1. YAZARLAR

  2. Asım Akansoy

  3. Kıbrıs sorununu yönetmek...
Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Kıbrıs sorununu yönetmek...

A+A-

Cumhurbaşkanı’nın Meclis’in davetine icap etmesi ve Milletvekilleri ile bilgi paylaşımında bulunması geçtiğimiz haftanın önemli konularındandı.

Kıbrıs sorununda çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Madalyonun bir yüzünde resmi müzakereler sürerken, bir diğer yüzünde küresel güçlerin ve küresel sermayenin Kıbrıs adası üzerinde tartışmaları ve çözüm değerlendirmeleri sürmekte. Kıbrıs müzakerelerinde yaşanan gelişmeler ilk kez bu denli yoğun yaşanmakta ve küresel gündemi meşgul etmekte. Hangi gerekçe ile öne çıkmış olursa olsun, sorunun çözümünün dünya gündemine oturması, adadaki çözüm yanlıları ve belirsizliğin kalkmasını isteyen ve federal Kıbrıs için yıllarca mücadele edenler için büyük bir fırsattır.

Bu fırsatı akıl yoluyla değerlendirmek ve konu ile ilgili tüm kesimleri ortak bir platformda bir araya getirmek çok önemlidir.

Kıbrıslı Rum eski Bassavcı Markidis’in geçtiğimiz hafta yerel bir gazetedeki açıklamaları bizim de aklımızı başımıza almamız için yol gösterici olur mu?

Markidis, müzakere heyetlerine destek olmak amacıyla 17 kişilik bir ekip ile çalıştıklarını; bu ekipte şu an görevdeki Başsavcı yanında hukukçuların, konu ile ilgili uzmanların ve resmi temsiliyetleri olmasa da her partiden uzman bir kişinin görev yaptığını, bunun yanında 80 kişi ile teknik komite üyelerinin de hazırlık yaptığını belirtti.

Anastasiades’in, toplumsal bütünlüğü gözeterek hareket ettiği oldukça kesin. Hatta, Kıbrıslı Rum Başkan Anastasiades’in AKEL’den destek almak için tarihi bir diyalog ya da iş birliğine girişmesi, AKEL ve DİSİ’nin bu yöndeki yapıcı siyaseti takdir edilecek düzeydedir.

Böyle bir durumda, KKTC Cumhurbaşkanlığının son yaptığı açıklama ile vurguladığı iki başlılık olmaması gerçeği kesinlikle doğru olmakla birlikte, çok başlılığı giderecek en doğru katılım metodlarını geliştirdikten sonra bunu ifade etmeleri daha anlamlı olurdu.

Cumhurbaşkanlığı, ayda yılda bir toplanan ve adına Meclis platformu denen, topluma önemli görüşmeler yapıldığı algısı yaratmaktan öte pek bir işe yaramayan toplantıları bir katılım mekanizması olarak öngörmektedir. Ya da eleştiriler karşısında işlevinin ne olduğu bilinmeyen “Danışma Ekibini” öne çıkarmaları akıl alır değil.

Zaten problem de tam olarak burada başlamaktadır.

Sürecin Cumhurbaşkanı merkezli olması, yetkinin Cumhurbaşkanında olması konusunda hiçbir itiraz olmaz. Çok başlı olmamasına kesinlikle katılmakla birlikte, örnek gösterilen katılım modellerinin kabul edilmesi de mümkün değil. Birbirimizi kandırmayalım, halka gerçekleri söyleyelim.

Eğer çok acil olarak demokratik mekanizmalarla müzakere sürecinde süreklilik arzeden bir model geliştirilemezse, Hükümet ve Meclis sadece bilgilendirilir, görüş ve öneri yapmasına açık kapı bırakılmaz, imkan tanınmazsa...çok başlılığa kimsenin itiraz etmemesi gerekir.

Bu yazı toplam 2714 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar