1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Kıbrıs Sorunu 50 Yaşında...
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Kıbrıs Sorunu 50 Yaşında...

A+A-

Bu gün Kıbrıs sorununun başlangıcının 50. yılı, ve gene bir Cumartesi günü idi…
Çatışmalar, savaşlar, göçler, kan ve kahır ve gözyaşı ve belirsizlik içinde geçen bir elli yıl… Dile kolay…
Gidip de gelmeyenlerin, gelip de bulmayanların, yurdundan göçüp de dönmeyenlerin elli yılı…  
Barışı bilemeyenlerin, geleceğini göremeyenlerin, bitti – bitiyor deyip de acıya yeniden başlayanların elli yılı… Dile kolay…
Bütün bunlar neden ve nasıl oldu?!. Elli yıl öncesinin ve geçen elli yıllık sürecin muhasebesi yapılmalı…
“Sorumlu kim?” sorusuna elli yıllık sorunu yaşayanlar hala daha birbirini suçlayarak yanıt veriyor, ama aslında suçlu tek ve belirgindir: Faşizm…
Her iki taraf da elli yıl önce “cemaat” olarak adlandırıldı; cemaatlerin meclisleri ve yer altı paramiliter örgütleri de vardı.
Türk tarafının yer üstü lideri Dr. Küçük, yer altı lideri ve ideoloğu Denktaş; Rum tarafının yer üstü lideri Makarios, yer altı lideri ve ideoloğu Grivas… 
Onlar, yeni kurulan ortaklık devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ölü doğmuş bebek bildi, gömmek için gün saydı. Ve elli yıl önce cenazeyi kaldırmak için amaç birliği içinde karşılıklı mevzilere geçtiler… 
1950’li yılların henüz kapanmamış yaralarını kazıyarak ve kaşıyarak kitleleri peşlerinden sürüklediler… Kitleler de kimi şöven duyguların ve kimi de korkuların esiri olarak sürüklendi… Elli yıl sürecek macera başladı…
Faşizmin, Kıbrıs adasını başka bir coğrafya ile politik olarak birleştirmek, oralara bağlamak gibi tek bir vizyonu vardı; faşitlerin tek anlaşamadığı nokta ne kadarını nereye bağlamak üzerinde idi… Biri, adanın tamamını Yunanistan’a bağlamak istedi. Diğeri ise, sadece bir yarısının Yunanistan’a bağlanmasını kabul ediyor, diğer yarısının da Türkiye’ye bağlanmasını istiyordu…
Sonuç? Ne biri başardı, ne de diğeri… Ama Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yurttaşlarına acılar yaşatan lanetlenmiş bir devlet yapmayı başardılar… Elli yıl hep birbirine üstünlük sağlamak için yarıştılar… Hiç biri, halkına huzur ve mutluluk sağlamakta diğerinden üstün olamadı…
Barışmayı bazen biri öteledi, bazen diğeri… Acıları en yakıcı yaşayanlar ise sürüklenmeye devam etti; acılarına yeni acılar eklendi ama kaderine sahip çıkamadı…
Ellinci yılına geldi bu sorun… Ve ellinci yılında, sorunu çözmek için görev istemiş, ödev üstlenmiş olanlarda hala daha naz – niyaz… Faşizmin eli, kimi gizli kimi açık, hala daha Kıbrıslıların içinde… Ve Kıbrıslılar, faşizmin elini üstünden atamamış halen…
Bir ‘ortak açıklama’ kavgasıdır gidiyor, liderler anlaşamamış, Kıbrıslılar seyrediyor… “Oturun ve görüşün ve çözün” diye zorlayamıyor… Faşizmin gizli eli Kıbrıslıları yerinde oturmaya bastırıyor sanki…
Elli yıl geçti, hala yavru, hala anasına muhtaç… Elli yıl geçti, acılarından hala kurtulamamış, yeni acılar yaşamamak için liderlerine ‘öğüt’, öğüdü dinlemeyene ‘ders’ verememiş…
Kıbrıs’ın Türkleri ve Rumları, “bütün halklar kardeştir” diye bilememiş… Ve elli yıl, diğerini ya yok etmeye veya en azından üstün olmaya çabalamış. Gücü yetmedi ama faşizm ona umudunu yitirmemesini ve elbet bir gün bir şekilde başaracağı inancını kazımış.
Elli yılı kahırlarda ve kanlarda yaşamış olan Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, size ne demeli… Kutlu mu olsun ellinci yılınız, son mu bulsun ellinci yılda?
Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, faşizmin yaşattığı elli yıllık süreci sonlandırmak sizin elinizde, yeter ki siz adayı federal yapıda birleştirmek için liderlerinize “masaya otur ve anlaşmadan kalkma” deyiniz.
Elli yılın yakıcı acısı, ada insanının geleceğinin ışığını yaksın…

Bu yazı toplam 2549 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar