1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. “Keşke tutuklansa da tehlikenin farkına varsak…”
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

“Keşke tutuklansa da tehlikenin farkına varsak…”

A+A-

“Keşke alt mahkemenin kararı bozulsa ve tutuklansa, birkaç gece hapis yatsa da toplum olarak tehlikenin farkına varsaydık…”

Avukat Mine Atlı’nın sözleri bunlar…
Gazeteci Şener Levent için ikinci “beraat” anlamına gelen Yargıtay’ın “gerekçeli kararı”nı okuduktan sonra kaygısını böyle dile getiriyor.
Elbette bir gazetecinin “hapse” gitmesini istemiyor, kinaye yapıyor, özüyle tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekmek istiyor.

“Karikatür davası”nda TC Cumhurbaşkanı Erdoğan adına şikayetçi makam Büyükelçilik’ti ve gazeteci Şener Levent aynı davadan Türkiye’de mahkum olmuş, Kıbrıs’ta beraat etmişti.

Başsavcılık alt mahkemedeki kararı Yargıtay’a taşımış, beraatı onaylanmıştı.
Yargıtay Ceza Heyeti, kararı oy çokluğu ile almıştı.
İşte bu kararın gerekçesinde kimi ifadeler son derece endişelendirdi avukat Mine Atlı’yı…
“Keşke tutuklansa” ifadesini de “Basın Özgürlüğü, Avrupa ve Gelecek” panelinde o nedenle kullandı.

Uzatmayalım!
Endişenin kaynağı şu…
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, gerekçeli kararda, ilk kez yerel mevzuatın gerisine atıldı.

Hatta…

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları mevzuatımızla çelişirse uygulanmaz” dendi.
Bu gerçekten de tehlikeli…
İnsan hakları mücadelesinde geri adım…
Halbuki Mine Atlı’nın da anımsattığı gibi “Uluslararası anlaşmalar” Anayasa’yla eştir ve diğer yasaların üzerindedir.

Dahası da var…

“Toplumda tepki yaratan ifadelerden uzak durmak gerekir” denmiş kararda…
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre bu bir ölçüt değil…
Hangi toplum?
Çünkü her ifade, kimi kesimlerden tepki görürken, kimilerinden alkış alıyor.
Birileri için abartılı gelecek bir söylem, bir başkası için makul karşılanabiliyor.

Üstelik…
Siyasi kişiliklerin çok daha toleranslı olması gerektiği biliniyor.


***

“Kral ya da kraliçeye hakaret” gibi İngiliz sömürge döneminden miras ceza yasaları halen özgürlüklerin önünde engel olarak duruyor.

Çok daha uyanık olmalı, direnç göstermeli ve kenetlenmeliyiz.

mine-atli-002.jpg


Üç korku

Dünyaya baktığımızda gazeteci ölümleri en fazla Latin Amerika’da yaşanıyor.
Son dönemde Orta Doğu bu alanda liderliğe doğru ilerliyor.

7 Ekim’den bugüne 41 gazeteci öldürüldü.

“Kıbrıs’ın her iki yanında basın özgürlüğü anlamında karnemiz iyi değil; öldürülen ya da hapse gönderilen gazeteci olmasa da notumuz kırık” diyor Hasan Kahvecioğlu.

Elbette Türkiye’den çok daha iyiyiz.
Yunanistan’dan da…
Ancak garantörler “özgürlükler” anlamında iyi referanslar değil zaten…

Hasan Kahvecioğlu, ifade özgürlüğünün önüne örülmüş üç korku duvarını sıralıyor.

1- “Hükümet”in gündeme taşıdığı yasa değişikliği önerileri…
Yalnızca gazeteciler değil şimdilerde sosyal medyadan düşüncelerini paylaşan herkes tehdit altında olacak.

2- Türkiye’ye giriş yasakları…
Bu yasakların asıl psikolojik dayatması şu: Herkes ayağını denk alsın!

3- Basın davaları ve hapislik tehdidi…
Hele hele ‘Ceza Yasaları’ ile getirilen davalar, henüz yargılama aşamasında sizi hapse gönderiyor, iletişim araçlarınıza el konuyor, günün sonunda suçsuz dahi görülseniz, aylar hatta yıllarca hapiste bekleme ortamı oluşuyor.

Bu korku duvarlarını dayatan zihniyetten kurtulmak gerekiyor.

hasan-kahvecioglu.jpg


“Rol modelimiz Türkik Devletler mi olmalı?”

Gazeteci dostum, şimdilerde vekilimiz Sami Özuslu daha iyimser…

“Yargının özgürlükleri korumak adına topluma güçlü destek verdiğine inanıyorum. Unutulmasın, gazeteci Şener Levent’i aynı davada Türkiye’de mahkum ettiler.”

Geçmişi anımsatıyor Özuslu…
Kimi gazetelerin satılmasının bile mümkün olmadığı çok daha bakıcı günleri...

Cumhuriyeti gazetesi yazarları iki avukat iki gazetecinin aynı gece öldürüldüğünü…
Adalı’yı…


***
Uluslararası Basın Özgürlüğü sıralamasından örnek veriyor Sami…

“En kötüler içerisinde yer almıyorsak toplumun basın özgürlüğüne verdiği değerin sonucudur” diyor …

“Türkik devletler” içine girmemiz isteniyor ya…
Sami Özuslu sıralıyor.

“Türkmenistan sondan beşinci…
Özbekistan 137’nci…

Azerbaycan 151’inci…
Bizi buralara mı layık görüyorlar.

Rol modelimiz bunları mı olmalı…”

Hatırlatalım, 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında Kıbrıs'ın güneyi 55'inci, Kıbrıs'ın kuzeyi 76’ncı sırada yer aldı. Türkiye, 165’inci sırada…
Norveç, Danimarka, İrlanda ilk üç sırada…

Elbette ülkemizde kimi yasalar değişmeli ya da güncellenmeli…

Sami Özuslu, tutuklu yargılamanın önüne geçmek için CTP’nin Meclis’e sunduğu değişiklik önerisini hatırlatıyor.
UBP bu öneriyi komitede görüşmeye açmıyor…
Niyetleri belli!

sami-ozuslu.jpg


“İfade özgürlüğü için diğer haklarda da hassas olmak”

“Basın Özgürlüğü, Avrupa ve Gelecek” başlıklı panelde Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı önemli bir uyarı yaptı:
“İfade özgürlüğünü korumak istiyorsak en az bu hak kadar kıymetli diğer hakların korunması yönünde de hassas olmalıyız.”

Çünkü ifade özürlüğünün de sınırları var ve bu sınırlar kaygan…
“İfade özgürlüğü ile diğer haklar arasındaki dengenin hukuk davaları ile sağlanması gerektiğini” işaret ediyor.
Hatta kimi meslektaşları katılmasa da dijital mecralardaki hak ihlallerinde, gerekirse, “erişim engeli” dahi öneriyor Avukat Esendağlı…
Esendağlu’ya göre böylesi bir yaptırım “kişilerin ceza prosedürüne tabi tutulması”ndan çok daha iyi…


“Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası”

niyazi-k-001.jpg

AVRUPA’da liberal demokrasilerde ciddi bir gerileme yaşanıyor.
Popülist sağ Avrupa’da baskın….

“Hukuk devleti ilkesinin Avrupa Birliği içinde çiğnendiğini görüyoruz” diyor Avrupa Parlamenteri Niyazi Kızılyürek…
Demokrasi anlamında gelecek için endişeli…
Kıbrıslı Türklerin yaşadığı sorunları Avrupa’nın gündemine taşıyarak, önemli bir açığı kapatıyor, dışa açılma anlamında topluma güç katıyor, güvence oluyor.

“Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası” Avrupa Birliği’nin son dönemde attığı önemli adımlardan…
“Bu düzenlemede bizim için en önemli mesele editöryal bağımsızlık, şeffatlık, sahiplik yapısı, çoğulculuk…”

Medya Özgürlüğü Yasası’nın tüm Avrupa’da özgürlüklerin korunması anlamında önemli bir yaptırım gücü olacağını ifade ediyor Niyazi Hoca…
Çağrısı açık: Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası'nın temel prensiplerini Kıbrıslı Türk toplumunda da uygulamak için bir çaba ortaya koymalıyız.”


panel-digital.jpg

Bu yazı toplam 3148 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar