1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Kıbrıs’ın ilk sanat üniversitesi ARUCAD
Kıbrıs’ın ilk sanat üniversitesi ARUCAD

Kıbrıs’ın ilk sanat üniversitesi ARUCAD

“Ben babam gibi sanatla doğrudan ilgili değilim. Daha amatör bir ilgim var, takip ediyorum, zevk alıyorum ama sanata karşı babam kadar tutkulu olduğumu söyleyemem. Onu çok anlıyorum, ben aynı tutkuyu bilme karşı duyuyorum.”

A+A-

Simge Çerkezoğlu

Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD)  Girne’de kapılarını açarken, bizlerle buluşturduğu "RODIN His Lover & His Friends" sergisi de kuşkusuz son zamanların en önemli sanat olaylarından biri oldu.  Bir bilim insanı ve akademisyen olan Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Yrd. Doç. Dr. Sinan Arkın’la ailenin yıllara yayılan sanat üniversitesi kurma hayallerini ve sergiyi konuştuk. Bunun yanında eğitim alanında nasıl bir fark ortaya koymayı hedeflediklerini bizimle paylaşmasını istedik.

“BABAMIN SANATA OLAN TUTKUSUNUN AYNINI BEN BİLİME KARŞI DUYUYORUM”

Öncelikle Sinan Arkın’ı daha yakından tanıyoruz. Sadece Erbil Arkın’nın oğlu olmasından öte biraz da onun dünyasının kapısını aralamaya çalışıyoruz.

“İngiltere’de doğdum. Orta sona kadar eğitimimi burada Türk Maarif Koleji’nde aldım. Daha sonra lise için Türkiye’ye yatılı okula gittim. Oradan da Amerika’ya giderek Johns Hopkings Üniversitesi’nde fizik okudum. Daha sonra da İngiltere’de matematik üzerine yüksek lisans ve doktora yaptım. Biyolojik evrim eğitim hayatım boyunca en fazla ilgi duyduğum konu oldu. Bu konu üzerine araştırmalar yaptım. Daha sonra da Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak beş yıl ders verdim. Üniversitemiz bilimle alakalı olmasa da, ben kendi üniversitemiz için işimden ayrılarak buraya geldim. Şimdi burada çalışıyorum. Ben babam gibi sanatla doğrudan ilgili değilim. Daha amatör bir ilgim var, takip ediyorum, zevk alıyorum ama sanata karşı babam kadar tutkulu olduğumu söyleyemem. Onu çok anlıyorum, ben aynı tutkuyu bilime karşı duyuyorum. Gerçekten toplum için yararlı bir şeyler yapabileceğimize inanarak büyük bir ilgiyle çalışıyorum.”            

“ARUCAD, TUTKU SONUCU HAYAT BULAN ÜNİVERSİTE”

Arkın, daha önce yaptığı bir açıklamada, üniversitenin maddi kazanç odaklı kurulmadığını, sanata hizmet vermek için açıldığını söylemişti. Arkın, bu konuya bizim için biraz daha açıklık getiriyor, neden bir sanat üniversitesi kurmak için yola çıktıklarını anlatıyor.   

Babamın sanat tutkusu üniversitenin kuruluşuna vesile oldu. Babam hayatı boyunca sanatla iç içe oldu. Kendisi de bir sanatçıdır, sanatı hiçbir zaman sadece gözlemlemekle yetinmemiş, sanatla uğraşmıştır. Evimizin duvarlarını biz hep onun eserleriyle süsledik. Elbette bir yerin sürdürülebilir olması için, bağımsızlığını garantilemek için bazı maddi kaygıların olması kaçınılmazdır. Ama biz temel olarak maddi kazanç elde etmek için yaratılmış bir üniversite değiliz. Bir tutku sonucu hayat bulan bir üniversiteyiz. Tabii kişisel nedenlerin dışında bu üniversitenin farklı kurulma nedenleri de var. Bizim ülkemize yapmak istediğimiz bazı katkı da söz konusu. Devlet, belediye ya da özel şahıslar ülke kültür sanatını geliştirmek için ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler bunlar yeterli olmuyor. Sanata olan ilgi, yatırım daima yetersiz kalıyor. Bunun en önemli nedeni sanatın toplum için öneminin yeterince anlaşılamaması. Genelde sanatın güzel objelerden oluşan, eğlendiren bir niteliği olduğu düşünülüyor. Oysa bunlar sanatın bazı nitelikleri olsa da sanat sadece bunlardan oluşmuyor. Toplumsal, kültürel yapı ne olursa olsun sanatın, onu sorgulayan, eleştiren, alternatif üreten, yenilikçi bir yapısı da var.  Bu durum sanatı toplumlar için çok daha önemli kılmaktadır. Biz sanatın toplum için bu değerini yeterince iyi anlayamıyoruz. Cep telefonlarımız ellerimizde, batının tıbbına çokça muhtaç hayatlar sürüyoruz. Ancak batının teknolojiye dair bu özelliklerini alırken, onların sanata verdikleri değeri aynı şekilde hayatlarımıza nüfus ettiremiyoruz. Oysa sanata gerekli değeri vermezsek, ben pek çok konuda geri kalabileceğimizi düşünmekteyim. Tüm bunlar yanında aile ismimiz olan Arkın ismini yaşatmak için de bu ismi verdik.”           

Kıbrıs’ın tamamında benzeri olmayan sanat üniversitesi olmaya hazırlanan ARUCAD, sadece Kıbrıs için değil, Türkiye için de eşi benzeri olmayan bir kurum olmaya hazırlanıyor. Arkın bizimle bunun gerekçelerini paylaşıyor. 

“Yaptığım araştırmalara göre sanırım 1970’li yıllarda Mağusa’da bir sanat akademisi kurulmuş. 1974 yılından sonra da bu akademi faaliyetlerine Baf’ta Kıbrıs Sanat Akademisi olarak devam etti. Ancak burası yüksek öğretim yapan bir yer değil, sadece sanatçıların birlikte çalıştıkları kurum olma özelliğini taşıyor. Üniversite sadece Kıbrıs için değil, Türkiye için de bir ilk. Türkiye’de Mimar Sinan gibi çok önemli sanatçılar yetiştiren bir üniversite olsa da sadece sanata odaklı bir yapısı yok. Sosyal bilimler eğitimleri de var. Bu anlamda biz adada ve bölgede tek sanata tasarıma odaklı üniversitesi olma özelliğine sahibiz.”

 “ÜNİVERSİTELERİN BAŞARISI MEZUN OLAN ÖĞRENCİLERİNİN YAPTIKLARIYLA ÖLÇÜLÜR”

Arkın’dan üniversitenin fakülteleri ve bölümleri hakkında bilgi alırken, bir üniversitenin başarı kriterinin nasıl belirlenebileceği konusunda da fikrini alıyoruz.    

“Genelde üniversiteler başarılarını sayısal verilerle değerlendiriyor. Öğrenci sayılarını artırmak başarı gibi algılanıyor. Bir üniversitenin bence asıl başarısı oradan mezun olan öğrencilerin yaptıklarıyla ölçülür. Tabii bizim üniversitemizin henüz böyle bir imkânı yok. YÖDAK ile olan süreçleri tamamladıktan sonra Şubat ayında eğitimlere başlayacağız ama inanıyorum ki ilerleyen yıllarda biz mezunlarımızı çok iyi yerlerde göreceğiz. Üç fakülte üzerine kurulan bir üniversitemiz var. Bunlar sanat, iletişim ve tasarım fakülteleri olacak. Sanat fakültesinin altında plastik sanatlar, resim, heykel, fotoğraf, video ve dijital sanatlar bulunacak. Bunun yanında iletişim fakültemizde ise yeni medya, görsel iletişim tasarımı ve sinema bölümlerimiz var. Tasarım fakültesinde ise endüstriyel tasarım, iç mimari, moda ve tekstil tasarımı olacak. Yakın zamanda bu fakülte bünyesinde mimarlığı da açmayı hedefliyoruz. İlk başta lisans olarak açılıyoruz. Yüksek lisansa geçmeden önce öğrenci mezun etmeyi hedefliyoruz. Ancak yüksek lisans ve doktora için de bu alanlarda çok talep var. O nedenle kısa zamanda bunları da açmak istiyoruz.”

“HOCALARIMIZIN ÇOĞU BAŞARILI ZANAATKÂRLARDAN OLUŞUYOR”

Aslında bu bölümlerin pek çoğu şu an ülkede faaliyet gösteren diğer üniversitelerde de yer alıyor. Bu nedenle ARUCAD’ın benzerlerinden farklı olarak yapmayı hedeflediklerini konuşalım istiyorum.

“Biz iki yönümüzle bu alanlarda öne çıkmayı hedefliyoruz. Biri öğretim üyelerimizin nitelikleri, diğeri de bu eğitimleri verebilme imkânımızın genişliği ile kapsamı. Öğretim üyesi açısından şöyle bir strateji izledik. Sadece eğitmenlik nitelikleri öne çıkan, eğitimcileri değil de akademi dışında da başarılı olan kişileri seçtik. Öğrencilere, öğrenirken üretebildikleri de bir ortam yaratmak istiyoruz. Web sayfamızdan hocalarımızı detaylarıyla inceleyebilirsiniz. Hepsi akademi dışında da başarılı olan, üreten insanlar. Beni kimse yanlış anlamasın. Ben de bir akademisyenim, elbette burada akademisyenleri küçümsemek için değil ama felsefemiz açısından bu şekilde konuyu açıklıyorum. Bizim üniversite felsefemiz hoca yetiştirmek değil. Elbette yüksek lisans, doktora eğitiminin açılmasıyla böyle bir amaç da edineceğiz ama şu anda profesyonel sanatçılar yetiştirmek istiyoruz. Hem bir üniversitenin getireceği dünya görüşüne sahip olacaklar, hem de el becerileri, zanaatkârlıkları da gelişmiş olacak. Bu yüzden hocalarımızın çoğu zanaatkârlar, başarılı zanaatkârlar. Bunun yanında Avrupa’da dahi bulunmayan üretim ve tasarım imkânlarını da buraya taşımak istiyoruz. Ahşap, metal, cam, seramik atölyelerinden tutun da tekstil üretim merkezimize, dökümhanemize kadar her şeyi kurmak istiyoruz. Babamla Avrupa ve Amerika’da bazı üniversiteleri de dolaştık, gördük planladığımız şey çok az yerde var. İşte bunu da Kıbrıs’a getirmeyi planlıyoruz. Ayrıca tüm bunlar sadece öğrencilerin ulaşabileceği imkânlar olmayacak. Biz toplumla iç içe bir üniversite olmak istiyoruz. Bunu halka açık sertifika programları, müzeler, devlet kurumlarına vereceğimiz tasarım, üretim hizmetleriyle de olanaklı kılmayı hedefliyoruz.”    

“RODİN’NİN SERGİLENMESİ, YAKALAMAK İSTEDİĞİMİZ KALİTENİN DE GÖSTERGESİ”

Konu halkla iç içe olmaya gelince aslında kuruluşlarıyla birlikte açılan  "RODIN His Lover & His Friends" sergisiyle bunu çok çabuk başardıklarını söyleyebiliriz. Daha şimdiden pek çok kişi sergi nedeniyle üniversiteyi ziyaret ederek gözlemliyor, üniversiteye dair fikir sahibi oluyor.  

"Rodin His Lover & His Friends sergisi yeni kurduğumuz üniversitenin kuruluşu için açtığımız özel bir sergi. Babam Erbil Arkın’ın son on yılda topladığı Rodin ve onunla ilişkili kişilerin eserlerinden oluşuyor. Bu sergi bir bakıma hem babamın hem de üniversitemizin de sanatsal zevkini ve tutkusu gözler önüne seriyor. Babam üniversitede sanat ve tasarım okurken Rodin hayranlığı başlamış. Gençlik yıllarında sergileri gezerken eserlerine hayranlık duyar ama hiçbir zaman sahip olamayacağını düşünürmüş. Ama hayat onu öyle bir noktaya getirdi ki zaman içinde pek çok esere sahip oldu. Rodin 18yy sonlarında yaşayan çok önemli bir heykeltıraş. Modern heykel sanatının öncülerinden kabul edilir. Sergide sadece onun değil, tutkulu bir aşk yaşadığı kız arkadaşının, birlikte çalıştığı heykeltıraşların ve öğrencilerinin eserlerine de yer verdik. Otuz dört parça eserden oluşan bu sergi gerek Kıbrıs’tan, gerekse de yurt dışından çok ilgi gördü. Serginin üniversite için anlamı da var tabii. Rodin gibi büyük bir sanatçının eserlerinin burada sergilenmesi üniversite olarak yakalamak istediğimiz kalitenin de bir göstergesi.”

    

 

 

 

Bu haber toplam 6382 defa okunmuştur
Etiketler :
Adres Kıbrıs 343 Sayısı

Adres Kıbrıs 343 Sayısı