Keti Kliridis: Güzel İnsan
Onun hakkında çok yazılar yazdım.. Bugün yine yazma ihtiyacı duydum.
Keti, kalitesiyle her zaman, Kıbrıs’ın iki tarafında da gündemdedir. Bugün (dün) aldığı politik görevle adından yine söz ettirdi. Geçen Pazar günü Rum tarafında yapılan seçimde kazanan Keti’nin üyesi olduğu DİSİ partisi başkanı ve yeni cumhurbaşkanı Anastasiyadis onu başkanlık komiseri olarak atadı.
Doğrusu yeni hükümette ona bir görev verilmesini hem istiyor hem de bekliyordum. Ama yine de iki toplumda da erkek hakimiyetinde olan politik kültüre pek güvenmiyordum.
Bu nedenledir ki, geçen Pazar günü sabahı yani ikinci tur seçim günü sabahı yaptığımız telefon görüşmesinde, partisinin adayı Anastasiyadis’in kazanacağını konuştuk ama ona görev verilip verilmeyeceği konusuna hiç değinmedik.
Biz, ne zaman buluşacağımızı konuştuk. Yeni yılı bizim evde, birlikte karşılamıştık.. Aradan iki ay geçmişti, en kısa ve uygun bir hafta sonu tatilinde, dağlara çıkıp siklamen (tavşankulağı) seyretmeyi planladık..
Keti ile 1991 yılında tanıştık. Rum tarafında parlamento seçimi vardı ve bazı kadın adaylarla röportaj yapmak için izin alıp Rum tarafına geçmiştim. Kıbrıs’ta feminist hareketler ve yaklaşımları üzerine araştırma yapıyor ve ileride kitap haline getireceğim (Ulviye Mithat-Feminist Buluşma, 1998) çalışmamın “kadın ve politika” bölümüne malzeme biriktiriyordum.
Kıbrıs’ın iki tarafında da kadın milletvekili ve bakan sayısı neredeyse yok denecek kadar azdı. Rum kesiminde 1985 seçimlerinde ilk kez bir kadın, yazar Rina Katselli DISI partisinden seçilip temsilciler meclisine girebilmişti.
1991 yılı seçimlerinde değişik partilerden toplam 31 kadın milletvekili aday olmuştu. Bu adaylar arasından seçtiğim 5 kadın ile röportaj yaptım ve Yenidüzen gazetesinde de yayınladım (Mayıs 1991).
Keti ile konuşurken, diğer Rum kadın adaylardan farklı bir karaktere sahip olduğunu farketmiştim. Kliridis’in kızı olmasına rağmen, tantanacı ve gösteriş meraklısı değildi. Amerika ve Londra’da sosyoloji ve hukuk tahsili yaptıktan sonra adaya dönmüş ve çalışmaya başlamıştı.
Bu sade, kibar ve mütevazı insan profili, daha sonraları öğreneceğim genetik yapısından ve aile kültüründen geliyordu.
O seçimlerde Keti kazandı. 5 yıl parlamentoda kaldı. 1996 yılı seçimlerinde ve daha sonraki bir veya iki seçimde de aday oldu ama kazanamadı.
Keti ile yaptığım o söyleşiden 2 yıl sonra onu “conflict resolution” grubuna katmamız sonucunda yeniden buluşacak ve çok yakın arkadaş olacaktık.. Üstelik 1991’de tanıştığım ve iki toplumlu barış grubunda çok sıkı işbirliği yaptığım arkadaşım Kostas Şammas ile 1997 yılında evlenerek arkadaşlığımızı pekiştirmiş oldu.
1990-91 yılında, Amerikalı uzmanlarla başladığımız iki toplumlu barış çalışmalarında, ilk dönemlerde sol eğilimli veya sol partilerden kişileri seçerdik. İlk önce biz, bizim taraftaki sağ görüşlü ama barış konusunda duyarlı insanları gruba kattık. Rum arkadaşlar henüz böyle bir girişim yapmamıştı. 1993 yılında iki toplumdan seçilmiş 10 kişi Oxford üniversitesi kampında 10 gün birlikte kalacak, work-shop yapacaktık.. Amerikalı hocamız Louise’e “Keti Kliridis’i de gruba alsak iyi olacak” demiştim. Sağ parti mensubu, cumhurbaşkanı kızı olabilirdi ama barış çalışmaları yapabilecek değerlere sahip olduğunu düşünüyordum. Hocam da onayladı ve 10 gün Oxford’ta birlikte çalıştık. O gün bugündür, Kıbrıslıtürkler ile olan ilişkilerini hem bireysel olarak hem de parti bünyesinde götürüyor.
Annan planı referandumunda partisi DISI’nin de plana “evet” demesi onu ve bu yöndeki çalışmalarını çok rahatlatacaktı.
Bu sabah onu tebrik etmek için aradım ama yanıt vermiyordu. Yeni görevi icabı çok meşgul olduğunu düşündüm ve eşi Kostas’ı aradım.. Meğer Türkçe dersindeymiş..
Yıllardır Türkçe dersi alıyor. Son iki yıldır İngilizce ve Rumca bilmeyen bir Türk kadın ile her gün buluşarak Türkçesini ilerletmeye çalışıyor. Türkçe film ve dizileri de kaçırmıyormuş... Böylesi uysal ama tuttuğunu koparan bir kadın...