Kıbrıs sorunu çözülür, Güncel sorunlar çözülmez
Kıbrıs müzakereleri bir yandan sürerken öte yandan günlük sıkıntılarımız, dertlerimiz de başka bir anlamda sürüyor.
Kıbrısla ilgili müzakerelerin artık daha çetin geçmesinin beklendiği bir döneme girildiği belirtilirken günlük dertlerimizin bitmesi için daha çetin bir çalışmanın yapılması gerektiği ortaya konulmuyor ne yazık ki…
Kıbrıs müzakereleri bitsin, Şubat-Mart’ta da referandum yapılsın veya bu yıl bitebilir, Mart’ta da referandum yapılabilir görüşlerine pek katılmasam da keşke olabilse yaklaşımım her zaman var.
Geçtiğimiz gün yazarımız akademisyen Niyazi Kızılyürek, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının pozisyonlarını ortaya koyarken AB Müktesabında yer alan dört özgürlüğün yani yurttaşların ve hizmetlerin serbest dolaşımı, serbest yerleşim, ve serbest mülk edinmenin sorun teşkil ettiğini belirtiyor. Kıbrıs Türk tarafı bu dört derogasyonun sınırlandırılmasını istiyor ama Kıbrıs Rum tarafı buna sıcak bakmıyor. Kızılyürek, bunun da aşılamayacak bir sorun olmadığını ortaya koyuyor ve açıklıyor. (https://www.yeniduzen.com/Yazarlar/niyazi-kizilyurek/gorusmelerde-ters-giden-nedir/7361)
***
Yani Kızılyürek, Kıbrıs sorununda aşılamayacak bir sorun yok iyimserliğinde veya gerçekliğinde iken Kıbrıs’ın bu yarısında güncel sorunlarda, devletin işleyişinde, bürokraside sorunlar aşılamayacak gibi görünüyor.
Sağlıkta sorunlar diz boyu… Bir anestezi uzmanı kamuda devlet hastanesinde hastasını ameliyat masasında bırakıp özeldeki hastasına anestezi vermeye gittiği için kamu hizmeti onu kamu hizmetinden mahrum bırakıyor. Bu kararın daha sonraki olaylar için emsal teşkil etmesi bekleniyor.
Diğer yandan doktorlar açıklama yapıyor; doktorların çok yorulduğunu, işe gidip gelme saatlerinin belli olmadığını iddia ediyorlar. Oysa ki öğleden sonra kliniklerde olan doktorlar da (genelleme yapmadan) yine kendileri…
Sağlık çalışanlarının sorunları sürekli kamuoyuna yansıyor… Hastaların şikayetleri, iyi sağlık hizmeti alınamaması gibi sorunlar da hayatımızın sürekli bir parçası zaten…
Eğitimdeki sorunlar ha keza… Devlette 8 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor ama bazı sınıflara baktığımızda, özellikle büyük yerleşim yerlerine baktığımızda 30-35 kişilik sınıflar var. Özel ders vermek yasaktır ancak özel ders artık kanıksanmış bir durumda ve özellikle liseden sonraki özel derslerin olmaması durumunda ise öğrencinin lise sonrası öğretime gidebilmesinin mucizeye kaldığı gibi bir de gerçeklik var.
Yani okulların belli bir aşamadan sonra varlığı artık tartışılır durumda… Şu bir gerçeklik ki özel ders almayan öğrencinin ister ÖSS, ister üçüncü ülkeler için bir sonuç elde etmesi mümkün değil. Ama bir gerçeklik de öğleden sonra o özel dersleri veren öğretmenlerin sabah okulda olan öğretmenler olması…
Devlet dairelerinde işlerin yürümediği, vatandaşın hizmet alamadığı, memurun vatandaşa hizmet eden değil, vatandaşa sorun yaratır durumda olduğu bir sistemin içinde ne yazık ki güncel sorunların büyüklüğü ve karmaşıklığı şöyle de bir düşünce ortaya çıkarıyor;
Kıbrıs sorunu çözülür ama bu bürokrasi çıkmazı, bu devlet hantallığı, bu sorunlar yumağı çözülemez!