“Kıbrıs'ın parçalanmasından 50 yıl sonra”
“Kıbrıs'ın parçalanmasından 50 yıl sonra” başlığını kullanıyor, The Observer gazetesi…
O “parçalanma”yı elli yıldır kendi içimizde yaşıyoruz. Her anlamda paramparçayız.
Kendimizle didişiyoruz her gün her gece…
Evlatlarımıza “memleketine geri dön” telkini yapmakla, “yurt dışında kal” demek arasında sıkıştık.
Tam bir nefessizlik hali bu…
Boğulma…
“Buralarda medeni bir hayat yok, adalet yok, gelecek yok, kendini kurtar” gerçeğini diretiyor aklımız… Kalbimiz karşı çıkıyor, “Geri dön, bu memleket bizim; umut var ve yeniden ayağa kalkacağız.”
***
Son 50 yılda pek çok insan servetini büyüttü.
Savaş ganimetini konfor alanına dönüştürdü kimileri…
“Ayşe tatile çıkmıştı” ve zamanla iyice yerleşti buralara, tüm kontrolü eline aldı.
Kirli, yasa dışı, iradesiz, belirsiz, “devlet taklidi” bir yapı var.
Neresini tutsan, elinde kalıyor.
İki elinin arasında kalıyor yüzün, avuçlarını terliyor, düşün düşün…
***
“Şair Ecevit, bir aydan az zamanda, adada toplam nüfusunun beşte birinden azını oluşturan Kıbrıslı Türk toplumuna, coğrafyanın üçte birinden biraz fazlasını işgal ederek devlet kurmalarını sağladı” diyor Colin Smith imzalı makale…
Gel gör o “devlet”in halini!
Colin Smith, 1974'te askeri tarihçi ve Observer'ın savaş muhabiriydi.
Darbeyi ve müdahaleyi Kıbrıs’ta yaşadı.
Sonraki elli yılı bilmiyor.
Yunanlı darbeciler Kıbrıs’ı Yunan adası yapacaktı… Türk generaller adanın bölünmesi için vermişlerdi emri…
50 sene sonra Karpaz’dan Yeşilırmak’a ortak gailemiz gelecek belirsizliği şimdi…
Ankara’dan “görevli” sözüm ona bir “Başbakan”ın sahte diplomalı yakını ve ilçe başkanına iltiması konuşuluyor her yerde…
Türkiye’den gelen iktidara yakın birkaç şirket köprü başlarını tutmuşlar, enerjiden ulaşıma, medyadan siyasete dört bir yanı kuşatmışlar…
Kıyak kıyak üstüne…
“Biz bunlar için mi savaştık” diyen nesiller toprak oluyor birer birer…
O topraklar satılıyor!
Birbirine her gün biraz daha yabancılaşan bir “kalabalık” tarih, coğrafya, gelenek, kimlik falan aldırmadan birbirinin üzerine basıyor.
Kıbrıs’ın parçalanmasından 50 yıl sonra paramparçayız…
Toplam nüfusun beşte birinden azını oluşturmaya da az kaldı.
Üstelik adada değil…
Adanın kuzeyinde yalnızca…
Kuklalar ve kuklacılar
Siz 8 TL ödeyeceksiniz. Kıbrıs zengini şirket 0.38 TL!
“Devlet”in iletişim aygıtlarının sessizleştiği, propaganda makinelerinin kilitlendiği ve “kapatılmış” medyanın suskunlaştığı zamanlarda ortada bir “talan” olduğunu hissederim.
Ercan Havalimanı, Ankara’dan gelen talimatla Taş-Yapı sahibi, T&T'nin büyük ortağı Emrullah Turanlı’ya devredilmişti. Defalarca vergi borcu bağışlandı, üzerinden tazminat ödendi; sözleşmeye uyulmadı, göz yumuldu, elektrik borcu tahsil edilemedi.
Şimdi de yeni bir “tarife” belirlendi.
Hem de cuma gece yarısı (!)
Resmi Gazete’de yer alan karara göre, vatandaşların yaptıkları inşaatlar için 10,73 TL/kWs olan, içerisinde yaşadıkları konutlarda ortalama 8 TL olan tarife ücreti, Turanlı için yaratılan özel tarife ile 0,385 TL olacak.
Siz 8 TL ödeyeceksiniz…
Dünya zengini şirket 0.38 TL.
Bunu onaylıyor musunuz?
Yenidüzen’den Ertuğrul Senova’nın dikkat çektiği gibi UBP – YDP – DP Üçlüsü, Türkiye’de ihale edilerek, Kıbrıs’ın kuzeyindeki kurum ve meslek odalarından izin almadan inşa edilen “kaçak” yapıların tümüne elektrik indirimi kararı üretti.
***
Sessiz kalan yurttaşa, siyasetçiye, yazara, gazeteciye, işçiye, yoksula, akademisyene, iş insanına, delegeye, sivil toplum örgütü temsilcisine, sendikacıya, belediye başkanına soruyorum.
Tüm bunları onaylıyor musunuz?
Duayla, bayrakla, marşla, nutukla örtülür mü üzeri onca haksızlığın, peşkeşin, adaletsizliğin, söyleyiniz, örtülür mü?
***
Bu ülke bu zihniyetten kurtulacak mutlaka!
Tarih bile unutacak bunları…
Gidecekler!
Ama ne acıdır geride enkazları kalacak.
Şimdi bize “kuklayı ve kuklacıları” anlatıyor Büyükelçi.
Biliyoruz, hem de çok iyi biliyoruz.
Kuklaları da biliyoruz.
Kuklacıları da…
Süt işletmeleri ve o liste!
“Süt işletmelerinin kategorizasyonu yapıldı.”
Bu haberi yalnızca “gündem kıbrıs” internet gazetesinde okudum.
Veteriner Dairesi önemli bir iş başarmış aslında…
Günlük 2 bin litre ve üzeri süt işleyen işletmeleri denetlemiş ve kategorilere ayırmış.
Bir liste hazırlamış.
Bizim ülkemizde böylesi sınıflandırmalar kabul edilmez!
“Birinci sınıf” görünmek ister her işletme, hele de kusuru varsa, deşifre edilmesine tahammül etmez.
Yine öyle oldu sanırım, muhtemelen “siyaset” karıştı işin içine ve “liste” ortadan kayboldu.
İşletmeler, genel hijyen kurallarına göre denetlendi.
Gıda güvenliği için önemli olan
HACCP prensipleri gözetildi.
Yalnızca üç işletme “1. Sınıf” olarak öne çıktı.
Arden Gıda, Garanti Süt Ürünleri ve Avunduk Süt Mamülleri…
Bravo…
Kimi markalar için hayal kırıklığına uğradım, 2’nci ve 3’üncü kategoride gördüğüm zaman… Umarım gıda sağlığı ile ilgili tespit edilen aksaklıkları giderirler.
4’üncü kategori, “Tespit edilen ve halk sağlığını tehdit eden çok büyük uygunsuzlukları olan işletmeler” anlamına geliyor ve tek bir şirket vardı.
Umarım bu kontroller düzenli olarak yinelenir, liste de açıklanır, cesaretle…
Gıda güvenliği için önemlidir.
Toplum bilmelidir.