1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Kente Barış Geldi…
Kente Barış Geldi…

Kente Barış Geldi…

Kente Barış Geldi…

A+A-


Mertkan Hamit
[email protected]

8 Aralık 2013 kimilerince CTP-BG’nin kurultay günü olarak hatırlanacak. Başkalarına göre ise bahsi geçen tarihin pazara denk gelmesi, sıradan bir ‘av’ günü olarak bilenecek. Bir grup yurttaş için ise bu gün hafızalarda çok daha anlamlı bir gün olarak yer edecek.

Bahsi geçen gün, Kıbrıslı Rum toplumunun talebi olmadan, Mağusalı bir grup yurttaş, Kıbrıslı Rum toplumunu 57 yıldır ayin yapamadıkları Agios Xerenos –Nasturian – kilisesine davet etti. Bu davet Kıbrıslı Rum toplumundan bir grup tarafından heyecanla karşılandı ve 1000 civarında insan otobüsler ve kendi özel arabalarıyla Mağusa Suriçi’ne akın etti. Üstelik, yapılan organizasyona katılım sadece bahsi geçen sayı ile sınırlı değildi. Sabah 8.30’da hem organizasyonu yapan Kıbrıslı Türk yurttaşlar, hem de eskiden beri Mağusa’da yaşayıp nostaljiyi yaşamak isteyen Kıbrıslı Türkler kilisenin önünde beklediler. Ayini Kıbrıs kilisesinin Mağusa Metropoliti yönetirken, Mağusa’nın Kıbrıs Rum Belediye Başkanı  Alexis Galanos 1974’den sonra ilk kez Mağusa’ya geldi. Mağusa Belediye Başkanı Oktay Kayalp’ın karşıladığı Galanos, basına verdiği demeçte ‘iki Belediye Başkanı olarak bir araya geldiklerini’ söylerken, verdikleri Birleşik Mağusa ve Birleşik Kıbrıs mesajı çözümün niyet olduktan sonra kapının ardında olduğuna işaret ediyor.

Peki bütün mesele sadece bir dini ayin ile ilgili miydi? Tabi ki hayır. Yaratılan etkinliği bir kez daha  gözünüzde canlandırın. Ada’nın insanları bir arada olduğunu, Kıbrıslı Türkler kendi için öteki olarak nitelendirilen ve her şeyden sorumlu olduğu öğretilen Kıbrıs Rum kilisesinin temel insan haklarını önem verebiliyor. Onun özgürlüğü için, verili koşullarda emek sarfediyor. Kapının önünde duran ve etkinliğe dini duygularından değil dayanışma göstermek için gelen bir Kıbrıslı Rum, ‘bizim gibi inanmayanların da inançlarına saygı duyulduğu sürece herşey yolunda olur’ diyor. Hiç tanımadığım başka bir Kıbrıslı Rum kadın ise yanıma gelip, 8 yaşına kadar yaşadığı evi görmek istediğini söyleyip ona eşlik etmemi rica ediyor. Pazar günleri iş olmadığından neredeyse tüm dükkanların kapalı olduğu Namık Kemal Meydanı’nda onlarca insan var ve esnaf çalışıyor. Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türkler masalarda günün değerlendirmesini yapıyor. Meydandaki bir başka masada Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk Belediye başkanları ve etraflarındaki grup bir arada.

Peki ya kente barış geldiğinde kimler orada yoktu ? Mesela ne eski ne de şimdiki toplum liderlerinden herhangi biri yoktu. Görüşmecileri temsilciler ve dışişleri bakanları da yoktu. DAÜ-SEN dışında gözüm sendikal hareketten tanıdık gelen kimseyi görmedi. Muhtemelen çokça şikayet ettikleri kurultayı takibe dalmışlardı. İlginç olan kurultayda görev alacak olanların ya da bizzat seçilecek olan adayların gelemeyeceğini düşünürken, bir kısmını gelip giderken gördük ama diğer siyasi partilerin temsilcilerinden kimse orada yoktu. Hatta meclistekileri geçtim, meclis dışındaki siyasi parti ve ‘sol’ örgütlerden dahi bir kişi yoktu. İşin özeti, insanlar oradaydı ama insanları temsil ettiğini iddia edenler daha büyük meselelerle meşguldu.

Yukarıda anlatılanlar kurgu değil, geçen pazar Mağusa’da yaşandı. Tabi resim bu kadar pembe değil. Kimi ‘ağır solcular’ çıkıp din halkların afyonudur deyip, meselenin empati ve insan hakları boyutunu sessizleştiren yorumlar yapacak. Bir diğeri, kapsamlı çözümden kaçanların çözüm vizyonu yoktur diyecek. Ancak farkında değiller, geçen pazar Mağusa’ya Barış geldi. Kapsamlısından değil, parça pinçik olanından. Tabandakilerin inisiyatifi ve arzusuyla bir araya gelip, küçük bir sorunu çözüp, onu yaşama geçirdik. Ne flamalı arabalara, ne özel temsilcilere ne de Birleşmiş Milletler’e ihtiyaç duyduk ne de görüşmelerimiz 40 yıl sürdü.

Bu haber toplam 1503 defa okunmuştur
Gaile 243. Sayısı

Gaile 243. Sayısı