‘Kendini Sevenler Korosu’
Sağlık Bakanı henüz “Kamu hekimleri 1 Eylül’den itibaren sadece kamu hastanelerinde hizmet verecek” demeden önce...
Anlamıştım!
Çünkü “koro” başlamıştı:
“Sağlık elden gidiyor.”
* * *
Düzen şudur:
Statüko sevilir!
Dokunan yanar!
Bağıran kazanır!
“Fazlası” istenir her zaman...
“Mevcut”a devam edilir!
* * *
Bıkıp usanmadan hatırlatalım:
“Kamu görevi” kamu görevidir!
Kamusal kaynaklarla ödenir.
Ve Anayasa bas bas bağırır:
“Kamu görevinin özeli olmaz.”
* * *
“Sağlık Fonu” dahi bilinmiyor.
Ya da “bilmezden” geliniyor.
Ve zavallı sigortalı etkin, yaygın, ücretsiz hizmet bekliyor.
* * *
Bir süredir fark etmişseniz, “tabelasız hekimlik” var.
Örtülü. Saklı. Gizli.
En azından canla başla çalışan, idealist, tertemiz onca hekime haksızlık değil mi?
* * *
“Devlet hastanelerinde hasta bakacak koşullar yok” diyorlar.
Telaşla “özel”e koşmak adına...
Hastaneler çok iyi değil, doğru...
Şartlar iyileştirilmeli elbette...
Ama sözler “samimi” durmuyor.
“Sabahtan öğlene iyi de…
Öğleden akşama mı çürüyor?”
* * *
Tozu dumana katan sözcükler ve havada tokuşan sloganlar altına başka başka niyetler gizlemeden...
Önce “maskelerimizi” indireceğiz.
Değişimi gerçekten isteyeceğiz.
* * *
Çok daha güzel insanlar olabilirdik.
Çok daha güzel bir ülke...
Toplumsal düşünebilseydik...
Eğer o koro sussaydı:
“Kendini Sevenler Korosu.”