Kendimize çıkan yollar
Bir nedeni vardır, eğer yaşanıyorsa...
"Simyacı"dan beri...
"Nasıl bir hayat yaşamalıyım ki sonunda geriye dönüp baktığımda güzel yaşanmış olduğunu görebileyim..."
***
"Tıkanıp kalıyorum
bilmem neden
bir bedenin ayrıntılarına düşen
gölgeyi ve ışığı izlerken..." der Sennur Sezer...
Çok kolay değil...
Hisler okyanusunun azgın dalgalarında çok kolay değildir o ışığın peşinde yüzerken...
***
Hep yeni 'ihtimaller'in yolunu gözler insan...
Heyecan korkuyu, korku heyecanı tetikler böyle zamanlarda..
Ve birilerinin 'yasak' diye düşünüze çaktığı çivilere, kerpeten olur hisler...
***
Her daim "maceracı" bir ruhtur dirilten bedeni...
Böyle tutunuruz hayata...
İçimize dokunan yeni bir ses yankılanır durur, 'gün'den çaldığımız 'özel' zamanlarda...
İncecik bir 'bağ' vardır şimdi, mantığımızla yüreğimiz arasında uzanan...
Ustalık tam da burada...
Üzerinde yürür dururuz o "bağ"ın, düşmekle kalkmak arasında...
***
Mesele kendi yolunuzun 'yolcusu' olmaktır, en fazla...
Onca "acaba"ya rağmen...
O "acaba"lar ki bir yandan geriye çeker sizi, bir yandan tutkuya besler "yürü" diye...
O acabalara rağmen "öyle zamanlar vardır ki insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez."
***
İnsan "hayalinden" ürker...
Yine de "rolleri dağıtılmış" ezberin dışına çıktıkça hisseder, yaşadığını...
Bir bedenin ayrıntılarında...
Gölgeyi...
Ve ışığı izler...
***
Eninde sonunda 'kendinize' çıkar tüm yollar...
Kimi kanatarak...
Kimi "parlatarak" içinizi...