1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği-1949
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği-1949

A+A-

Kıbrıslı Türklerin yaşamında özellikle 1949-50’li yılların başlarında örgütlenme ve var olan bazı örgütlerin, kulüplerin, birliklerin birleşmesi yönünde bir hareketlilik yaşanmıştı.

Futbol kulüplerinin birleşmesi, siyasi partilerin tek bir çatı altında toplanması istencinin dile getirilmesinde, o yıllarda daha Doçent olan Profesörümüz, Dr. Derviş Manizade ile Mehmet Ali Pamir’in beyin payı büyük. Mehmet Ali Pamir bey; 1953 yılında Basın-Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğü’nde Müstakil Müdürlüğü görevinin ardından 1956 yılında Londra Basın Ateşeliği’ne getirilmişti ‘50’li yıllarda.

Nitekim 1950’li yılların başında Limasol’daki Türk takımlarından Leymosun Türk Spor Kulübü ile Doğan Güneş’in birleşmesi gerçekleştirilmişti. Elbette her alanda böylesi bir birleşmeye gitmeyen kulüpler, partiler, birlikler de olmuştur. Örneğin Bay Necati Özkan tarafından yeni bir parti olan “İstiklâl Partisi”nin kuruluşu 1950 yılında gerçekleştirilmiş, bazı yazarlar tarafından da bu oluşumun bir “ayrılıkçı” tavır olduğu yönünde eleştirilmişti.

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ismiyle bizim bildiğimiz örgütümüz 1982 yılında kuruldu. Böylesi bir örgütlenme elbette özellikle gazetecilik mesleğini sürdürenler ve genel olarak da basın camiası için büyük önem taşımaktadır.

1949 yılına ait bir haberde ise “Sezen” rumuzlu bir köşe yazarı, yukarıda da belirttiğim gibi sayın Derviş Manizade ve Mehmet Ali Pamir beyin ortaya koydukları “birleşme” fikrine basın açısından yanaşmış. Yazar, Türk gazetelerinin bir çatı altında birleşip daha güçlü bir basın yaratılması için böylesi bir gerekliliği ortaya koymuş ve ismini de “Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği” olarak not düşmüştü. Haberin çıkış tarihi olan 21 Ekim 1949’un hem sonuna hem de öncesine kadar gazeteyi taramış oldum. Fakat Ekim ayı içerisinde böylesi bir oluşuma gidilip gidilmediği konusunda herhangi bir habere rastlamadığımı belirtmek ister, 70 yıl öncesindeki bu fikri ortaya atan köşe yazarı “Sezen”in yazısını paylaşıyoruz sizlerle.  

 

“Hür Söz-21 Ekim 1949-syf:2

OLAYLAR KARŞISINDA

-SEZEN-

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliğine ihtiyaç vardır.

Aramızda kuvvetli bir birliğin doğmasının en büyük ihtiyaçlarımızdan olduğunu hissetmiyen hemen hemen kalmamış gibidir.

İlk olarak iki spor kulübümüz bu husustaki faaliyetlerini tamamlamış ve dün gece, Çetinkaya Türk Spor Birliği ismi verilen yeni kulübün heyeti idaresi seçilerek tek bir vücud halinde çalışmağa başlamışlardır. Bu hareketleriyle sporcularımız, haikaten takdire lâyık bir iş yapmışlar ve tam bir sporcu ruhu taşıdıklarını isbat etmişlerdir.

Diğer taraftan, yine 8 Eylül kararlarına uyarak 23 Ekim’de, bütün Kıbrıs Türk Kurumları arasında, Kardeş Ocağı’nda bir toplantı yapılacak ve bu toplantıda gayri siyasi işlerde Türk Cemaatını temsil edecek olan bir federasyon kurulacaktır.

Bu şekilde gerek spor alanında ve gerekse sair hususlarda tam bir birlik vücuda getirdikten sonra yapamayacağımız iş, halledemeyeceğimiz dava kalmayacaktır.

Yalnız, burada bir meseleye temas etmek isterim... Geçenlerde bir okuyucum “Her hususta birleşmemizi isteyen, kurum, kulüp ve sporcuların birleşmesinde ön ayak olan, diğer birçok davalarımızda cemaatın hakkını aramak ona doğru yolu göstermekle mükellef olup en münevver tabaka sayılan gazetecilerimiz niçin birleşmiyorlar? Halen intişar sahasında bulunan altı gazetemiz mevcut olup yedincisi –ve belki de sekizincisi- de çıkmak üzeredir. Şu halde bu yedi, sekiz gazeteci birleşerek “Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği”ni kuramazlar mı?” diye sormuş ve bu sualini “Haftanın Postasında” cevaplandırmamı istemişti.

Her nasılsa Salı günü cevaplandıramadığım bu soruyu, önümüzdeki hafta cevaplandırmayı düşünüyordum. Fakat “yakında onların da birleşeceklerini tahmin ederim” şeklinde vermeği düşündüğüm bu cevabı yazsaydım ne dereceye kadar isabet ettirmiş olacaktım? Doğrusu bunu ben bile kestiremiyor ve mütereddit vaziyette kalıyorum.

Çünkü, son günlerin gazetelerinde samimi devam eden havanın yine bulanmıya başladığını göreceğiz.

Bir cemaat içerisinde, bilhassa biz Kıbrıs Türkleri arasında, gazeteye olan ihtiyaç en başta gelir. Birçok alimler, bir cemaatın medeniyet derecesini, gazeteye gösterdikleri alâkaya ve okuyucu sayısına göre tâyin ederler... Çünkü medeni memleketlerde gazeteye gösterilen alâka gayet büyüktür. Herkes kahvaltısından önce, gazeteyi okumazsa rahat etmez. O tip insanların düşünce ve görüşleri şöyledir: “Yemek vücudun, gazete ise ruhun gıdasıdır. Binaenaleyh önce ruhumuzu, sonra karnımızı doyurmalıyız.”

Biz Türk cemaatının da haklı istek ve şikâyetlerimizi hükûmete aksettirmek, siyasal, kültürel ve toplumsal alanlarda kalkınma ve ilerlememizi temin etmek, Ana Vatanla Kıbrıs arasında bir vasıta olmak... v.s. v.s. gibi önemli işlerde halkı temsil edecek olan gazeteler arasında birlik mevcut olmadıktan sonra, kurum ve kulüpler arasında kurulacak olan birlik, tam bir birlik sayılabilecek mi? Meselâ her ikisi de Kıbrıs Türk Cemaatı adına konuşan ve onu temsil eden iki gazeteden birisi “Bayram Haftası” öteki “Mangal Tahtası” derse, herkes bunların hangisine inanacak ve hükûmet hangi gazetenin dediğine kulak asacaktır?

Bana kalırsa, bu iş böyle devam ettiği müddetçe, Hükûmete, Belediyeye... v.s.’ye gazeteler vasıtasıyle yaptığımız birçok şikâyetler nazarı itibara alınmamaya devam edecek, bütün isteklerimiz hasır altı dilecek ve neticede yine biz zararlı çıkacağız.

Gazeteci arkadaşlar, biz buna, yani bir “Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği” doğmasının elzem olduğuna bütün varlığımızla inanıyoruz. Görüş ve anlayışımızın tek ve müşterek bir zaviyeden aksetmesi, ancak bu sayede mümkün olabilir. Yoksa birimiz enine, diğerimiz bu yana çekmekte devam edersek daha çok zamanlar başımız tokuşacak ve çok defalar pişmanlık duyacağız...

Halen burada bulunan ve Anavatan’dan gelişlerindeki en büyük maksat, “Kıbrıs Türkleri arasında Birlik” vücuda getirmek olan sayın Doçent Dr. Derviş Manizade ile kıymetli vatandaşlarımızdan Sayın M. Ali Pamir’den bu hususa da ehemmiyet vermelerini ve bu konuyu da ön plâna almalarını şiddetle reca edeceğiz.

Fakat unutmıyalım ki, sadece onların gayretiyle de bu iş yapılamaz. Evvelâ bizlerin hüsnüniyet sahibi olmamız, bu birliğe olan ihtiyacı tam mânasıyle kavramamız, ve onların bu husustaki uğraşmalarını kuvvetle desteklememiz lâzımdır.

Fazla yazmıya lüzum görmüyorum. Kalbi birlik için atan varsa meydana çıksın. Şimdi bütün Kıbrıs Türk Gazetecilerine soruyor ve kendilerinden ısrarla cevap bekliyorum:

“Ne dersiniz? Böyle bir birlik doğmalı mı, doğmamalı mı? Her iki halde de niçin? Ve son olarak, ben o okuyucuya vereceğimi söylediğim cevabı vereyim mi, vermeyim mi?”

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin doğmasında ön ayak olacakları görmek isteriz.”    

 

wee.jpg

Bu yazı toplam 1505 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar