi kaybettik.”

 

Mağusa bölgesindeki üçüncü, Maraş sahilindeki ikinci otel

Soru: Maraş’tan ayrıldığınızda kaç yaşındaydınız? Maraş’taki oteliniz, aileniz hakkında bilgi verir misiniz?

Iacovou: 1974’te Maraş’tan ayrıldığımızda 19 yaşındaydım. Burada doğdum, büyüdüm. Evimiz de otelin içindeydi, orada yaşar, orada çalışırdık.

Otelimizi 1948 yılında dedem inşa ettirdi. Dedem her zaman Florida’ya gitmeyi hayal etmiş ama gidememiş, bu yüzden otelimizin adını Florida Hotel koymuş. Otelimiz Mağusa bölgesindeki üçüncü, Maraş sahilindeki ikinci oteldi. Dedem, 1958’de 58 yaşında öldü ve işi babam devraldı, ben o zaman 3 yaşındaydım. Babam da 2011 yılında 88 yaşında vefat etti, ölene kadar hep Maraş’a geri dönmeyi hayal etti. Sınırlar açıldıktan sonra Mağusa’ya hiç gelmedi çünkü buraları hatıralarındaki gibi hatırlamak istedi. Ben, savaştan 35 yıl sonra ilk defa 2003 yılında, sadece tellerin dışından, Palm Beach’in yanındaki plajdan görme şansı buldum otelimizi. Ben oteldeki üçüncü jenerasyonum. Kızlarım da dördüncü, eğer otelimizi geri alabilirsek... Ama artık çözüm olabileceğine inanmıyorum, çok kötümserim.

 

Soru: Kıbrıs’ta mı, yoksa Kapalı Maraş konusunda mı çözüm olabileceğine inanmıyorsunuz?

Iacovou: Genel anlamda inanmıyorum.

 

Soru: 46 yıl sonra Maraş’a gelip durumu görünce mi çözüme olan inancınızı kaybettiniz?

Iacovou: Aynen öyle.

 

“Gerçekle yüzleşmek...”

Soru: Uzun yıllar çözüme inandığınızı ve bunun için çalıştığınızı da biliyoruz...

Iacovou: İçimde inanıyorum, inanmak istiyorum ama gerçeklerle yüzleşince başka oluyor. Şimdi Maraş’ta askeri tesislerin olduğu Kennedy Caddesi’nde yürürken dozerlerin başka yollar açtığını görünce kendi planlarını uyguladıklarını anlıyorsunuz. Kenti gelip gören herkes hayalkırıklığı yaşadı. Dışarıdan baktığımızda da durumun çok iç açıcı olmadığını tahmin edebiliyorduk ama içinde olmak, görmek farklı birşey. Gerçekle yüzleşmek, midenizde bir bomba olması gibi birşey...

 

“Hayatımın en kötü günü...”

Soru: Maraş’tan ayrıldığınız güne dair neler hatırlıyorsunuz?

Iacovou: Hayatımın en kötü günüydü.

 

Soru: En kötü gün Maraş’tan ayrıldığınız gün müydü yoksa 46 yıl sonra ilk defa geldiğiniz gün mü?

Iacovou: Gitmek zorunda olduğumuz gün en kötüsüydü. Yunan askerleri bize sadece iki günlüğüne ayrıldığımızı, geri döneceğimizi söylemişti. Türk askeri ilerledikçe Rumlar da kaçtı, yolda Baf’tan gelen Kıbrıslı Türklerle karşılaştık. Onlar da bizim gibi hiçbir şey almadan yerlerinden ayrılmıştı, ağlıyorlardı. Hiç birimiz gittiğimiz yerde bizi nasıl bir hayatın beklediğini bilmiyorduk.

Biz giderken Maraş’ın BM kontrolünde olacağını düşünmüştük ancak sonra anladık ki Türk askeri çıkmayacak. 46 yıl sonra ilk geldiğim gün benim için bir başka şoktu. Gelip, gene gitmek zorunda olduğunu bilmek, durumu görmek, tüm anıların yeniden canlanması çok zordu, çok zor. Burası bizim hayatımızdı, hatıralarımız, arkadaşlarımız, ailemiz buradaydı. 1974’ten sonra herkes dünyanın başka yerlerine dağıldı, temasımız koptu, birbirimizi kaybettik. Kıbrıs’ta kalan arkadaşlarımızla zaman zaman bir araya geldiğimizde o güzel günleri anıyoruz.

 

“Anılar orada gömülü”

Soru: 46 yıl sonra otele ilk girdiğinizde ne hissettiniz?

Iacovou: Hiç bir şey, sadece gözyaşı. Hiç bir şey aynı değildi ama anılar orada gömülü. Dedemi, babamı, babaannemi, annemi, onlarla orada geçirdiğimiz güzel anıları hatırladım Ağlamama engel olamadım, orası benim 19 yıl yaşadığım yer. Orası bir aile işletmesiydi, geleceğimizdi. Hepsini elimizden aldılar. Kızlarımdan biri Yunanistan’da yaşıyor, oradaki torunlarım her yaz Kıbrıs’a geldiklerinde Mağusa’ya, otelimizin önündeki plaja gelip denize gireriz. Ama bu sene COVID-19 salgını nedeniyle gelemediler. Geldikleri zaman onları alıp otelimize getireceğim.


“Öfke hissetmedim, yorgun, bıçaklanmış hissediyorum”

Soru: Otelin içinde bir şey olmadığını görünce ne hissettiniz? Öfke?

Iacovou: Öfke hissetmedim, yorgun, bıçaklanmış hissediyorum. O bir savaştı, neye öfke duyayım? Geçmişte yapılan hatalara mı?

 

Soru: Otele giden yolda güvenlik şeridi var, ilk geldiğinizde şeridi geçip otelinize gittiniz. Sizi onu geçmeye iten neydi?

Iacovou: Anılarım, geçmiş. Geçmişteki anıları geri getirme arzusu...

 

Soru: Hangisi daha ağır basıyor, güzel anılar mı yoksa acı mı?

Iacovou: Doğruyu söylemem gerekirse, iyi anıları canlı tutmaya çalışıyorum. Aksini düşündüğümde kalbim çok hızlı atıyor.

 

“Daha önce hayatımızın kalanını burada sürdüreceğimizi düşünüyorduk, ama şimdi...”

Soru: Maraş’ın sivillerin ziyaretine açılması daha önce kurmakta olduğunuz hayallerinizi değiştirdi mi?

Iacovou: Çok... Daha önce Maraş’ın BM kontrolüne veya Rum yönetimine verileceğini ve geri döneceğimizi, hayatımızın kalanını burada sürdüreceğimizi düşünüyorduk. Ama şimdi ne olacağı belirsiz... Atılan adımlara bakıyoruz, ne olacağına dair bir fikrimiz yok.

 

Soru: Malınızı geri alma durumunuz olursa, geri gelir misiniz?

Iacovou: Türk yönetiminde açarlarsa, bize otellerimizi tamir etmemiz için kim para verecek? Güney’deki bankalar mı? Hayır. Buradaki bankalar ne kadar faizle kredi verecek? 65 yaşındayım, aldığım krediyi ne zaman ödeyeceğim? Çocuklarıma sorun, borç bırakmak istemem.

 

Soru: Finansman kısmı çözülürse, döner misiniz?

Iacovou: Güvenlik konusu ne olacak, bu çok önemli bir konu.


“Maalesef artık buraya dönemeyeceğimizi düşünüyorum”

Soru: Yani artık hayatınızın geri kalanında buraya dönemeyeceğinizi mi düşünüyorsunuz?

Iacovou: Evet, maalesef öyle düşünüyorum.

 

Soru: Ailenizin, çocuklarınızın düşüncesi ne? Onlar buraya dönmeyi planlıyor mu, düşünüyor mu?

Iacovou: Onlar da benim gibi düşünüyor, buraya dönme konusunda güvenlik endişeleri var.

 

Soru: Hangi şartlarda geri dönersiniz?

Iacovou: Bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum. Ne olacağını kimse bilmiyor.

 

“Maraş eski güzel günlere dönemez”

 

Soru: Sizce Maraş eski günlerine geri dönebilir mi?

Iacovou: Hayır, öldü. Eski güzel günlere dönemez, bitti.

 

Soru: Maraş’tan ayrıldıktan sonra şimdi yaşadığınız Paralimni’ye mi yerleştiniz?

Iacovou: Askerliği bitirdikten sonra üniversite için İngiltere’ye gittim, sonra eşimle Yunanistan’da yaşadık. Daha sonra Kıbrıs’a döndük, önce Limasol’da yaşadık, sonra da şimdi yaşadığımız Paralimni’ye taşındık.


“İki gün diye gittik ve 46 yıl sonra gelebildik”

Soru: Kendinizi nereye ait hissediyorsunuz?

Iacovou: Maraş’a, başka bir yere değil. Buradan ayrılmaya zorlandık, bu bizim kararımız değildi. Bugün yaşadığımız Paralimni’den kendi kararımızla ayrılmamızla, o zaman Maraş’tan ayrılmamız aynı şey değil. Maraş’tan ayrılma gibi bir planımız, hazırlığımız yoktu. İki gün diye gittik ve 46 yıl sonra gelebildik.

 

Soru: Maraş’taki oteliniz için Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuru yaptınız mı?

Iacovou: Malımızı korumak için TMK’ya başvurduk, hem iade hem de kullanım kaybı tazminatı talep ettik. Hiç bir geri dönüş olmadı.

 

“Rum yetkililer Maraş’ı terk ettiler”

Soru: Bu duruma gelinmesinde kimi suçluyorsunuz?

Iacovou: İki tarafı da, Mont Pelerin’de görüşmeler durdu, üç senedir birşey yapmadılar. Derinya plajını sivillere açtıkları zaman biz uyarmıştık, “Maraş’ı parçalara bölecekler” demiştik ve Kıbrıslı Rum yetkililer bizi dinlememişti. “Çok şey yapabilirlerdi” demiyorum ama parmaklarını bile oynatmadılar, Maraş’ı bıraktılar.

 

“Adamız bölünmeyecek kadar güzel bir ada”

Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?

Iacovou: Kişisel olarak Kıbrıslı Türklerle hiç bir sorunum yok, ülkemizin yeniden birleşmesi için ortak etkinlikler de yaptık. Adamız bölünmeyecek kadar güzel bir ada, Kıbrıs’ı Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türklerin birlikte yaşadığı bir bütün olarak görmek istiyorum. Ama iki tarafın şövenist gruplarının insanların bir arada barış içinde yaşamasına müsaade etmeyeceği yönünde endişelerim de var.

buyuk-005.jpg

odul-7.jpg

balkon.jpg

(Fotoğraflar: Birol BEBEK ve Nicos KAROULLAS)

Bu haber toplam 8674 defa okunmuştur
Etiketler :