Kıbrıs’ın Yoksul Sokak Çocukları ve talebeler (1944-46-49)-1
Adamızda yoksulluk, dönem dönem toplum arasında başgösteren en önemli etkenlerden biriydi. Elbette nedenleri tek değil yoksulluğun. Fakat 2. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Avrupa’nın birçok yerinde olduğu gibi, Kıbrıs Adası da bundan etkilenenler arasındaydı. O yıllarda İngiliz Sömürgesi altında yaşayan Kıbrıslı Türklerde de yoksulluk; deyimi yerindeyse “dizboyu” idi. Öyle ki; gün geldi çocuklarını dilencilik yapmak için sokağa salan ailelerimiz bile vardı. İşte özellikle dilencilik yapmak zorunda kalan ya da “başıboş” olarak nitelendirilen bu çocuklarımızın durumunu kaleme alan o günün gazete yazarları da vardı. Bunların başında Halkın Sesi yazarlarından olan YAVUZ ve Hakkı Süha bey yanında, gazetenin imtiyaz sahibi Dr. Fazıl Küçük de vardı. ATEŞ Gazetemizde ise konuyla ilgili yazılardan birini okurla paylaşan bir başka isim de Mehmet Kemal Deniz idi.
Bu konudaki yolculuğumuza başlamadan önce şu soru gelebilir aklımıza; peki fakir insanlarımıza yardım edebilecek herhangi bir kurum yok muydu o yılarda? Evet bölgelerde şubeleri de olan bir kurumumuz vardı; Yoksullara Yardım Kurumu. Ne zaman kurulduğu konusunda bir araştırma yapmamakla birlikte, Halkın Sesi gazetemizin Mart 1942’de başlattığı yayın hayatındaki söz konusu aya baktığımda, küçük bir haberle karşılaşıyordum. Haber şöyleydi...
“Halkın Sesi, 19 Mart 1942, syf:2
Hayırseverlik
Baytar dairesi memurlarından Mr. R.M. Gambels Türk Yoksulları Kurumu’na 1 lira teberrüde bulunmuştur. Mr. Gambels’ın bu hayırseverliğini takdirle anarız.”
Bu küçük haberden de anlaşılacağı gibi, en azından (Türk) Yoksullara Yardım Kurumu’nun 1942 yılında da var olduğunu söyleyebiliriz. 1944 yılına geldiğimizde ise Halkın Sesi gazetemizde bu kuruma yardım edebilmek için düzenlenen etkinlikler ya da bağışlardan bahsedildiğini görüyoruz. Bunlardan ikisi şöyleydi...
“Halkın Sesi, 05 Aralık 1944, syf:2
Yoksullar Kurumundan
18.11.44 tarihinde Mr. Niko Kiprianu’nun Beliğ Paşa tiyatrohanesinde Yoksullar Kurumu menfaatine göstermiş olduğu sinema hasılatının £51.16 olduğunu sayın halkımıza bildirirken, ikinci defa olarak Mr. Kiprianu’ya en samimi teşekkürlerimizi sunarız.
Kurban bayramında hasılatı £59.16.2½ olup, ayrıca Bayan Hüsnüye Cahit Bedevi tarafından kurban bedeli olarak 4 lira, Dedezade Asım bey tarafından 2 tane deri, Bay Hacı Halit tarafından 2 tane deri, peynirci Bay Ahmet’ten bir tane olmak üzre beş adet kurban derisi alınmıştır. Viktor Değirmenciyan tarafından ebe Hacer Mulla’nın hatırası için gönderilen beş lira dahi alınmıştır. İşbu hayır severleri candan takdir eder ve kurum namına teşekkürlerimizi sunarız.
Yoksullar Kurumu Heyeti.”
“Halkın Sesi, 06 Aralık 1944, syf:2
Doğrulatma
Yoksullar Kurumunun dünkü yazısında Kurban bayramında elde edilen hasılatın £59.16.2½ olduğu şeklinde dizilmiştir. Toplanan bu paranın rozet tevzinden olduğunu bildirir ve yapılan bu yanlışlıktan dolayı özür dileriz.”
14 Aralık 1944 tarihli Halkın Sesi gazetemizde ise bir teşekkür yazısı yer almaktaydı. Leymosun Türk Spor Kulübü’nün yoksullara yardım için düzenlediği bu etkinlik yazısından da anlaşılacağı gibi, az önce bahsetmiş olduğum üzere, Leymosun’da da (Limasol) Yoksullara Yardım Kurumu’nun var olduğunu görüyoruz. Bundan da söz konusu krumun sadece Lefkoşa bölgesine ait olmadığını bir kez daha anlıyoruz.
“Halkın Sesi, 14 Aralık 1944, syf:1
Teşekkür
Leymosun Türk Spor Kulübünün 27 Sonteşrin 1944 günü akşamı Leymosun Yoksullara Yardım Kurumu menfaatına olarak verdiği temsil hasılatı safiyesi £55.7.4½ kuruşu kurumumuz namına dün teslim aldığımızı burada şükranlar belirtir ve memleketimiz yoksullarına olduğu gibi onları himaye eden kurumumuza karşı gösterdikleri yüksek insanî duygu ve ilgiden dolayı kendilerine memleketimiz fakirleri ve kurumumuz namına sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
Kurban bayramında yine L.T.S. Kulübü tarafından vaki müracaat yerinde bir yardım addedilerek, kurumumuz parasından 10 ve kulüb bütçesinden 22 seman 32 fakir talebeye de birer çift ayakkabı verildiğini sayın halkımızın malûmu olmak üzre bildirmeği bir vazife borcu sayarım.
L.Y.Y. Kurumu Sekreteri
M. Rağın Gülboy”
Lefkoşa’daki “Lefkoşa Türk Yoksullar Kurumu”na yapılan bir bağışın haberine de 15 Aralık 1944 tarihinde rastlıyoruz...
“Halkın Sesi, 15 Aralık 1944, syf:2
L.T.Yoksullar Kurumundan
Lefkoşalı Tüccar Bay M. Kâzım Bedevi’nin, kurumumuza bahşettiği 14 çuval pestilden, bir çuvalı Ayasofya Kız Mektebi ve bir çuvalı da Haydarpaşa Mektebi fakir talebelerine dağıtılmış ve mütebaki 12 çuvalın satışından temin edilen £69.4 şilini teslim aldığımızı sayın halkımıza bildirir ve hayırsever Yavuz’a açık teşekkürlerimizi sunarız.”
Şimdi geldik yoksul çocuklarımızla ilgili kaleme alınan ve o yılların yaşam koşullarını neredeyse bir tokat gibi yüzümüze vuran köşeyazılarına. Konuyla ilgili ilk paylaşımımızı YAVUZ’dan yapıyoruz...
“Halkın Sesi, 21 Aralık 1944, syf:2
Günün Cilveleri, Yazan: YAVUZ
Sefil Çocuklar!
Kış mevsiminin göbeğindeyiz. Tabiatın bu hırçın mevsiminin korkunç dişleri vücudumuzu ısırıp titredirken, tenimizi onun şerrinden muhafaza etmek için en birinci silâhımız olan kaba ve yünlü elbiselere bürünüyor ve bu suretle kış savaşında muzaffer olmıya çalışıyoruz.
Evet; varlıklı olanlar için, kışlık elbiseler takım takım bulunabilir ve tabiatın bu keskin dişlerine, karşı konulabilir. Fakat sefaletin kahhar pençesine düşmüş, yoksulluk içinde inim inim inliyen talihsizler de vardır. Hem de henüz bir tomruk çağında hayatın en acı safhalarını bir zehir gibi her gün yudum yudum içen zavallılar çoktur. İşte cemaatin toplu ve devamlı yardımına muhtaç bulunan bu talihsiz yavrulardır.
Sabahın erken vaktinde dondurucu soğuk, onun her tarafını kamçılarken, omuzları artık iki büklüm bir vaziyette mektebine koşuyor. Fakat onun cılız vücudunu sürükliyen ayakları çıplak ve çehresi de mos mordur!
Sefaletin bir sembolünü arzeden bu fakir talebeler, okulun ayni çatısında giyinmiş arkadaşlarını gördükçe ne kadar kalpleri sızlar ve ne kadar içleri ağlar... Hele onların elim hallerini kendi masum ifadelerinden işittiniz mi? Bu, hayatın en canlı bir facia tablosudur.
Kış, bu sefillerin en müthiş bir düşmanıdır. Hayatta onlar her yıl bu düşmanla dört ay çarpışmak mecburiyetindedir. Fakat silâhsızdırlar. Açlık kâfi değilmiş gibi, yağmur ve soğuğa karşı durmak için de çıplak vücutlarını siper ediyorlar.
İşte sefil, aç, yoksul, çıplak ve talihsiz dediğimiz bu fakir talebelerin ıztırabını dindirmek maksadıyle, yarınki Cuma günü ilk kız okulunun hayırsever öğretmenleri yol başlarında hızmet almış bulunacaklar ve rozet tevzi edeceklerdir. Bağrı yanık fakir talebelerimizin menfaatine tevzi edilecek rozetlerle göğüslerimizi süslemek ve iktisat denilen mefhumun hiç bir kaidesine kıymet vermeden elimizden gelen yardımı yapmak, hepimiz için bir insaniyet borcu ve bir iman olmalıdır.
Binbir çeşit ziynet ve en kıymettar kumaşlarla her tarafımızı süsleyebiliriz. Fakat hayırseverliğimizle yapacağımız yardımın, vicdanlarımıza vereceği süs, Tanrının indinde, insanlığın ve insaniyetin en parlak ve ölmez bir süsüdür.
Türkün en büyük fazileti muhtaçların yardımına koşmak olduğunu yarın tekrar ispat edebilmesini temenni ederiz. (YAVUZ)”