“Kıbrıs Cumhuriyeti Ve Kıbrıslıtürkler…” (1)
Ulus Irkad
Kırıslıtürkler’le Kıbrıs Cumhuriyeti arasındaki temas 1963-64 olaylarıyla maalesef kesilmiştir ve enklav bölgelere veya Kıbrıslıtürk kantonların içine çekilen Kıbrıslıtürkler artık Kıbrıslıtürk liderliğinin veya teşkilatın onlara sağladığı, önceleri oldukça baskıcı, daha sonraları gene baskıcı ama daha fazla Kıbrıslırumlarla temasa geçilmemesi şeklindeki uyarılarıyla yaşadıkları bir yerdi bu kantonlar.
1963 ve 1974 arasında Kıbrıslıtürklerin Kıbrıslırumlarla temasa geçmeleri engellendi. Kıbrıslırum kesimlerinde de bunun zıttı yapıldı. Aşağıdaki alıntılar Kıbrıstürk liderliğinin taksimci politikalarını çok iyi yansıtmaktadır:
“Suçu hep karşı tarafa atarak, kendilerini zemzem suyunda yıkanmış olarak göstermek isteyenlerle ilgili işte bir gazete haberi. Kıbrıs Türk liderliğinin yayın organı olan Halkın Sesi gazetesinden aktarıyoruz:
“Rumlar istese de, istemese de, Kıbrıs bir gün taksim edilecektir… İşte o zaman kimin gerçekten rüya gördüğünü anlayacaklardır.” (11 Ekim 1963)
Rauf Denktaş’ın 19 Mart 1960 günkü konuşması da şöyleydi:
“Bu devlet nasıl olsa yürümeyecek, buna göre davranalım.” (Nihat Erim, Bildiğim, gördüğüm ölçüler içinde Kıbrıs, İstanbul 1975, s.140, aktaran Ahmet Cavit An Can-kibrisim, 24 Aralık 2014)
Oysa 1964 olaylarına ve tarihe bakıldığında aslında önceleri Türkiye hükümeti Kıbrıslıtürklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nden tamamıyla çekilmelerini istemediğini göreceğiz. Peki ama sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıslıtürklerin çekilmek istediği veya liderliğin bunu istemesine rağmen Türkiye’yi kıramayacağı bir durumu da düşünmek gerekmektedir. Aslında Kıbrıslırum liderliği de, Kıbrıslıtürklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nden ayrılmalarını arzu etmektedir ve o da bu yönde baskılar yapmaktadır. Pek tabi ki bu konu ayrışmaya ve taksime varacağı için başka yabancı güçler de bundan daha sonra pay çıkaracaklardır. Ama Kıbrıslırum elitlerinin de dominant olma, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip olup, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir Kıbrıs Rum Cumhuriyeti olması yönünde büyük çalışmaları olmuştur. Olayları İsmet İnönü’nün Dr Küçük’e gönderdiği şu mektupla incelemeye başlayalım:
İsmet Paşa’nın 9 Mart 1964 tarihli Dr. Küçük’e gönderdiği mektup:
“1- Kıbrıslı Rumların 21 Aralık’ta başlayan tecavüzlerinin yarattığı anarşi havası içinde Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs devlet teşkilatındaki görevlerini ve bazı mıntıkalarda ev ve barklarını emniyet endişesi ile terketmek zorunda bırakılmışlardır. Bu suretle devlet teşkilatının çeşitli kademelerinde Türklerin yokluğundan faydalanan Rumlar tek taraflı olarak, Kıbrıs’ın Sovyet Rusya ile hava anlaşması, beş bin kişilik yardımcı polis kuvveti kurulması gibi Türk menfaatlerine büyük zararlar veren kararlar almaya başlamışlardır. Bu kararların Anayasaya aykırı olduğu ve bu sebeple hiç bir hukuki kıymeti bulunmadığı tarafımızdan, dost devletlere ve milletlerarası teşekküllere tebliğ edilmektedir.
Ancak, Kıbrıs Rumları da kendi yönlerinden, yabancı devletlere ve milletlerarası teşekküllere \'Türkleri Devlet teşkilatındaki yerlerini almağa davet ediyoruz. Gelmiyorlar, Türklerin boykotu yüzünden devlet işlerinin durması doğru mu?’ tarzında mukabelede bulunuyorlar. Biz, bu Rum iddialarını, Adada gösterilerin hakim bulunmaları, öldürme, yaralama ve rehine alma olaylarının devam etmekte olması sebebiyle Türklerin, şahsi emniyet kaygusuyla normal işleri başına gidemedikleri şeklinde cevaplandırmaktayız. Ve bu izahatimiz, Ada’daki halihazır şartları bilen muhataplarımızca makul karşılanmaktadır
2- Diğer taraftan, çeşitli temas ve müşahadelerimize göre, yabancı devletler ve milletlerarası teşekküller, Kıbrıs’ın, hali hazır hukuki durumunu aşağıdaki şekilde mütalaa etmektedirler:
Zurih ve Londra Anlaşmaları, usulüne göre değiştirilinceye kadar mer’idir.
Kıbrıs Devleti, anlaşmalar esasları dahilinde hukuken ve fiilen mevcuttur.
Kıbrıs Devleti teşkilatının, mer’i anayasa hükümlerine uygun şekilde işlemesi gerekir.
Cihan efkarının umumi kanaatı bu şekilde olunca Kıbrıs Türklerinin devlet işlerini Rumlara terketmeyip Türk hak ve menfaatlerini Kıbrıs devleti teşkilatı dahilinde de savunmalarına zaruret vardır.
yarın devam edecek...