1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Kıbrıs müzakereleri pek yakında bu sinemada!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Kıbrıs müzakereleri pek yakında bu sinemada!

A+A-

Kıbrıs müzakereleri ne aşamada?
Efendim, Rum tarafı, “Crans Montana’da kaldığımız yerden başlayalım” noktasındadır…
Ayrıca Rum tarafı, Avrupa Birliği’nin (AB), müzakerelerde aktif bir şekilde yer alması gerektiğini savunmaktadır!
Türk tarafı her iki görüşe kesinlikle karşıdır!

-*-*-

Türk tarafı?
Kimdir, kimlerdir Türk tarafını oluşturanlar?
Burası çok önemli…
Bu konuya veya bu noktaya geri döneceğiz ama önce, “Rum tarafı” derken, neyi veya kimi kastettiğimize bakalım…

-*-*-

Müzakerelerde Rum tarafı, gerçekten Kıbrıslı Rum tarafıdır…
Yunanistan, olası her türlü zirvede mutlaka temsil edilmektedir ve kesinlikle önemli bir aktördür ama sonuçta “Rum tarafı” adına son kararları hatta tüm kararları, Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’nin şu anda tek başına sahibi olan Kıbrıslı Rumların seçilmişleridir…

-*-*-

Elbette Rum tarafını oluşturan çeşitli siyasi gruplara veya partilere göre, sorunun çözüm şekli konusunda farklı düşünceler söz konusudur…
Ancak, Rum toplumunun seçtiği başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, O’nun yönetimindeki kadro, tam ve en güçlü organdır.

-*-*-

Şimdi gelin Türk tarafın bir inceleyiverelim…
Türk tarafı, ne yazık ki Kıbrıslı Türk toplumunun seçilmişlerinden oluşmamaktadır… 
Hatta daha da önemlisi; belki de 1968’de başlayan müzakerelerin tarihinde ilk kez “başrol oyuncusu” olmaktan çok uzaktadır…
Kıbrıs meselesinde Türk tarafı dediğimiz taraf, tamamen Türkiye’deki konuyla ilgili uzmanlar, diplomatlar ve sonuçta Recep Tayyip Erdoğan’dır!

-*-*-

Dolayısıyla, müzakereler şu veya bu şekilde yeniden başlayacaksa, buna karar verecek olan Ersin Tatar ve ekibi değildir…
Müzakerelerin başlayıp başlamayacağına Türk tarafı adına karar verecek olan, Kıbrıs Türk toplumunun seçilmişleri değildir…  
Egemen eşit devlet diye bağırmalar da bu ve benzer komplekstendir!
Hangi egemenlikten, hangi eşitlikten bahsedilmektedir!
Değil müzakerelerin geleceği, kişisel seks pozisyonlarımıza dahi Ankara’dan gönderilen garip garip tipler bakmaktadır!
Ve Ankara’dan gönderilen dilbandi gılıklılar, ülkedeki her tür kirlenmenin de başındadırlar…

-*-*-

Emekli olmak veya görevden ayrılmak için dilekçesini vermiş olan Ergün Olgun, Rum tarafının “Crans Montana’da kaldığımız yerden devam edelim” önerisine geçtiğimiz gün “sözde” yanıt verdi…
Bu yanıttan da anlaşılacağı üzere; Kıbrıs Türk tarafı “biz tamamen yetkisiziz” demiyor ama söylenenlerden, yazılanlardan anlaşılan kesinlikle odur.

-*-*-

Mesela, Ergün Olgun diyor ki; “… Federal bir çözüm ya da ortaklığın kurulması için şartlar uygun değil…”
Peki ne demek istiyor?
“Şartlar uygun hale getirilirse olabilir” demek istiyor!
Hem de gayet açıkça!
Peki nedir bu şartlar?
İşte burası önemli; çünkü şartlara, şurtlara, koşullara, ön koşullara karar verecek olan ne Olgun’dur ne Tatar’dır!
Erdoğan’dır!

-*-*-

Başka ne diyor Olgun?
“… Kıbrıs’ta yönlendirme, zorlama ile dayatılacak bir çözümün yaşatılması mümkün değildir…”
Burada ne demek istiyor?
1 – Kesinlikle bir zorlama ya da yönlendirme yoldadır, gelmektedir…
2 – Türkiye’den, “bu şekilde bir açıklama yapalım, belki zorlamanın şiddet derecesi düşük gelir” talimatı gelmiştir…

-*-*-

Bu arada Olgun’un patronu Ersin Tatar da dün bir anma töreninde şu ifadeyi kullandı: “Bizi herhangi bir anlaşmaya sürükleyecek baskılara boyun eğmeyeceğiz…” 
Bu cümleden de anlayacağınız gibi baskılar başlamıştır, dahası yoldadır…

-*-*-

Kısacası, çok kısa sayılabilecek bir süre içerisinde müzakerelerin başlayacağı aşikardır…
Türk tarafı ya da Türkiye, buna zorlanacaktır… 
Yani Türkiye’ye, “lütfen masaya buyurun” denilecektir ve Türkiye’nin şu andaki ekonomik sıkıntıları; haliyle gücü; bu ve benzer ilişkileri gözden geçirmesi açısından dikkatli incelenmelidir.
Açıkçası, Türkiye, müzakere masasına dönmek zorundadır…

-*-*-

Haaa çözüm mümkün mü?
Ergün Olgun’un açıklamalarını dikkatli okursak; “çözüm şekliniz şu olacak” gibisinden bir baskı da hazırlanmış durumda bekletilmektedir!

-*-*-

Yemek hazırdır!
Buz dolabında konmuştur!
Fırın yakılacak, ısıtılacak ve yemek buz dolabından alınıp, ısıtılmış fırına verilecektir!
Pişmesi sorun olmayacaktır!

-*-*-

Analizim, beklentim, okuduğum, anladığım, gördüğüm budur!


Facebook devrimciliği!

KKTC’de yıllık enflasyonun kesinlikle üç haneli rakamlarda olduğu gizlenemez bir gerçektir…
Toplum, pahalılık karşısında çaresizdir…
Hükümet, sadece “hükümetçilik oynamaktadır”…
Ekonomiyle ilgili elle tutulur ya da şöyle söyleyelim, toplumun pahalılık karşısında ezilmemesi için hiçbir şey yapamaz haldedir!

-*-*-

Toplum her geçen gün daha çaresizdir ve daha yoksul hale gelmektedir…

-*-*-

Bu esnada ülkede suç olayları hızlı bir şekilde artmaktadır…
Polis, bir çok suçla başa çıkamaz haldedir…

-*-*-

Yukarıda yazdıklarımın tümü, Arjantin için de geçerlidir!
Arjantin’de de enflasyon üç haneli rakamlardadır; halk yoksullaşmaktadır ve suç oranları artmaktadır…

-*-*-

Arjantin ile KKTC arasında iki fark vardır:
1 – KKTC’nin Messi diye bir futbolcusu yoktur!
2 – Arjantin’de halk sokağa dökülmüştür, KKTC’de ise çok sıcaktır, herkes gölgede ya da klimalı odada oturmakta, Facebook üzerinden devrim yapmaktadır!


gazeteci-suleyman-erguclu-icin-ktgb-de-toren-duzenlendi-1-so-3.jpg

Süleyman Ergüçlü’yü sevgiyle ve saygıyla uğurladık… En sonuncu ve en kötü şakasına da tanıklık ettik… Çok büyük bir boşluk var artık hayatımızda… Ama çok büyük dersler de var… Kavgayla, bağırıp çağırmayla, birbirimizi döverek, birbirimize söverek hiçbir şey olmayacak… Bundan eminiz Süleyman abi… Şerefine içelim… Hoşça kal…

Bu yazı toplam 3386 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar