Kıbrıs Adası, Türkiye’nin malı değildir, lağım kuyusu hiç değildir
Ne diyorlar?
“Yasadışı bet nedeniyle zarar ediyoruz!”...
Aynen böyle diyorlar...
Tam açıklamaya çalışalım; Kuzey Kıbrıs üzerinden oynanan ve yasadışı olduğu iddia edilen online kumar devam ederse, Türkiye’de yasal olarak oynanan online kumar daha fazla kar elde edemeyecek!”...
-*-*-
Kumar günah mıdır?
Kumar, çirkin bir şey midir?
O zaman kumarın yasalı veya yasadışı nasıl oluyor?
-*-*-
Haaaa Kıbrıs üzerinden oynatıldığı iddia edilen sanal veya online bete düşmanlık nedendir?
Gayet açıktır ki, Türkiye’deki şirket daha çok kar elde etsin diyedir!
-*-*-
Ne yapmalı?
Kuzey Kıbrıs üzerinden oynanan betle ilgili olarak, Türkiye karar vermemeli!
KKTC, egemen ve eşit bir devletse, o karar vermeli!
-*-*-
Bana soran olursa da derim ki; KKTC’de varsa öyle bir büyük yasadışı bet sektörü, yasal hale getirin ve vergisini alın...
-*-*-
Haaa bu yazdıklarımın daha fazlasını düşünüp de çeşitli komplo teorileri yazmak isteyenlere tavsiyem, “buyursunlar, yazsınlar” şeklindedir, ayrıca belirtmek isterim...
-*-*-
Efendiler, hanım efendiler...
Şu anda KKTC’de yeni bir koalisyon hükümeti ha kuruldu, ha kuruluyor...
Kim kuracak?
Görev UBP Genel Başkanı Faiz Sucuoğlu’nda!
O kuracak!
Öyle mi düşünüyorsunuz?
Bence bu şekilde düşünen herkes, ben de dahil, yanılıyorsunuz – yanılıyoruz!
Çünkü koalisyon aracılığını da, koalisyon dizaynınını da Türkiye’den bir yetkili adına, buradaki bir beyefendi yürütüyor.
-*-*-
Dileyene isim de verebilirim ama isim önemli değil, önemli olan bu konuyla ilgili bir “görevli”nin iş başında olmasıdır...
-*-*-
KKTC’nin dış ticaret açığı ne kadar?
1 milyar küsurat...
Peki bir yıllık bu dış ticaret açığının bir milyarı nereye gidiyor?
Türkiye’ye!
-*-*-
Ercan, direkt uçuşlara neden açılamıyor?
Çünkü Türkiye’nin çıkarları şu anda Maraş’ın gerçek sahiplerine iade edilmesini kabul etmiyor da ondan...
İleride ne olur, bilinmez...
İsrail Cumhurbaşkanı Mart ortası Türkiye’ye gelecek.
Türkiye, “FETÖ finansörü darbeci şerefsiz” denilen Birleşik Arap Emirlikleri ile meğer kardeşmiş...
Her şey değişiyor; Ercan işi de değişebilir; egemen eşit devlet saçmalığı da!
Ama şu anda Ercan öylesine idare ediyor...
-*-*-
Peki turizmde – üniversite sektöründe KKTC’nin en büyük rakibi kim?
Türkiye...
Ve açık ara haksız rekabetle üstelik!
-*-*-
Bu arada belirtmekte fayda var; hiç bir meyvemiz, sebzemiz Türkiye’ye satılamıyor...
Oysa narenciyemizin tamamını, İstanbul’daki dört market rahatlıkla bir kaç günde tüketir...
-*-*-
Kıbrıs sorunu neden mi çözülmeli?
İşte bu anlattıklarım yüzünden çözülmeli!
-*-*-
Ve bu çözüm yapılırken, bunu illa ki kavgaya, patırtıya, kütürtüye getirmenin de bir anlamı yok...
Yukarıda yazdıklarım gerçeklerdir.
Türkiye, KKTC’yi sadece bir miktar kirini temizlediği çamaşırhane veya biraz daha yukarı çekersek, lağım çukuru olarak kullanıyor...
Ya da, “siyaseten poker oynarken, koz olarak elinde tutuyor...”
-*-*-
Yazdıklarımın ötesi hamasi nutuktur...
Gerçek dışı hayaldir...
-*-*-
Efendim, bu yazdıklarım ya da düşündüklerim, Türkiye düşmanlığı mıdır?
Asla!
Türkiye’nin daha iyi, daha demokratik, daha adil, daha modern yönetimlere ihtiyacı olduğunun bir tür açıklamasıdır aslında...
-*-*-
Ve Kıbrıs Adası, Türkiye’nin malı değildir, lağım kuyusu hiç değildir...
En demokratik, en Avrupalı, en mutlu yaşam, Kıbrıslı Türklerin de hakkıdır...
Menfaati için haksızlık karşısında susanlara
Hindistan'ın İngilizler tarafından işgal edildiği yıllarda bir İngiliz subayı hiçbir neden olmaksızın halktan bir Hintliye sertçe bir tokat atar. Hintli adam hemen subayın yüzüne bir yumruk vurur ve O’nu yere serer.
Bu karşılığı beklemeyen subay hem korkar, hem de sinirlenir.
Tek başına bir şey yapamayacağını bildiğinden yardım almak için birliğine gider. “Nasıl olur da sıradan bir Hintli, İngiliz Kraliyet Subayını vurmaya cesaret eder?”
-*-*-
Subay, Generalin yanına gidip kendisinden asker talep eder. General O’nu dinledikten sonra bir odaya götürür. Bir kasadan 50 bin Rupiye çıkarıp subaya verir:
- Bu parayı bu gün sana tokat atan Hintliye ver ve O’ndan da özür dile!
Bunu duyan İngiliz subay sinirlenir:
- Zavallı bir Hintli, İngiltere Kraliyet Subayını vurup hakaret edecek ve karşılığında ondan özür mü dileyeceğim?
General emrivaki yapar:
-Bu bir emirdir! Soru sormaksızın itaat edeceksin!
-*-*-
Subay çaresizce parayı alıp Hintli adama götürür ve ondan da özür diler. Hintli adam bu kadar çok para karşısında bayağı sevinir. O zamanın parasıyla yarı servet gibi bir şey. Onunla ev, araba alır... İş kurar...
-*-*-
Bir müddet sonra bu Hintli, tanınan tüccarlar arasına girer. Bir gün General tokat yiyen subayı çağırır.
- Zamanında sana tokat atan Hintliyi hatırlıyor musun?
Subay:
-Unutmam mümkün mü efendim!
General:
-Şimdi intikamını alma vaktidir! O’na topluluğun içinde vur! İnsanların hepsi görsün!
Subay itiraz ederek:
-Bu Hintli kimsesiz iken onu vurmama izin vermezken şu an şehrin tanınan kişilerinden olmuşken mi vurmamı istiyorsunuz? O’na vurur vurmaz etrafındakiler bana saldırırlar efendim!
General kendinden emin bir şekilde:
- Endişelenecek bir şey yok. Sana dediğimi yap. Git ona vur gel!
-*-*-
İngiliz Subay Hintli adamın mağazasına gider. Hintlinin adamları da orada bulunmaktadır. İngiliz subay bir şey demeksizin öyle bir vurur ki, Hintli adam yere kapaklanıp düşer.
Hintli adam hiçbir karşılık vermediği gibi düştüğü yerden de kalkmaz! İşin garip tarafı Hintli adam subayın yüzüne dahi bakmaya cesaret edemez!
-*-*-
Karşılık görmeyen subay hayretler içerisinde kalır. İntikam almanın verdiği sevinçle oradan ayrılıp generalin yanına gelir.
General:
-Seni hem sevinçli ve hem de hayretler içerisinde görüyorum.
Subay:
- Evet efendim. O Hintli İlk seferinde kimsesiz iken O’na vurduğumda sessiz kalmayıp daha sert bir şekilde bena vurdu. Ama bugün mal makam sahibi iken ona vurduğumda bana bir söz dahi edemedi!
General:
-İlk sefer onu vurduğunda İZZET-İ NEFSİ vardı. Ve bunu en büyük sermayesi bilirdi. Onu korumak için sana karşılık verdi.
Ama ikinci seferde İZZET-İ NEFSİNİ PARAYA SATTI. Menfaati tehlikeye girer diye sana karşılık vermeye korktu. Onun için kendini savunamadı!
-*-*-
Menfaati için haksızlık karşısında susanlara ithaf olunur.
(Bu yazıyı internette buldum, kime ait olduğu belirtilmiyor... Anonim)...