1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. “Kıbrıslı Rumlar kendi yurtlarında azınlığa düştü mü?”
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

“Kıbrıslı Rumlar kendi yurtlarında azınlığa düştü mü?”

A+A-

“Kıbrıslı Türkler kendi yurdunda azınlığa düşmüştür, merak ediyorum, Kıbrıslı Rumlar kendi yurtlarında azınlığa düştü mü?"

Bu soru Avrupa’nın kalbinde, Brüksel’de dile geldi.
Surlariçi’nde gizlenen bir sır değildi zaten…

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası Başkanı Güven Bengihan, son derece samimi, içten ve dokunaklı anlattı endişelerini…
Hemen ardından da sordu.
Panele katılan çok sayıda Avrupalı işitti sesini…

***
“Kıbrıslı Türkler ve AB - Kıbrıs’ın Yeniden Birleşmesine İlişkin Perspektifler -” paneli Avrupa Birliği parlamenteri Niyazi Kızılyürek’in davetiyle Brüksel’de gerçekleşti.
Uzaktan da olsa izledim.
Sanırım ilkti böylesi bir panel…
Hem konuşmacı, hem izleyici koltuğunda Kıbrıs’tan isimler de vardı.

***
Yine Güven Bengihan’ın sözlerine dönelim…
"Kıbrıslı Türk kimliği, kültürü giderek yok oluyor. Çözümsüzlük süreci özellikle Kıbrıslı Türklerin aleyhine işliyor. Kıbrıslı Rumlar, böyle giderse, gün gelecek karşılarında ortak tarihi ve kültürü paylaşan birilerini bulamayacak. Adanın kuzeyinde herkese yurttaşlık dağıtılıyor. Topraklar önce adaya taşınan nüfusa verildi, şimdi başkalarına satılıyor. Yarın bir referandum olursa sonucu ön göremiyoruz. Çözümsüzlük koşullarında, Kıbrıslı Rumların kimliğinin ve kültürünün yok olduğunu düşünmüyorum. Oysa Kıbrıslı Türkler gerçekten yok oluyor..."

Pek çok Kıbrıslı benzer kaygıları yaşıyor, hissediyor, dertleniyor.

"Kıbrıslı Rumlar kendi yurtlarında azınlığa düştü mü?"
Biz düştük, biz azınlıktayız.
Okullarda...
Hastanelerde...
Hapishanelerde...
Sokakta...
Biz azınlığız...
Bizim söz hakkımız kalmadı…"

ab-panel-1.jpg

***
İzlemek isteyen meraklısı için buraya panelin linkini bırakıyorum...
Bir de panelin açılışında Niyazi Kızılyürek’in sözlerini aktarmak istiyorum.
Çünkü sanırım bu sözler, Güven Bengihan’ın endişelerine de önemli bir destek içeriyor.

“Kıbrıslı Türklerin, Avrupa Birliği içinde görünür olmaları ve siyasi özne olarak kapasitelerini artırmaları, Kıbrıs'ın birleşmesi ve geleceği için önemlidir. Hatta Kıbrıslı Rumların geleceği için önemlidir.

Kıbrıslı Türkler medeni bir toplumdur; şiddet üreten bir toplum değildir, farklı medeniyetlerle barış içerisinde yaşayabilir. En önemlisi de seküler ve laik bir toplumdur. Diyebilirim ki, dünyada belki de en seküler ve laik Müslüman topluluğudur.

Tüm bu erdemler Kıbrıslı Rumlar açısından da son derece önemli bir kazanımdır.

Böyle bir toplumun yok olması, bir siyasi özne olarak ortadan kalkması, her şeyden çok Kıbrıs barışına büyük zarar verir, çok daha önemlisi, Kıbrıslı Rumların geleceği de belirsiz bir ortama sürüklenir.”

***
Umarım hem Kıbrıslı Rum, hem de Türkiye’deki siyasi elitler, çok daha derin düşünür, bu sözleri içtenlikle okur, anlamaya çalışır…

 


"Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?"

forbes.jpg

"KKTC tapusuna itibar ediyorlar."
Bu sözler Ersin Tatar'a ait.
Komik değil hazin!

***

Yahudi’si, Rus'u, İranlısı, Ukraynalısı başka ülkenin tapusuna güvenmiyor da "KKTC"ye güveniyor, o nedenle geliyor, buradan mal alıyor, öyle mi?

Ziya Paşa, ne güzel söylemiş, "Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?"


***
Dünyaca ünlü 'Forbes' dergisi inceledi, araştırdı ve yazdı, dünya pazarında en ucuz mülk Kıbrıs'ın kuzeyinde!
Avrupa'dan yüzde 47 daha ucuz.
O nedenle ilgi var…
Böylesine "ucuz" olduğu için!
Çoğu alıcı "tapu" da istemiyor zaten.
Avukat yanında sözleşme yapıyor yalnızca…

Toprak ve mülkiyetin dünyaya kıyasla niye bu kadar ucuz olduğunu biliyorsunuz.
Herkesin bildiği ortak sırrı paylaşalım mı?
Çünkü bu mülkler “çalıntı.”
Savaş ganimeti!

Erdoğan da anlattı ya...
İnsanlar "öz malları" olan evlerinden kovuldu.
"Düşünün bir eviniz var, atanız dedeniz o evde yaşamış, yıllarca o toprağı işlemiş, üzerinde yaşamışsınız..."
Sonra biri gelmiş...
"Savaştık" demiş…
"Bizimdir."

Şimdi yabancılara satılıyor ya...
“Bizim toprağımız” oldu…

***
"KKTC" devletinin kendisi mülkün sahibi olmadığını itiraf ediyor zaten…
O nedenle kurulmadı mı "Taşınmaz Mal Komisyonu."
Malın asıl sahibine “gel” diyorsun, “anlaşalım.”
İadeyi, takası, tazminatı öneriyorsun…
Sen kendin inanmıyorsun “KKTC tapusu”na!

***
Avrupalılar, Asyalılar ve Araplar “KKTC”nin tapusuna değil...
Tam aksine...
“Korsan yapısına” güveniyorlar!
Dünya alem duydu buradaki kuralsızlığı, kaçağı...
“Bu talana biz de katılalım” diyorlar…

***
Kıbrıs sorunu uluslararası toplumun onayladığı bir formülle sonlanmadığı sürece…
İtibarsız olacak hayatlarımız…


75 yıl sonra halen ‘ifade özgürlüğü’nü konuşmak!

75-yil-sonra.jpg

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilanının üzerinden 75 sene geçti.
İnsan Hakları gittikçe geriliyor…
Hem dünyada ve bölgemizde…
Hem de ülkemizde de…

Dün sabah “İnsan Hakları Sempozyumu” ile güne başladım. Barolar Birliği ve Yakın Doğu Üniversitesi ortaklığında, gün boyunca paneller düzenlendi. İmkân olsa ve tümünü izleyebilseydim keşke…


***
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne katılan ülkelerden biri de Kıbrıs… Sözleşme kuzeyde de “iç hukuk”un bir unsuru kabul ediliyor. Ama sözde kalıyor çoğu zaman… Ya da kağıt üzerinde…

“İnsan Hakları Sözleşmesi’ni kabul ettik ama maalesef bugüne kadar bu hakları tam olarak hayatımıza yansımadık” dedi emekli yargıç, eski yüksek denetçi Emine Dizdarlı…
Haklı…

Avukat Cemre İpçiler’i dinlerken ifadeleri, yayınları, düşünceleri nedeniyle son beş senede ne kadar çok insanımıza dava okunduğunu yeniden hatırladım.
“Ceza Davası” üstelik!
Çoğunlukla da Türkiye bağlantılı davalar…

İfade özgürlüğüne karşı polis merkezli ihlallerin savcılık tarafından da desteklendiğini örnekleriyle açıkladı Cemre İpçiler…
Evrensel İnsan Hakları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının aslında giderek göz ardı edilmeye başlandığını anladık yeniden…
***
Unutmayalım!
Akp kurgulu Üstel hükümeti Meclis’e sunduğu yasa önerisiyle, ifade özgürlüğüne karşı hapislik kararlarını 6 aydan, 5 yıla çıkartılmasını istiyor.

Toplumsal muhalefetin tepkisi sonrası bu değişiklik önerilerini görüşmeseler dahi geri çekmediler.

***
Ceza yasalarında ifade, örgütlenme, gösteri gibi özgürlükleri kısıtlayan maddelerin hemen hepsi Avrupa ülkelerinde yirmi sene önce kaldırıldı.
Bizse…
Gerici politikalarla didişiyoruz hâlâ…
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilanından 75 yıl sonra…

Bu yazı toplam 4350 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar