Kestane Gürgen Palamut...
Yaşam boyunca dinlediğimiz hatta kendimizce seslendirdiğimiz öyle şarkılar varki, o günün tanıklığını yapanlar,bizi geçmişe götürenler, o anıları hatırlatanlardır.
Çocukluğumdan gençliğime ve hatta bugünlere kadar dinlediğim öyle şarkılar var ki; kimisi bana ’74 öncesi Leymosunu-Taksim Sinemasını, kimileri Eylül ‘74’de göç etmek zorunda kaldığımız Leymosun’dan, göçe etmiş bir başka Rum ailenin Girne’deki evine yerleştiğimiz o ‘70’li yılların ortalarından itibaren kulağımda yer alan ve her duyduğumda bana mekansal ve dönemsel hatıralarımı canlandıran şarkılar...Bir de çocukken kulağımızda yer eden, okulda öğrendiklerimiz var elbette. Yarım asrı devirdiğim şu yaşamda en ilginç olanı ve hatta mutluluk verici bir de yanı bulunan; çocuk şarkılarındaki değişmezlik. Benim öğrendiğim, iki çocuğumun da öğrendiği ve belki de onların çocuklarının da öğreneceği şarkılar. Örneğin “Bir gün okula giderken, herşeye dikkat ederken,ihtiyar bir adamcıkl, yürüdü adım adım..Hım hım hım, hım hım hım...” Leymosundaki ilkokul dönemimi hatırlatıyor.
* * *
Eylül 1974’de, sıcakların devam ettiği kızıl güneşte kendi arabamızla, rahmetli büyük dayımın şoförlüğünde ve imkanlarımızla İngiliz Üssü Dikelya’dan geçip Kıbrıs’ın kuzeyinde yol alamaya başladığımızda, bizim geçici olarak yaşayacağımız yer olan Lefkoşa-Yenicami’deki büyükbabamın evine gittik. 1975’in şubat ayına kadar burada kalmaya başlayınca doğal olarak ben Atatürk İlkokulu’nda (okulun geçici olarak öğrenim yeri değişen Haydarpaşa camii avlusundaki aspes barakalı yerde), abim de Bayraktar Ortaokulu’nda eğitimimize başladık.
Orman haftası gelmiş olacak ki kulağımdaki yerini öğretmenimizin öğrettiği birçocuk şarkısı alıyordu...
“Kestane gürgen palamut-Altı yaprak üstü bulut-
Gel sen burda derdi unut-Orman ne güzel, ne güzel.
Dallar kolkola görünür-Yaprak yaprağa sürünür-
Kışın karlara sürünür-Orman ne güzel ne güzel...”
Ne de çok sevimiştim bu orman şarkısını. Çocuklarımdan da duyunca aklıma hep o Haydarpaşa Cami avlusunda geçici olarak kurulan ve şubat ‘75’e kadar orada okuduğum Atatürk İlkokulu geliyor. Sonra “Öğretmenim canım benim canım benim...” şarkısı. Mutlaka her yetişmişin çocukluk dönemlerinde seslendirdiklerindendir. Orta-Lise dönenlerimize geldiğimizde yine yıllardır varlığını sürdüren iki okul şarkısıyla daha karşılaşıyoruz. “Atatürk ölmedi yüreğimde yaşıyor” ve “Gezsem Anadolu’yu”. Hele ki okulunuzun korosunda yer almışsanız bu iki şarkı mutlaka koronun repertuarında yer alıyor. Meselâ Atatürk’ün ölüm yıldönümünde yani 10 Kasım’da, “Atatürk ölmedi yüreğimde yaşıyor” şarkısı mutlaka yer almaktadır. Bu şarkıyı ve diğerlerini de duyduğumda Anafartalar Lisesi’nin korosu ve anma günleri gelir aklıma.
* * *
Instagramda dolaşırken #dünyavetarihh isimli bir blogu takip ediyordum ki, Dr. Erdoğan Okyay isimli bir müzik adamının fotoğrafına ve altında da kısa bir bilgiye rastladım. Benim ta çocukluğumdan gelen “Kestane gürgen palamut”un bestecisi olan bu şahsiyete minnetle bakarken, hakkında daha çok bilgi edinmek için kısaca bir araştırdım ve şu bilgilere ulaştım.
Dr. Erdoğan Okyay (d. 1 Nisan 1933, İzmir – ö. 15 Ekim 2017, Ankara), Çağdaş Türk Müziği bestecisi. 1971 yılında yeni başlamış olan TRT Ankara Televizyonu'nda, süreli çocuk müziği programlarını eşiyle birlikte yaptı. 1961 yılında önceden asistan olarak görev yaptığı Gazi Eğitim Enstitüsü'ne piyano ve okul müziği öğretmeni olarak göreve başladı. Gazi Eğitim Enstitüsü'nde içinde Muammer Sun'un da bulunduğu bir grup müzik eğitimcisiyle Türk okul müziğine özgü bir müzik eğitimi ilkelerinin ortaya çıkmasına katkılarda bulundu. 1973'te Almanya'nın önemli bilim kuruluşlarından Alexandr von Humboldt Vakfının doçentlik bursunu kazanarak, bir araştırma yapmak üzere 2 yıllığına Almanya Berlin'e giderek, Prof. Kurt Reinhard'ın son doktora öğrencisi olarak Hür Berlin Üniversitesi'nde Müzik Etnolojisi dalında doktorasını yaptı. Türkiye’de en eski müzikoloji bölümü Ege Üniversitesi’nde Dr. Erdoğan Okyay’ın da aralarında bulunduğu müzikbilimcilerce kurulmuştu.
Tanınmış Eserleri
Atatürk ölmedi yüreğimde yaşıyor
Öğretmenim canım benim
Kestane gürgen palamut
Gezsen Anadolu'yu
Böyle işte... ona karşı o güzelim çocuk şarkılarını bizlere, bu adadaki çocuklara kazandırdığı için bir vefa borcum olduğunu hissettim. Bu vesileyle de; dillerimizde akıllarımızda olan bu şarkıların bestecisini sizlere kısaca da olsa (bilmeyenlere) tanıtmak istedim.