“Kıbrısın Özgürleşmesi, Kadının Özgürleşmesiye Mümkündür”
Biz Mesaryalı kadınlar olarak biliyoruz ki mücadele yoksa, özgürlük de yoktur.
Hare Yakula
(Mesarya Kadınları İnisiyatifi)
Kıbrıs'ta yaklaşık dokuz yıldan bu yana kadın hareketinin gelişmesine ve güçlenmesine hep birlikte tanık olduk. Merkezden başlayan hareketlenme; kırsalda yaşayan kadınların talep ve ihtiyaçları doğrultusunda bağımsız kadın örgütlenmeleri ile gelişmeye ve insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları ve ekolojik değerlere sahip çıkarak, yaşamdan yana taraf olmaya devam etmektedir.
2014 yılının Aralık ayında Mesarya Bölge Korosu olarak çoğunluğu kadın olmakla birlikte bir grup gönüllü ve amatör müziksever ile merkez Akdoğan da buluşmaya ve haftanın bir günü çalışmaya başladık. Müzik, bizleri buluşturan bir araç ve de dinamizmimizi korumamızı sağlayan bir olgudur. Dolayısıyla sanatın birleştirici ve aktivist gücü biz kadınların en büyük destekçisidir. Repertuarında Türkçe-Rumca Kıbrıs Türküleri ve Halk Türküleri olan Mesarya Bölge Koromuz belirli etkinlikler ve özel günler nedeniyle buluşmaya ve sahne almaya devam etmektedir. Türkçe – Rumca repertuvarının kazandırdığı özgün yapısı sayesinde Unite Cyprus ve AKEL kadın panayırına koromuz davet alıp orada şarkılarını seslendirmiştir. Mesarya Bölge Korosu, Mesarya Kadınları İnisiyatifinin oluşması yolunda ilk adım olmuştur. Koroya katılan kadın arkadaşların arasında benim kadın çalışmaları içinde olduğumu gören, bu çalışmalara ilgi ve merak duyanlar vardı. Bir şeyleri değiştirme isteği ve gerekli dönüştürücü enerjiye sahip olduğunu gözlemlediğim kadın arkadaşların talebi doğrultusunda Mesarya’da yaşayan kadınlar olarak birlikte inisiyatif almaya karar verdik.
Mesarya Kadınları İnsiyatifi adıyla birçok toplantı, söyleşi, film gösterimi, etkinlik ve çalıştay gerçekleştirdik. Bizler Mesaryalı kadınlar olarak; kadın gözüyle hayatı yeniden kurgulamaya çalışan anti-hiyerarşik, eşitlikçi, insanları ırk,din dil, cinsiyet, etnik köken, engellilik ve cinsel yönelimlerinden dolayı ayrıştırmayan, çevre ve hayvan dostu, tabandan gelen ve yatay örgütlenen bir kadın inisiyatifiyiz.
Bugüne dek ses getirecek, öncülük niteliğinde ve de kadınların yaşamına dokunarak farkındalıklarını artıracak ilkleri gerçekleştirdik.
Mesarya bölgesinde kadınlarla birlikte feminist atölye ile kadının insan hakları eğitiminde, kadının doğurganlık haklarından tutun da tabu haline gelmiş cinsel hakları, Kuir Kıbrıs ile LGBTİQ+ bireyleriyle homofobiyi, Sosyal Riskleri Önleme Vakfı ile yaşam alanlarımızdaki şiddeti, kadın cinayetlerini, kadın sığınma evi ve ALO şiddet hattını, Mülteci Hakları Derneği ile mülteci sorununu, Evrensel Hasta Hakları Derneği ile hasta haklarını konuştuk. Alan bilgisine sahip birçok aktivistle vicdani reddi, aile yasasını, barış ve olası bir çözümde kadınların yerini, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve eğitimdeki önemini konuştuk.
Patronsuz kadın emeği standını oluşturup kadınları üretime teşvik ederek kadınların ekonomik alanda güçlenmelerini sağladık. Eylem ve yürüyüşlerde kullandığımız pankart ve dövizlerin sergilendiği standlarda, kadınlar birçok etkinlik ve festivalde ürünlerini sergileyip satış yaptılar.
Öz-savunma tekniklerinin dahi konuşulduğu ve birçok eğitici oturumun yer aldığı kadın dayanışma kampını gerçekleştirdik. Kamp sonrası kız kardeşlik ruhu ile mücadele istek ve direncinin geliştiğini bizzat gözlemledim.
6 Mart 2016 tarihinde Akdoğan köy meydanında “Kadın grafiti ve duvar boyama eylemcesi” gerçekleştirdik. Simgemiz haline gelen sloganlar Mesarya halkının dikkatini çekmiş ve de büyük bir kesim tarafından takdir toplamıştır. Geliştirilen ve eklemeler yapılan duvarımız varlığımızın sembolü olarak dikkat çekmeye devam etmektedir.
Geçtiğimiz yıl 8 Mart etkinlikleri kapsamında 5 Mart 2017’de kadın emeğini, görünür kılmak amaçlı “Ağaç Giydirme Eylemcesi” gerçekleştirdik. Mesaryalı kadınların işledikleri farklı renk ve motifli yün örgüleri mesarya bölge korosu ve feminist aktivistlerle önceden kaydını gerçekleştirdiğimiz “8 Mart’a Gelsene” şarkısı eşliğinde ağaçları giydirdik. Hem eylem hem de eğlencenin olduğu etkinliğe “Ağaç giydirme Eylemcesi” adını koyduk. Hep birlikte kadınlar vardır var olacaktır mesajını verdik.
12 Kasım 2017’de Sınırı Aşan Eller tarafından düzenlenen “Barış Otobüsü”, kadın inisiyatifimizi ve Akdoğan’ı(Lysi) ziyaret etti. Kıbrıslı Türk ile Kıbrıslı Rum kadınlar olarak barış özleminin simgesi olacak bir zeytin fidanı diktik. Tahakkümcü, şiddet yanlısı, ötekileştirici, eril politikalara karşı biz iki toplumun kadınları olarak tüm gücümüzle barış ve insanlıktan yana olan duruşumuzu anı fotoğrafı ile ölümsüzleştirdik.
25 Kasım Kadına karşı uluslararası dayanışma ve mücadele etkinlikleri kapsamında ise geçtiğimiz yıl 27 Kasım tarihinde Akdoğan’da meşale ve el fenerleri ile farkındalık yürüyüşü gerçekleştirdik. Yüzlerce kişinin katıldığı Kıbrıs’ta kadın şiddetini meşrulaştırmamak, unutturmamak ve kadına yönelik şiddeti görünür kılarak, 1988’de kocası tarafından öldürülen Şermin Üçokka’nın yaşadığı sokağa adı verildi. Duygulu anların yaşandığı geçmiş ile yüzleşildiği yürüyüşte ''kederde değil isyandayız'' sloganları atıldı.
Sonuç olarak biz kadınlar adamızda hakça ve eşit bir yaşam sürmek için önemli olduğunu düşündüğümüz Toplumsal Cinsiyet Dairesi'nin derhal kurulmasını istiyoruz.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi yasasının işlevsel hâle getirilmesi, ev içi şiddet yasasının hazırlanması, güvencesiz ve esnek çalıştırılma koşullarının ortadan kaldırılması ve Özel sektörde sendikalaşma, belediyeler dahil toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelerin oluşturularak Kadın Dostu Belediyecilik anlayışının gelişmesi, kadın sığınma evi, kamusal kreş ve yaşlı bakım evlerinin kurulmasını talep etmekteyiz.
Biz Kıbrıslı kadınlar, adamızın üzerinde büyük bir ekolojik yıkımın olduğunu görmekteyiz. Küresel ısınma nedeniyle hızla kuraklaşmaya başlayan ülkemizde su kaynaklarını ve ağaçlarımızı korumanın yaşamsal bir zorunluluk olduğunu biliyor, hiçbir nedenle ağaçlarımızın kesilmemesi gerektiğini haykırıyoruz. Ağaçlar adamızın geleceğidir. Kişisel hırs ve çıkarlar adına yok edilebilecek canlılar değillerdir. Doğanın ve yaban hayatının vasat politik çıkarlara kurban gitmesini ve politik malzeme yapılmasını asla kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Kadın ve toplumun sömürülmesine göz yummadığımız gibi doğa ve çevre düşmanlarına karşı, doğa bekçileri olmaya devam edeceğiz.
Biz Mesaryalı kadınlar olarak biliyoruz ki mücadele yoksa, özgürlük de yoktur. Bugüne dek birçok etkinlik düzenleyip, birçok etkinliğe de katkı koyduk. Var olan yanlış uygulamaları, eksiklikleri, yaşamdan yana tavır belirleyerek, yüksek sesle dillendirdik, korkusuzca eleştirdik ve eleştireceğiz.
Her geçen gün ülkemizde artış gösteren ataerkil politik baskılar, faşizan saldırılar ve dayatılan gericilik karşında edilgen değil de etken olmayı seçen Mesaryalı kadınlar olarak omuz omuza direnip, adamızın geleceği için mücadele edeceğiz.
Kıbrıs'ın özgürleşmesi Kıbrıslı Kadınların özgürleşmesi ile mümkün olacaktır. Özgür, eşitlikçi, demokratik bir Kıbrıs için yaşasın 8 Mart mücadelemiz.