Kesken; “Spor, engel tanımaz”
"Voleybol ile ilkokul 4’üncü sınıfta teneffüslerde ara vermeksizin oynama hevesiyle tanıştım. Sonrasında yaz aylarından itibaren ilgimin artmasıyla ve takımdan bir arkadaşımın beni beden öğretmenimize önermesiyle başladım."
Serkan SOYALAN
Ülkemiz voleybolunun genç ve başarılı isimlerinden Şengül Kesken ile yaşamından voleybola uzanan sıcak ve içten bir sohbet gerçekleştirdik.
Her bireyin spora zaman ayırarak sağlıklı bir yaşam sürebileceğine vurgu yapan Kesken, spor yapmanın engel tanımadığını da söyledi.
İşte başarılı sporcunun sorularımıza verdiği cevaplar;
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Şengül Kesken kimdir?
17 yaşındayım ve Namık Kemal Lisesi öğrencisiyim. Sessiz ve sakin bir kişiliğe sahibim. İçimde spor sevgisi taşıyan bir gencim aslında. Neredeyse tüm sporları denememe rağmen çocukluk aklımla voleybol ile devam etmeye karar kıldım. Fakat halen diğer sporları izliyor ve takip ediyorum. Hobilerim arasında ilk sırada şarkı dinlemek gelir denebilir. Milli sporcu olup, şu an Mağusa Spor Akademisi’nin lisanslı oyuncusuyum fakat yıldız kategorisi yaşımı doldurduğumdan ve kulübümün yeni kurulup sadece yıldız kategorisi olduğundan önümüzdeki sezon için gelen teklifleri değerlendireceğim.
“Ailemin desteği”
Voleybola ne zaman ve nasıl başladınız?
Voleybol ile ilkokul 4’üncü sınıfta teneffüslerde ara vermeksizin oynama hevesiyle tanıştım. Sonrasında yaz aylarından itibaren ilgimin artmasıyla ve takımdan bir arkadaşımın beni beden öğretmenimize önermesiyle başladım. İlk başta babam, sporun aklımı çeleceğini ve derslerimden uzaklaşacağımı düşünmüş ama annem ve beni öneren arkadaşımın velisinin ısrarlarıyla takıma girmeyi başarıp ilk şampiyonluk duygusunu 10 yaşımda tattım. Ardından kulüp serüvenime MAGEM ile başladım. Hevesimi gören ailem ise benden desteğini hiçbir zaman esirgemedi.
Dünyaya kapalı kapılar ardında, ülkemizde spor yapmak nasıl bir duygu?
Ülkemizde her alanda olan ambargo tabii ki sporcuları da çok fazla etkiliyor. Dünya çapında başarılı olabilecek sporcularımız var ama imkânlarımız kısıtlı olduğundan dolayı maalesef kendimizi dış ülkelere gösteremiyoruz ve dolayısı ile belli bir yaştan sonra çoğu başarılı sporcu bir zamanlar çok çalışarak hayal kurarak yaptığı sporunu hobi olarak yapmaya başlıyor veya tamamen bırakıyor. Tabii ki bunlara rağmen voleybolda ilerlemek mümkün. Çok çalışıp Türkiye Milli Takımı’nda yarışma fırsatımız var. Bu şekilde dünyaya açılmak mümkün. Bu noktada ambargoların arkasına sığınıp çaresizliğe bürünmememiz gerekiyor.
Genç ve başarılı bir sporcu olarak hedefleriniz nelerdir?
Tabii ki her sporcu gibi kendi ülkemde karakterli ve başarılı bir sporcu olarak iz bırakmak isterim. Hedefim hayatım boyunca spor ile haşır neşir olup aynı zamanda seçeceğim mesleğimde başarılı olmaktır. Hedeflerimi büyük tutamıyorum maalesef çünkü dünyaya kapalı bir ülke olmamız hayal ve hedeflerimizi üst seviyeye taşımamamıza neden oluyor. Oysa ki dünya çapında bir sporcu olmaktı hedefim...
Kendinize örnek aldığınız isimler kimlerdir?
Kendime örnek aldığım isim dünya çapında birçok başarıya imza atmış ve adından birçok kez söz ettirmiş emekli Türkiye Milli Takım oyuncusu Gözde Kırdar. Hayatı boyunca tüm zorlukların üstesinden gelmeye çalışmış olması, karakteri ve azmiyle dikkatimi çekti. Jübilesini yapmadan önce ise canlı maçını izleme şansı bulduğum için çok mutluyum.
“Tesisleşmeden ilerlemek mümkün değil”
Altyapı ve tesisler bakımından ne durumdayız?
Son yıllarda özellikle Mağusa bölgesinde voleybol okulları aktif duruma geçmiştir. Bu şekilde onların yetiştirdiği gençler ileride bu sporun kurtarıcısı olabilir. Tabii burada önemli olan çocukları teşvik etmektir. Mağusa dışındaki diğer bölgelerde voleybola ilgi yok denecek kadar azaldı. Bu konuda özellikle ilkokul beden öğretmenlerine çok iş düşmektedir. Küçük yaşta teşvik edilen çocuk bu şekilde branşa yönelebilir. Diğer bir yandan tesisler konusunda çok gerideyiz. Özellikle spor salonu konusunda çok büyük sıkıntılarımız var. Tesisleşmeden sporda ilerlemek asla mümkün olmayacaktır. Ambargo konusunun arkasına sığınmak kolay geliyor ama bugün ambargo kalkmış olsa yine aynı yerde saymaya devam edeceğiz çünkü tesisleşme konusunda sınıfta kaldık.
Sporda yaşadığınız ve unutamadığınız bir anınız var mı?
Tabii ki var. Voleybol hayatımda henüz 14 kez salon şampiyonluğum bulunmasına rağmen bu şampiyonlukların 4’ünü bir sezon içerisinde yaşamak benim için unutulmazdı. 2017-2018 sezonundan bahsediyorum. 3’ünü Çamlık Spor Kulübü büyük takımıyla, birini ise Namık Kemal Lisesi ile yaşadım. Fakat bu sezon içerisinde yıldız ve genç kategorisinde final oynayıp, yıldız milli takımımız ile Türkiye’de gruptan çıkıp finallere katılma şansı yakalayıp, KKTC’de bir ilk olarak yaşadığımız liselerarası voleybol finallerine katılma başarısı gösterdiğimiz takımın bir parçasıydım aslında.
Empatinin önemi
Buradan ülkemizde sporu yönetenlere bir mesaj verecek olursanız, neler söylemek istersiniz?
Ülke sporunu yönetenlere buradan söylemek istediğim; Ülkedeki başarılı gençlerimizin farkında olmaları. Birçok sporcumuz bugün Avrupa platformunda voleybolda ve çeşitli branşlarda mücadele etmektedir. Onlar bu ülkenin gençlerinin örnek alacağı insanlardır ve daha fazla ilgiyi ve desteği hak etmektedirler. Diğer bir yandan federasyonlarla bakanlığın uzlaşı halinde çalışarak ve biraz empati yaparak ülke gençliğinin faydasına olacak olan tesisleşmeye yönelik adımlar atmalarıdır.
Okuyucularımıza son olarak neler söylemek istersiniz?
Alt yapılardan gelen sporcularımıza tavsiyem hayatlarını sadece spora adamak değil eğitimleri ile birlikte iyi bir gelecek planı kurmalarıdır. Spor yapmak bağımlılıktır. Her birey gününün en az 1 buçuk saatini spora ayırmalı ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilme şansını yakalamalıdır. Spor yapmak engel tanımaz.