1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kıbrıs’ın taksimine karşı sivil itaatsizlik: Barikatların kapatılmasına karşı harekete geçen yurttaşlar…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kıbrıs’ın taksimine karşı sivil itaatsizlik: Barikatların kapatılmasına karşı harekete geçen yurttaşlar…”

A+A-

Barış aktivisti, akademisyen Gregoris Yuannu, “Sociological Review” dergisi için bir makale kaleme aldı… “Kıbrıs’ın taksimine karşı sivil itaatsizlik: Barikatların kapatılmasına karşı harekete geçen yurttaşlar…” başlığını taşıyan makaleyi, okurlarımız için derleyerek özetle Türkçeleştirdik…

Gregoris Yuannu arkadaşımız şöyle yazıyor:

***  Bu yılın Mart ayının ortalarından beridir Kıbrıs’ın kuzeyi ile güneyi arasındaki bölücü hattı geçmek yasaklanmıştır. Bu kapatma kararı COVİD 19 global pandemisine dayalı kamu sağlığı krizi gerekçe yapılarak “geçici” olarak nitelendirilmiş olsa dahi, bunun yapılma süreci bir kez daha taksim politikalarının sosyal dinamiklerini ortaya koymuştur. Bu makale, Şubat ayı sonunda ve Mart ayı başlarında geçiş noktalarının kapatılması kararının kuzeydeki Kıbrıslıtürk yönetimi ile Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından empoze edilmesine karşı yurttaşların yaptıkları eylemleri ele almaktadır.

***  İki yönlü bir amacım vardır. Bir taraftan sivil itaatsizlik eyleminin yankılarının analizini yaparak buna bir ana çerçeve çizerken, öbür taraftan da halen kapalı olan geçiş noktaları çerçevesinde Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın Kıbrıs’ta ayrılmasına yönelik kamuoyunda yürütülmekte olan tartışmaya katılmaktır.

***  Bu toplumsal hareketlilik içerisinde aynı zamanda hem bir barış aktivisti, hem de bir sosyolog ve katılımcı ile araştırmacı olarak bulunmak bana deneysel bilgiye doğrudan ulaşma olanağı verirken, aynı zamanda bu etkinliği yorumlayıp önemini değerlendirirken teorik araçlara da sahip olmamı getiriyor. Bu da, çeşitli dengelerin korunması yönünde bir noktaya işaret ediyor: somut veriler ile soyut anlamlar, siyasi ve analitik düzeyler, habercilik ve açıklayıcı fonksiyonlar…

***  Kıbrıslırumlar’la Kıbrıslıtürkler arasındaki etnik çatışma, Kıbrıs’ın bir Britanya kolonisi olmaktan çıkarak bağımsız bir devlete geçişine damgasını vurmuş ve adadaki iki ana toplumun iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti’nde iktidarı paylaşmakta başarısız olmalarını getirmiştir.

***  1959 yılında oluşturulan Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960’lı yılların başlarında şiddetle karşılaşmış ve 1974 yılında ise Yunan darbesi ve Türk işgali ardından iki toplumun tamamen ayrılması tamamlanmıştır.

***  İlk barikatların ateş-kes hattını geçmeye olanak verecek şekilde 2003 yılında açılmasına kadar Kıbrıslırumlar’la Kıbrıslıtürkler arasındaki temaslar, etkili biçimde yasaklanmıştı. 1980’li yılların sonlarından başlayarak yurtdışında iki toplumlu yeniden yakınlaşma toplantıları, ara bölgede BM merkezi olarak işlev gören Ledra Palas otelinde toplantılarla, karma köy Pile’deki temaslar ve toplantılarla devam eden, barış ve yeniden birleşme hareketi, oldukça küçüktü ve politika üzerindeki etkisi de zayıftı.

***  Ancak 2000’li yıllarda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB’ye girmesi, müzakerelerde önemli ilerlemeler kaydedilmesi ve Kıbrıslıtürkler’in kendi milliyetçi liderliklerine karşı kitlesel gösterileri ardındandır ki 2003 yılında geçiş noktalarının açılması mümkün olabilmiştir. Kıbrıslırumlar’ın çoğunluğunun 2004 referandumunda BM Planı’nı reddetmesiyle birlikte adanın yeniden birleştirilmesi mümkün olamamıştır ancak barikatların 17 sene boyunca açık kalmasıyla birlikte de Kıbrıslırumlar’la Kıbrıslıtürkler arasındaki ilişkiler ve atmosfer iyileşmiş, önyargıların ve kuşkuların geriletilmesine neden olmuştur.

***  Daha da önemlisi, geçiş noktalarının açık olması, hem kelimenin tam anlamıyla, hem de siyasi olarak her iki toplumdan barış hareketinin Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi hedefini ileri götürmeleri için alan yaratmıştır.

***  Şubat ayı sonlarında Covid-19’u gerekçe yaparak, Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in, hükümetin denetimi altındaki yedi geçiş noktasından dördünü kapatma kararı alması,  (dokuz barikattan diğer iki geçiş noktası, Britanya Egemen Üsler bölgesi kontrolü altındadır, güneyde) pek çoğu için bir sürpriz olmuştu. Bu yasadışı bir hareketti çünkü AB ile yapılan Yeşil Hat Düzenlemeleri’ne karşıydı – AB de bu karardan sonra bilgilendirilmişti… Rasyonel bir karar değildi bu çünkü yüksek sayıda bulaşıya sahip olan ülkelerden havaalanlarına uçuşlarla gelenlere yönelik Covid-19’a ilişkin herhangi bir önlem alınmamıştı henüz. Önlemi bırakın, havaalanlarında herhangi bir kontrol da yapılmıyordu. Siyasi olarak bu karar provokatif bir karardı çünkü ne BM ile, ne de Kıbrıslıtürk tarafı ile danışmalarda bulunulmaksızın uygulanmaya konulmuş, İki Toplumlu Teknik Sağlık Komitesi görmezden gelinmiş ve etkili biçimde kamuoyuna kamu sağlığı için tehdidin, kuzeydeki Kıbrıslıtürk toplumundan geleceği ima edilmekteydi.

***  Barış ve yeniden birleşme hareketi tarafından buna meydan okunduğunda, Kıbrıslıtürk liderliği ve BM’nin kendisi de bu kararı sorguladığında, Anastasiadis hükümeti bunu bir “egemenlik konusu” olarak ortaya koyarak gerçekten de Kıbrıs’ın taksim politikalarına yönelik bir hareket olduğunu etkili biçimde teyit ediyordu. Ne tuhaftır ki birkaç hafta sonra hem güneyde, hem de kuzeyde sırasıyla Büyük Britanya ve Alman turistler aracılığıyla Covid-19 aynı gün içinde adaya gelince, bu “egemenlik oyunu” daha da üzücü biçimde bulaşıların ve ölümlerin bildirilmesinde ortaya konacak ve Kıbrıs’ın taksiminin esas olduğu ortaya konacaktı… Kıbrıs Cumhuriyeti, bulaşla ilgili raporlamasını yalnızca Kıbrıs’ın güneyinde olanlarla sınırlandırılacak ve kuzeydeki topraklar sanki de ayrı bir ülkeymiş gibi davranacaktı… Ve yalnızca bir tek defa Çin’den gelen tıbbi malzemenin paylaşılması hariç, iki taraf arasında Covid-19’u ele almakta herhangi bir işbirliği yapılmayacaktı.

***  Pratik düzeyde, dört geçiş kapısının kapatılması, geriye kalanların da bir tür nötralize edilmesine yol açmıştı çünkü diğer noktalarda trafiği arttırmıştı… Ancak Lefkoşa’nın kalbindeki çok meşgul yaya geçiş noktası olan Uzunyol geçiş noktasının kapatılması, büyük bir sembolik öneme sahipti ve barış ve yeniden birleşme hareketine en büyük darbeyi vuran da bu olmuştu… Ledra Street (Uzunyol) geçiş noktası, 2008 yılında kuzeyden ve güneyden barış aktivistlerinin simultane ve koordineli baskıları sonucunda açılabilmişti ve o zamandan beridir de yeniden birleşme hareketi için bir referans noktası olmuştu. Ledra Street (Uzunyol) geçiş noktası doğal olarak 2020 yılında kapatma nedeniyle ana çekişme noktasına dönüşecekti…

***  Anastasiadis hükümeti 28 Şubat’ta bu geçiş noktasının kapatılmasını anons eder etmez, spontane tepkiler başlamış ve ertesi günü yani Cumartesi günü birkaçyüz aktivist polis tarafından oluşturulan barikatı yıkmışlar ve ara bölgeye girmişlerdi… Burada Kıbrıslırum barış atkivistleri, kuzeyden buraya geçen düzinelerce Kıbrıslıtürk’le buluşmuşlar ve etkileyici biçimde birkaç saat sonra bu geçiş noktası yeniden açılmıştı… Bu beklenmedik sivil itaatsizlik eylemi, pek çok Kıbrıslı için hem geçişlerin önemini, hem de bu geçiş noktalarının açık kalabilmesi için onların harekete geçmeye nasıl da hazır olduklarını göstermişti…

***  29 Şubat’ta yurttaşların eylemini takiben Anastasiadis hükümeti, milliyetçi medyayı, aşırı sağı ve polisi kullanarak barış hareketini kötülemeye, iftira atmaya ve korkutup sindirmeye girişecekti ve böylece yurttaşların geçiş noktalarını zorla açtırmalarının tekrarlanmasını önlemeye çalışacaktı.

***  Medya, on saniyelik bir itiş kakışı öne çıkararak bir protestocunun bir askeri ittiği anı ortaya koyacaktı – her halukarda askerin demilitarize edilmiş ara bölgedeki varlığı yasal değildi, ona polisin işini yaptırmaktaydılar fakat bu an, protestocuları şiddete meyilli olarak takdim etmekte kullanılıyordu.

***  Barış hareketinin meşruluğunu ortadan kaldırmanın ve “yasa ve düzen” çerçevesini öne çıkarmanın amacı, barış aktivistlerini itip kakmaktı. Polis, bireyleri tehdit ederek onları “yasadışı toplanma” ve “isyan çıkarma” gerekçesiyle suçlamaya girişti ve bunu takip eden günlerde aşırı sağcıların tüm barikatların kapatılması talebiyle protesto gösterileri izledi.

***  Ancak tüm bunlar barış hareketini korkutmamıştı ve bazı çekincelere karşın, esas barış aktivistleri ondan sonraki Cumartesi günü olan 7 Mart’ta daha da büyük bir kalabalık toplamayı başarmışlardı… Aynı şekilde daha çok sayıda insan içeren bir Kıbrıslıtürk topluluğu da ara bölgeye girmiş ve kuzeyden ittirerek Kıbrıs Cumhuriyeti polisinin sinirlerine hakim olamamasına ve kendilerine biber gazı sıkmasına yol açmıştır.

***  Aşırı sağcı Kıbrıslırumlar’la ve barikatların kapatılmasının kendi fikirleri olduğu hakkında övünen sözde faşist ELAM’la ittifak kuran anastasiadis, tek taraflı olarak dört barikatı kapatmakla, aynı zamanda Kıbrıslıtürk politikasına da karışmış oluyordu… Bunu yapmakla bir taraftan Kıbrıslıtürk lider Mustafa Akıncı’nın İki Toplumlu Sağlık Teknik Komitesi çerçevesinde işbirliğini ileriye götürme çabalarını sekteye uğratmış, öbür taraftan da böylesi bir hamleyle iki toplumlu ilişkilerde gerginlik ortamının yaratılması beklenmekteydi. Ve bu da kuzeydeki hükümetin başını çeken ve Akıncı’ya karşı toplum liderliği için önümüzdeki seçimlerde yarışta olan milliyetçi Ersin Tatar’ın çıkarınaydı… Nitekim Tatar da Kıbrıslırumlar’ın meydan okumasına karşılık, o da üç ek barikatı daha, sonra da tümünü birden kapatacaktı…

***  Öncelikle Anastasiadis hükümeti, ardından da kuzeydeki Tatar hükümeti tarafından Covid-19’un bu şekilde popülist biçimde milliyetçi maksatlar için sömürülmesi ve “egemenlik imajı” için rekabet oyunlarında kullanılması, barikatların yeniden yavaş yavaş açılması çerçevesinde de kullanılmaya devam etmiştir. Ve bunun gelecekteki yankıları daha da gerin olacaktır.

***  Üç ay boyunca geçiş noktalarının kapatılmış olması, 2003 öncesi durumu hatırlatan iki toplumun tümüyle ayrılmasını getirmiştir. Daha da önemlisi, Kıbrıs’ın taksiminin şimdiki kritik zamanlarda “normal” bir imaj olarak algılanmasına katkıda bulunmuştur – bu imaja göre kamu sağlığı dahil olmak üzere adanın iki tarafı, sanki de iki farklı ülkeymiş gibi hareket ediyor. Ancak barış aktivistlerinin bu kapatmaya karşı sivil itaatsizliği de, tarihe damgasını vurmuştur.

***  Barikatları çok uzun süre kapalı tutmak zor olacaktır. AB ve BM’den baskıların artması beklenmektedir, Temmuz ayında BM Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’ne sunacağı Rapor çerçevesinde de bu baskılar artacaktır. Daha şimdiden Kıbrıs’ın güneyinde çalışan Kıbrıslıtürkler’in sık sık protesto gösterileri yapılmaktadır ve her iki toplumdan kamuoyunun önemli bir bölümü, bazı gelişmeler olmasını zorlamıştır.

***  Mayıs ayının sonlarında iki taraf, Mart’ta empoze ettikleri sınırlamaları rahatlatmaya başlamışlar, ilk bilgi alışverişine girişmişler ancak Haziran ayında iki tarafta da hangi barikatın nasıl ve ne zaman açılacağı üzerine rekabete girişmişler, bunun sonucunda da tek taraflı olarak bazı hareketlerle bazı barikatlar açılmış, Lefkoşa’da iki yaya barikatı açılmamıştır.

***  Ancak özel laboratuvarda para karşılığı bir Covid-19 testi yaptırarak geçiş yapmak önkoşulu getirilmiştir geçişlere (kuzey için bu bir defalıktır ancak güney için her üç günde birdir) – bu da, açılmış olan yalnızca birkaç geçiş noktasından geçişleri de daha da sınırlamaktadır.

gregoris-ioannou-7th_march_2020.jpg

***  Önümüzdeki aylarda tüm dokuz barikat da herhangi bir sınırlama olmaksızın açılacak olsa dahi,  kapatma ve yarı-kapatma rejimleri, örnek olarak orada durmaktadır. Eğer yetkililer bir kez bunu yapmışlarsa, bunu yeniden yapabilirler (yani barikatları yeniden kapatabilirler – S.U.) eğer ikinci dalga Covid-19 veya “aciliyet” olarak tanımlayabilecekleri başka bir şey bulurlarsa gelecekte, bunu yapabilirler. Günün sonunda, kapalı barikatlara, etnik ayrılmaya ve yurtlarının bölünmesine karşı itirazlarını ortaya koyarak kendilerinin de burada dikkate alınması gereken bir faktör olduklarını ortaya koymak, yurttaşların bizzat kendilerine kalmıştır.

(Not: Barikatların açılmasında Ahmet Cavit An’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye’ye karşı açtığı davayı kazanması da etkili olmuştur – bunu da not olarak düşelim. S.U.)

(Not2: Bu yazı yayımlandıktan bir süre sonra, yani dün de Ledra Palas geçiş kapısı Kıbrıslıtürk tarafından açılmıştı fakat Uzunyol barikatı hala kapalıdır – S.U.)

(Not3: Yazının İngilizce tam metni için aşağıdaki link’e bakabilirsiniz…)

https://www.thesociologicalreview.com/civil-disobedience-contesting-cyprus-partition-citizens-acting-against-crossing-points-closure/?fbclid=IwAR1wozTJIQdRJdkBb2KZYzEXy1Dkfsrm15h9UN_-SKQ6Aj75fZMb2SqwOZs

(Sociological Review – Gregoris Yuannu – Derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN – 1.7.2020)

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 1972 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar