1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘Mülteci’ olmak: “Yok sayılmak”
Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘Mülteci’ olmak:  “Yok sayılmak”

Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘Mülteci’ olmak: “Yok sayılmak”

Ülkesini terk ederek başka bir ülkeye sığınmak durumunda kalan mültecilerin Kıbrıs’ın kuzeyinde maruz kaldığı muamele, yaşadıkları hak ihlalleri, sivil toplum örgütlerinin tespitleri ile ortaya konuyor…

A+A-

Mülteci Hakları Derneği temsilcileri Faika Deniz Paşa ve Fezile Osum, mültecilerin Kıbrıs’ın kuzeyinde kapsamlı hiçbir politikanın, devlet planlamasının, bütçenin parçası olmadığına vurgu yaptı: Devlet tarafından varoluşları yok sayılıp, hak ihlalleri gerçekleştirmek pahasına ada yarımızdan gelmeleri ve geçmeleri önlenmeye çalışılıyor…”

“Mültecilerin hem ülkemizdeki genel haklara erişim ile ilgili yapısal sorunlardan, hem de bunun üzerine yabancı olmaları sebebiyle de göçmen düşmanlığı ve ırkçılık temelli ayrımcı muamelelerden ötürü sırf insan olmaları sebebiyle onlara tanınması gereken haklardan faydalanamadıklarını görüyoruz.” 

KUZEY VE GÜNEY FARKI… “Mültecilerin, Kıbrıs’ın kuzeyine girişlerine birçok nedenden ötürü izin verilmemesi durumu oluşabilmekte ve ‘alıkoymaya’ maruz kalmaktadırlar, güneyde ise, sığınma başvurusu yaptıkları andan itibaren ne giriş kapılarında alıkonmakta ne girişleri engellenmekte ne de düzensiz giriş veya bulunuşlarınsan ötürü cezalandırılmaktadırlar.”

Fehime ALASYA

Ülkesini terk ederek başka bir ülkeye sığınmak durumunda kalan mültecilerin Kıbrıs’ın kuzeyinde maruz kaldığı muamele, yaşadıkları hak ihlalleri, sivil toplum örgütlerinin tespitlerine yansıdı.

Bu uğurda yıllardır mücadele veren Mülteci Hakları Derneği, adamızdaki mültecilerin kapsamlı hiçbir politikanın, devlet planlamasının, bütçesinin parçası olmadığını ifade etti, bunu örneklerle açıkladı…  

YENİDÜZEN, 20 Haziran Dünya Mülteciler gününde, Mülteci Hakları Derneği Proje Koordinatörü Fezile Osum ve Mülteci Hakları Derneği Savunuculuk Sorumlusu Faika Deniz Paşa ile Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘Mülteci’ olmayı konuştu…

 

Mülteci Hakları Derneği Proje Koordinatörü Fezile Osum:

“Mülteciler toplumda hiçbir yerde...”

“Mülteci Hakları Derneği, kurulduğu 2009 yılından beri, her yıl 20 Haziran Dünya Mülteciler gününde, farkındalık yaratmak için faaliyetlerde bulunmakta. Bu yıl, daha da örgütlenerek, farklı kurum ve örgütlerle iş birliği içerisinde ortak bir festival yapma düşüncesi içine girdik. Birçok örgütle birlikte işbirliği içinde çalışmanın gücüne inanarak, hızlıca planlama aşamasına girdik. LTB Mülteci Hakları Komisyonu ile iletişime geçtik, ardından aramıza katılan birçok örgüt oldu. 21 Haziran 2019 tarihinde, Cuma günü Lefkeliler Hanı’nda, saat 18:30’da, Lefkoşa Türk Belediyesi Mülteci Hakları Komisyonu, Akdeniz Avrupa Sanat Derneği, Hastanın Sesi Projesi, Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı, Kuir Kıbrıs Derneği, SOS Çocuk Köyü Derneği, Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği ve Vois Kıbrıs ile işbirliği içerisinde “birlikte daha güzel” isimli etkinliği düzenliyoruz.”

Hem eğlence hem farkındalık…

“İnsan haklarından taraf olan, mülteci haklarını, ırkçılığa karşı, çok kültürlülüğü önemseyen birçok paydaş ile işbirliği içine girdik. Amacımız mülteci hakları ve mültecilerin de sıklıkla karşı karşıya oldukları ayrımcılık ve yabancı düşmanlığına karşı farkındalık yaratmak. Etkinlikte gönüllü olarak Bunfyah, Gizem Akbil ft. Caravan Blue, The Consonants, The Great Flood, DJ Pan Khaos ve DJ Uncle Mete sahne alacak. Sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri ile ilgili bilgilendirici standlar bulunacak ve dünyanın farklı coğrafyalarından yemeklerin satıldığı yemek standları yer alacak. Etkinlik gecenin geç saatlerine kadar devam edecek. Kıbrıs’ta doğanlar, zorunlu veya gönüllü yolculukları sonucu buraya gelenler veya buradan geçenler olarak, birlikte müzik yapacağız, birbirimizin mutfaklarından yemekler yiyeceğiz ve doyasıya eğleneceğiz…”

“Mülteciler toplumda hiçbir yerde...”

“Mülteciler bizim ülkemizde kapsamlı hiçbir politikanın, devlet planlamasının, bütçesinin parçası değiller. Devlet tarafından varoluşları yok sayılıp, hak ihlalleri gerçekleştirmek pahasına ada yarımızdan gelmeleri ve geçmeleri önlenmeye çalışılıyor. Bir diğer yandan, hemen hemen her gün ırkçılık, ayrımcılık vakaları da karşımıza çıkıyor. Özellikle küresel ölçekte yükselen ırkçılık ve ırkçı, göçmen düşmanı, ayrımcı muameleler, tüm yabancıları olumsuz etkilediği gibi mültecilerin de sağlık, eğitim, barınma, çalışma gibi temel haklara erişimlerini engelliyor. Örneğin sırf ten renginden ötürü kişiler işe alınmayabiliyor, ilkokul yaşındaki çocuklar okulda diğer çocuklar, veliler tarafından isim takma, dalga geçme vb.. aşağılayıcı muameleye maruz kalabiliyor.

 

Mülteci Hakları Derneği Savunuculuk Sorumlusu Faika Deniz Paşa:

Kuzey ve güney farkı...

“Mültecilerin ekonomik ve sosyal hakları erişimleri ile ilgili geçtiğimiz yıl derneğimiz bir rapor yayınladı. Bu rapora internet sitemizden de ulaşılabilir. Barınma hakkına dair, konutların karşılanabilirliği konusunda ciddi endişeler bulunmaktadır. İç hukukumuzun parçası olan uluslararası insan hakları standartlarına göre barınmaya dair harcalamalarının toplam aylık gelirin yaklaşık üçte birini geçmemesi gerekirken, röportajlar sırasında, kira için harcandığı söylenen en yüksek gelir oranının altı kişilik bir aile tarafından yapılan %60’lık bir gelir harcaması olduğu belirlendi ve röportaj yapılan kişilerin neredeyse yarısının kira için aylık gelirlerinin üçte birinden daha fazla harcamak zorunda kaldıkları ortaya çıktı. Mültecilerin ve sığınmacıların Kıbrıs’ın kuzeyinde bir sığınma mekanizması olmadığından ötürü, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından sağlanan belgeler temelinde, pratikte Kıbrıs’ın kuzey kesimdeki sağlık hizmetlerine erişimleri sağlansa da, röportaj yapanların yaklaşık üçte ikisi hastanelerdeki aşırı kalabalıktan, dil sorunlarından ve ayrımcı muameleye maruz kalmalarından dolayı sağlık hizmetlerine erişimde zorluk çektiklerini belirttiler. Aynı şekilde, yasalarda çocukların eğitime erişimini engelleyecek sınırlamalar olmasa da; okulların aşırı kalabalık olması, kayıt sırasında ebeveynlerin yaşadıkları dil sorunları, yerel kurumlar tarafından sağlanan eğitimin tamamen ücretsiz olmaması, ayrımcılık ve bu temelde maruz kaldıkları sözel ve fiziksel şiddetten ötürü ciddi sorunlar yaşadıkları ortaya çıktı. Çalışma hakkına dair de, röportaj yapılan tüm mültecilerin sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımlarının yapılmadığı, yarısından fazlasının da yerel yasalarda belirtilen azami çalışma saatlerinden daha fazla çalıştırıldığı, ve röportaj yapanların tümünün, gelirlerinin temel ihtiyaçlarına yetmediğini düşündükleri belirlendi. Sosyal yardıma erişime ile ilgili de en temel sorunun, Sosyal Hizmetler Dairesi ve Vakıflar İdaresi’nin sunduğu hizmetlerin büyük bir çoğunluğunun vatandaş olmayanlara sunulmamasından kaynaklandığı belirlendi. Yani mültecilerin hem ülkemizdeki genel haklara erişim ile ilgili yapısal sorunlardan, hem de bunun üzerine yabancı olmaları sebebiyle de göçmen düşmanlığı ve ırkçılık temelli ayrımcı muamelelerden ötürü sırf insan olmaları sebebiyle onlara tanınması gereken haklardan faydalanamadıklarını görüyoruz.” 

“Yeni ırkçılık odağına kültürü alıyor, kültürler arasında hiyerarşi kuruyor ve …"

"Bu yüzden bu Dünya Mülteciler Gününü, çeşitliliğimizin zenginliğimiz olduğunu da vurgulamak için, birlikte daha güzel temasıyla kutlamak istedik. Toplumsal hayatın her alanında, ki buda medya da dahildir “olumlu biz”, “olumsuz öteki” karşıtlığını yeniden üretildiğini deneyimliyoruz. Bugün belki eski tür ırkçılık gibi odağında ırkların bulunduğu bu temelde farklı dışlama ve azınlıklaştırma biçimlerinin uygulandığı bir ırkçılık değil deneyimlenen, hatta böylesi bir ırkçılık yasalar tarafından tam da cezalandırılmasa da toplum tarafından da kabul görülmediğini söyleyebiliriz. Yeni ırkçılık için ise aynı şeyi söyleyemeyiz. Baskın teması kültürel farklılıkların aşılamazlığı oldan yeni ırkçılık çerçevesinde, toplumsal ve politik sorunlar kişilere yada kültüre indirgenmekte ve bu doğrultuda görünmezleştirilmekte. Kültür arasında ya bir hiyerarşi kurulmakta, ya da birlikte yaşamalarının imkansız olduğu söylenmekte. Böylesi bir durumda da ayrıcalıksız grupların kendi kimlikleri, kültürleri, değerleri, yaşam biçimleri doğrultusunda, bunları görünür kılarak yaşamaları oldukça güzsüzleşmektedir.”

Kuzey ve güney farkı...

“Adanın kuzeyinde mültecilere dair yerel hiçbir yasal düzenleme ve politika bulunmamaktadır.  Yetkililer, sığınma başvurularını değerlendirmekle ilgili sorumluluk almadıklarının altını çizmek gerekir. Yerel yasalar uluslararası koruma ihtiyacı bulunan kişiler ve diğer göçmenler arasında ayrım yapmamaktadır. Bir diğer yandan, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin sorumluluk alanı Kıbrıs’ın kuzey kesimini de kapsamaktadır. Bu doğrultuda BMMYK ihtiyacı olan kişilere uluslararası koruma ve yardım sağlamaktadır. Ancak, kurulu yerel prosedürler olmadığından, birçokları bundan yararlanamamaktadır.

Mülteciler zulmü ve savaştan ötürü ülkelerinden kaçmak zorunda insanlardır. Uluslararası koruma ihtiyacı olan kişilere ilişkin özel yerel bir yasal düzenleme bulunmasa da, iç hukukumuzun parçası olan uluslararası insan hakları sözleşmeleri temelinde yetkililerin mültecilere dair sorumlulukları bulunmaktadır ve siyasi irade olması halinde bunlar doğrudan uygulanabilirdir.

Mülteciler, Kıbrıs’ın kuzey kesimine girişlerine birçok nedenden ötürü izin verilmemesi durumu oluşabilmekte ve hava ve deniz limanlarında idari alıkoymaya maruz kalmaktadırlar. Bu tür alıkoyma işlemleri cinsiyet, yaş ya da incinebilirliğe bakılmaksızın otomatik olarak uygulandığı için ve alıkoyma koşulları çok kötü olduğu için özellikle sorunludur. Mültecilerin vizelerinde belirtilen süreden daha fazla kalmaları halinde veya düzensiz giriş yapıldığı durumlarda da cezalandırılabilmekte, polis karakollarında veya cezaevinde alıkonmaktadırlar. 

Kıbrıs’ın güneyinde ise, mülteciler, sığınma başvurusu yaptıkları andan itibaren ne giriş kapılarında alıkonmakta ne girişleri engellenmekte ne de düzensiz giriş veya bulunuşlarınsan ötürü cezalandırılmaktadırlar. Sığınma başvuruları değerlendirildiği süre boyunca ve temel haklara erişimleri sağlanmaktadır. Kalacak yerleri olmaması halinde barınmak için karşılama merkezlerine yönlendirilmekte veya kira yardımı sağlanmakta, beli bir süre sonra da çalışma hakları tanınmaktadır. Mülteci statüsü tanındıktan sonra ise birçok hakka erişimi vatandaşlarla aynı düzlemde korunmaktadır.”

 

 

Bu haber toplam 3668 defa okunmuştur
İlgili Haberler