‘KIBRIS GAZI’ YALANLARI
13 Temmuz tarihinde ne olacak?
Kimse bilmiyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ‘münhasır ekonomik bölge’ ilan ettiği ve uluslararası şirketlerin hidrokarbon aradığı Akdeniz’de bir ‘çatışma’ çıkar mı?
Belli değil.
Türkiye ‘güç gösterisi’ olarak özellikle 6’ncı parselde ne yapar?
Tahmin çok, kesin bilgi yok.
Ama şu biliniyor: 13 Temmuz’da Akdeniz’de bir şeyler olacak.
Belki ‘sıcak çatışma’, yani ateş açma yaşanmayacak.
Belki sadece savaş uçakları petrol arayan platformun üzerinden ‘alçak uçuş’ yapacak.
Belki de bunlar olmayacak, çünkü ilgili yabancı firmalar arama çalışmalarını ertelemeyi seçecek.
Belki de belki…
* * *
Liderler Cenevre’ye gitme konusunda muhtemelen anlaşacaklar, lakin Kıbrıs’a kalıcı bir çözümü getirecek uzlaşıdan şimdilik çok uzakta duruyorlar.
Sanki liderlerin kimyaları bozuldu.
O eski dostane havalarından eser bile yok.
Nerede o zivaniyalı, kahveli, bol kahkahalı buluşmalar?
Nerede her toplantı sonrası yapılan pozitif, umut verici açıklamalar?
Şarkıdaki gibi…
“Hani verdiğin sözler?
Hani ellerin nerede?”
Ne sözlerini hatırlıyor liderler, ne de halklarının gerçek çıkarlarını savunacak, ileri adım atacak cesareti gösteriyorlar.
Bunun yerine krizin gelmesine çanak tutuyorlar.
* * *
Peki ama kriz beklentisi yaratan bu hidrokarbon meselesi nedir?
Ortada kriz yaratacak bir ekonomik değer var mıdır?
Yoksa ‘var gibi’ mi algılanıyor?
Hidrokarbon konusunda uzman bir kaynaktan dinlediğim son bilgiler, ‘gaz’ konusunda birçok ‘yalan’ın etrafta dolandığını bir kez daha teyit ediyor.
Meselenin özeti şu: Akdeniz’den çıkacağı umulan gaz, ne miktar ama ne de fiyat olarak rekabet edebilirlikten çok uzak olacak!
İhaleyi kazanan uluslararası şirketler, yeterli miktarda olması şartıyla, gazı en erken 5, belki 10 yıl sonra piyasaya sürülebilir hale getirebilecek. Uzmanlar, Batı piyasasına sürülecek Akdeniz gazının fiyatının en az 6 Dolar olacağını hesaplıyorlar.
Oysa gaz devi Rusya doğalgazı şimdiden 3, hatta 2,5 Dolar’a satıyor!
Yani yarı fiyatına!..
Rusya, gaz piyasasını domine edecek, yönlendirecek rezerve sahip…
İsrail’inki dahil, Akdeniz’den çıkacak gaza bu yüzden ‘çerez’ muamelesi yapılıyor.
* * *
Peki ama ‘çerez’ ise neden Akdeniz’de ülkeler ve de uluslararası şirketler harıl harıl petrol arıyor?
Bu soruya verilen en mantıklı yanıtlardan biri şu:
Ülkelerin çoğu geleceğe dönük planlarını, o an iktidarda olan yöneticilerin ‘siyasi ömürleri’ ölçeğinde, yani 3-5 yıllık olarak yapıyorlar.
Belki ABD, Rusya gibi büyük güçler değil, ama bizim coğrafyada işlerin böyle kotarıldığını tahmin etmek güç değil…
Türkiye de, İsrail de, Kıbrıs Rum liderliği de Akdeniz’de ‘gaz arar’ gibi yaparken, aslında bölgedeki gücünü, yani ‘egemenlik hakkı’nı dosta-düşmana -ve de iç kamuoyuna- duyurmayı hedefliyor.
Dev şirketler ise çok daha uzun, 20-25 yıllık planlamalar yapıp ona göre hareket ediyorlar. Ve elbette bu planlarını ne rakipleri, ne de biz bilebiliyoruz!
Düşüncelerimize bir sürü yalan ve manipülasyon yön veriyor.
Kriz çıkacaksa, yalanlardan çıkacak.
Ve bakalım başımıza neler gelecek!..