1. YAZARLAR

  2. Ayşemden Akın

  3. KIBRIS SORUNU’NU TÜRKİYE DIŞİŞLERİ ÇÖZEBİLİR Mİ?
Ayşemden Akın

Ayşemden Akın

KIBRIS SORUNU’NU TÜRKİYE DIŞİŞLERİ ÇÖZEBİLİR Mİ?

A+A-

Kuzey’de hükümet kuruldu, sular duruluyor. Güney’de ise AKEL’in cumhurbaşkanı adayı Malas ile Anastasiadis’in yarışı yarın son buluyor. Anastasiadis’in yükselen rakibine karşı durumunu göreceğiz. Sonuç ne olursa olsun senaryonun sonu için bazı şeyler söylemek mümkün.

Son bir haftadır kızışan Kıbrıs Sorunu’nda yaşananlara bakalım.

Crans Montana’da çöktüğü söylenen müzakerelerle ilgili son olarak Rum lider Anastasiadis önerilerin masada olmadığını söyledi, ardından Cumhurbaşkanı Akıncı, ‘madem öyle harita da artık masada değil’ diyerek BM kasasında saklanan haritayı iki gün önce çektiğini duyurdu.

Ondan iki gün önce ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, BM askerinin adada kalışını altı ay daha uzatma kararı aldı. Kararda, Teknik Komitelerin iki toplum arasındaki diyaloğun artırılması ile Kıbrıslıların günlük hayatlarının iyileştirilmesi amacıyla çalışmalarını yoğunlaştırılması çağrısı yapıldı. Daha önce alınan Kıbrıs’la ilgili tüm kararlar yeniden onaylandı. Çözüm amaçlı müzakereler için toplumlar arasındaki atmosferin geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Gençlerin ve kadınların bu konuda öne çıkması istendi.

Atıfta bulunulan konular ve iki tarafa da aynı mesafede duran BM’nin açıklamaları ertesi gün Türkiye Dış İşleri tarafından ‘kınandı’. BM’nin bilindik parametrelerinde çözümün artık mümkün olmadığı, Rumların siyasi eşitliğe yanaşmadığı belirtildi. Ardından KKTC Dış İşleri’nin de bu yönde bir açıklaması oldu ve Birleşmiş Milletler aracılığıyla yürütülen müzakerelerin, statükoyu muhafaza eden yegane unsur haline geldiği ifade edildi. Alternatiflerin değerlendirilmeye başlanması istendi.

Geçtiğimiz hafta ise Amerikan Kongresi bağımsız Araştırma Dairesi Kıbrıs Sorunu’nda müzakerelerin geleceğinin belirsiz olduğu görüşünü ortaya koyarak ilginç bir rapor paylaştı. “Taraflar Güvenlik Konularını, Ada’yı Nasıl Müştereken Yöneteceklerindeki Anlaşmazlıklarını Saklamak İçin Kullanıyor” başlıklı haberde Kathimerini Gazetesi, “ABD Kongresi Bağımsız Araştırma Dairesi’nin 2008 - 2017 dönemini kapsayan Kıbrıs raporunda; müzakerelerin çökme nedeninin Türk askeri, garantiler ve güvenlik değil, güç paylaşımındaki anlaşmazlık olduğu saptaması yer aldı” sözlerine yer verdi.

Haber Rum ajansı CNA’de ise şöyle yer aldı:

“ ‘Kıbrıs: Yeniden birleşme aldatıcı görünüyor’ başlıklı raporunda Amerikan Kongresi bağımsız Araştırma Dairesi, Crans Montana’daki başarısızlık nedeniyle tarafların birbirlerini suçlamaya devam ettiklerine dikkat çekti. Aynı zamanda, seçimler gerçekleşene kadar hem özgür bölgede hem de işgal altındaki bölgede bir düşünme dönemine girildiğini belirtti. Raporda bundan sonraki adım için sorun çıkaracak karmaşa olasılıklarına da atıfta bulunuldu. Türk tarafının görüşmelerin çerçevesinin Birleşmiş Milletler çerçevesi dışında değiştirilmesi talebine ve Ankara’nın “B Planını” uygulamaya koymayı düşünmeye başlamış olmasına özel olarak vurgu yapıldı. Raporda hidro karbon araştırmaları ve Türkiye’nin Kıbrıs Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde farklı yollarla yaratmaya çalıştığı gerginlikler komplikasyon olasılığı olarak değerlendirildi.” (Türkiye’nin Deepsea Metro-2 kartı ile bu olasılık yakında daha da artacağa benziyor.)

Bir başka Yunan basınında yer alan haberde ise şu ifadelere yer verildi:

“ABD raporunda bazıları B Planı’nın, Ankara tarafından teşvik edilecek bazı Arap ülkeleri ve diğer ülkeler tarafından kuzeydeki sözde devletin tanınmasından ve Kıbrıslı Rumların Akıncı’yı ‘devlet’ Cumhurbaşkanı kabul etmesindeki ısrardan oluştuğunu, eğer bu reddedilirse, B Planı’nın ikinci bölümünün, kalıcı bir ayrılık için Kıbrıslı Türklerin girişimini içerebileceğini ifade ediyor.”

Yani aslında burada uzun zamandır yazıp, konuştuğumuz şeylerin özeti Sam Amca’nın önüne konuluyor. Bir de raporda 2018 baharının beklenmesi gerektiği belirtiliyor. Enerji şirketlerinin bir bildiği var. Hatırlarsınız birkaç ay önce Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos, ‘Avrupa çerçevesi içerisinde iki devlet çözümünü tercih ettiğini’ açıklamıştı. AKEL ise Türkiye’nin B Planı’nı benimsediği gerekçesiyle II. Hrisostomos’u ayıplamıştı. Şimdi de ABD, Türkiye’nin B Planı’na ışık yakıyor. Ya da yakıyormuş gibi yapıyor daha önce de yaptığı gibi.

Kimsenin derdi buradaki halkların barışıp, birlikte kalkınması değil. Oysa tek çözüm bu. Bu yüzden Kıbrıslılar dışında konuşan herkes kendi için konuşuyor. Şimdi çok uyanık olunması gereken bir dönemden geçiyoruz ve geleceğimiz sadece Türkiye Dışişleri’nin eline bırakılmamalı.

Bu yazı toplam 2975 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar