1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. KIBRIS SORUNU KİM, NASIL ÇÖZER?...
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

KIBRIS SORUNU KİM, NASIL ÇÖZER?...

A+A-

Kıbrıs sorunu yarım asırlık... Herhalde, adada yaşayan ve hatta sorunla ilgili olan taraflarda “Acaba çözülebilecek mi?” sorusunu sormayan yoktur.

Sorun diye tanımlandığına göre, elbette çözümlenecek. Hele ki uluslar arası toplumun başındaki kişi “Kıbrıs’ta mevcut durum, sürdürülemez, kabul edilemez” diyorsa, sorunun taraflarına, açık bir mesaj veriyordur: Statükoyu sürdürmek stratejisi gütmeyiniz, peşiniz bırakmayacağız, izin vermeyeceğiz.

BM bu mesajı veriyor ama sorunu çözecek tarafların liderlerinin de ciddi ciddi ve çözüm odaklı olarak görüşme masasına oturması gerekiyor. BM’nin onlarca yıl sıkıntı çektiği ve yetersiz kaldığı da burasıdır. 2004’de BM inisiyatif alıp da kendi çözüm planını referanduma götürerek, sorunun çözülmesi arzusunu tüm risklerine rağmen ortaya koydu.

Bu çok önemli bir aşama idi. BM çözüm planını reddeden Kıbrıs Rum tarafı da belki kendi iradesinin gücünü ortaya koymuş oldu ama geleceğe irade koyabilme yeteneğini de tümden kaybetti. Kıbrıs Rum tarafının bugün masaya oturmaktaki çekincesi, oturunca kalkamayacağı, kalkamayınca da referanduma gidecek bir anlaşmayı tamamlamak zorunda kalacağı, referandumda da “evet” demekten başka bir seçeneğinin kalmadığını bilmesidir.

Şu anda Rum tarafının şansı Eroğlu’dur. Anastasiadis’in ayak sürmekten çekinmemesinin nedeni görüşme masasında uzlaşmaz bir Kıbrıslı Türk lider olmasıdır; biliyor ki Eroğlu ile görüşmesi için kimse kendisine baskı yapmaya değer bulmayacak. Yani Eroğlu ile çözüm görüşmeleri sürdürmek umutsuz vakadır, dünyanın algısı da budur.

Dolayısıyla, Kıbrıs sorunu çözülebilir, çözülmedir ama çözüm iradesi olan bir liderle bu olasıdır. Görüşme masasında dünyanın da kabul ettiği çözüm iradeli bir Kıbrıslı Türk lider olması halinde, Anastasiadis kaçacak yer ve mekan ve neden bulamaz. Bulursa, o da biliyor ki, uluslar arası toplum onu ve Kıbrıslı Rumları uzlaşmaz taraf olarak kaydedecek ve Kıbrıs sorunun çözüm sürecinde Kıbrıs Rum tarafı olumsuzluklarla karşılaşacak. Ve biliniyor ki, Kıbrıslı Türklerin uluslar arası konumda kaybedecek birşeyi yok ama Kıbrıslı Rumların var...

Dolayısıyla, Kıbrıs sorunu çözülmesi gereken bir sorundur, halen çözülmemiş olması çözülmeyeceği anlamına gelmez ve artık daha fazla uzamadan da çözülmesine hem Güney’in hem de Kuzey’in insanlarının ihtiyacı vardır. Çözümün Kuzey’deki misyoner partisi CTP-BG, Eroğlu’nun görevini sonlandırmak ve partinin vizyonu olan çözüme ulaşmak için Dr Sibel Siber’i aday gösterdi. Seçimi kazandıktan sonra Parti ve Siber görüşmelerin yeniden başlaması için Güney Kıbrıs’taki muhataplarına çağrı yapacak, BM’nin bu yöndeki çabalarına da katılımcı ve destek verici olacak.

Ve çözümün süreci de ancak ekip çalışması ile güvenli ve başarılı bir şekilde yürütülebilir, yönetilebilir. CTP-BG’nin bu yönde birikimli, deneyimli ve dinamik kadroları vardır. Eroğlu Talat’ın bıraktığı yerden bir ilerleme sağlamadığı için, bu kadroların Talat’ın bıraktığı yerden devam etmesi hiç de zor olmayacak. Siber’in kararlı, başarı odaklı ve iş bitirici çalışma tarzı Kıbrıslı Rum lideri görüşme masasına hem getirecek hem de sürece katılımcı yapacak.

Talat’ın Hristofias ile bıraktığı yerden, Siber, Anastasiadis ile ilerleyip sonuca ulaşabilecektir.
Siber, liderlerin çözümü bulacağını ve yapacağını, barışın ise insanların yüreklerinde ve halkların kendi aralarında yapılacağını söylüyor.

Doğrudur... Sürdürülebilir barışı başlatmak  için liderler bir çözüm bulacak, ancak ada insanlarının yüreğindeki barış özlemi ve barış içinde bir arada yaşamak arzusu barışı asıl sürdürecek olan etmendir. Statükoyu barış olarak gören ve sadece bir anlaşmanın imzasının eksik olduğunu söyleyen Eroğlu ise, ne çözümün ne de barışın ne olduğunu biliyor.

Dolayısıyla, “Kıbrıs sorunu acaba çözülebilecek mi?” sorusunun cevabı kesindir; Eroğlu ile asla, Siber ile mutlaka...

Bu yazı toplam 3406 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar