“Kıbrıslı Rumlar’da eğitimin özü son 200 senedir değişmedi!” 4
Hristina Valanidu ile Kıbrıslırum toplumunda eğitimin tarihçesi ile ilgili röportajımızın devamı şöyle:
DR. HRİSTİNA VALANİDU : “Kıbrıslırum toplumunun milliyetçi ruhunu arttırmak” için güçlü çabalar sarfedildi ve okulların etkinliklerinde “UNUTMUYORUM!” sloganı egemen oldu… Okullarda tarih eğitimi ve anlatılar tek taraflı bir yaklaşımla, milliyetçiliği ve şovenizmi arttırmaya yönelik bir yaklaşımla yapıldı.
Okullarda Grivas ve EOKA-B’nin rolü ile onların Kıbrıslıtürkler’e karşı işlemiş oldukları suçlar konusunda sessizlik hakimdi.
Makarios, okulların cuntayı destek merkezleri olduğunu anlıyordu artık. EOKA-B ve Grivas’a destek bu okullardan çıkıyordu.
1976’ya kadar bu böyle devam etti…
Makarios hayatta kalmaya ve tüm bu sorunlarla başetmeye çalışıyordu. Solun ve merkezin desteğiyle yapıyordu bunu.
O dönem aşırı sağ sessiz kalmaya çalışıyordu…
1976’da Makarios eğitimde değişiklikler yapmaya çalışıyordu. Eğitim Bakanı olarak çok demokratik birisi olan Hrisostomos Sofianos’u atadı. Sofianos’un görevi, eğitimde reform ve demokratikleşmeye gitmekti.
Ne tür bir reformdu bu? Eğitim programlarının reformu değildi, okullardaki atmosferi reforme etmekti amaç. Okulları EOKA B ve Yunan Cuntası’nın propagandasından kurtararak öğrencilerin daha demokratik ideallere sahip olacağı okullar yaratmaktı.
“Cyprosentrizm”i (“Kıbrıs merkezli”) ve bağımsız bir Kıbrıs sevgisini ileri götürmekti.
Tabii sert tepkiler ortaya çıktı. Sağcılar ve ENOSİS ile EOKA-B-Grivas destekçileri Sofianos’a ve reformlarına şiddetle karşıydılar. Sofianos’u “Kıbrıs’ta ve eğitimde Kıbrıs’ın Helen karakterini yok etmeye çalışmakla” suçluyorlardı. Sol partiler ise Sofianos’a destek veriyordu.
Kıbrıs’ta bir üniversite kurulması düşüncesi gündeme geldiğinde de bunların tepkisi aynıydı: Bunlara göre eğer Kıbrıs’ta bir üniversite kurulacak olursa, o zaman Kıbrıslırum öğrenciler Yunanistan’da üniversiteye gitmekten vazgeçecekler ve böylece Kıbrıs’ta Yunan etkisi azalacaktı!
Şunu da belirteyim: 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti ilanından sonra burslu olarak çeşitli Kıbrıslırum öğrenciler, sosyalist ülkelerde üniversitelere gitmeye başlamışlardı ancak bunlar öğrenim görüp geri döndüklerinde, orta dereceli okullarda işe alınmıyorlardı. Bu da Makarios’un bir tür oyunuydu…
Hatta şu da vardı: 1960’larda, 63 öncesi dahi, eğer öğretmen olarak istihdam edilecekseniz, o zaman bu “Helenosentrizm” düşüncelerine inandığınızı ortaya koymanız gerekirdi!
SORU: Araştırmanızda şunu da vurgulamıştınız: 1960’lı yıllarda eski EOKA’cıları “öğretmen” olarak istihdam ediyorlardı, herhangi bir öğretmen nitelikleri olmasa da…
DR. HRİSTİNA VALANİDU: Tümünü değil ama bazılarını… Öğretmen açığı vardı… Eğer birkaç yıl bir kolejde eğitim almışsanız, o zaman “öğretmen” oluyordunuz. Başlangıçta, Kıbrıslırum Cemaat Meclisi’nin kimi nasıl işe aldığı, kimi nasıl terfi ettirdiği, kime nasıl burs verdiği gibi konularda büyük belirsizlikler vardı. Demokratik bir mekanizma yoktu ortada…
SORU: Kıbrıslıtürk toplumunda da aynı şeyler geçerliydi…
DR. HRİSTİNA VALANİDU: Evet… Cemaat Meclisi’ne yakın olanlar bunları kapıyordu.
SORU: Kıbrıslıtürk toplumunda şöyle şeyler de yaşandı: 1963 sonrası Kıbrıslıtürk gençlerin üniversiteye gitmesine izin verilmiyordu ve gençler örgütlenip isyan edince ancak yavaş yavaş üniversite yolu açılmaya başlanmıştı… Onları mücahit olarak tutmak istiyorlardı…
DR. HRİSTİNA VALANİDU: Eğitimde işler böyle yürüyordu… İstediklerini terfi ettiriyorlardı, istediklerine iş veriyorlardı…
SORU: İşte KTÖS’ün kökenleri de benzer bir sisteme karşı mücadelede yatıyor… KTÖS, Kıbrıslıtürk toplumun idari mekanizmalarının demokratikleştirilmesi için çetin mücadeleler vererek bugünkü konumuna ulaştı, yıllar aldı bu…
DR. HRİSTİNA VALANİDU: Evet, ancak Kıbrıslırum öğretmenlerle Kıbrıslıtürk öğretmenler arasındaki bir diğer önemli temel farka işaret de edelim: KTÖS’teki öğretmenler, daha demokratik bir öğrenci hareketinden geliyorlardı, daha devrimciydiler. KTÖS ve KTOEÖS’ten öğretmenler, rejime karşı daha eleştirel yaklaşıyorlardı. Türkiye’nin ilerici öğrenci hareketinin etkileri de vardı. Oysa bizimkiler, rejimle birlikte hareket ediyorlardı. 1960’lı yıllarda bunlar Makarios’u “ENOSİS’e bağlı kalmamakla” suçluyorlardı. “Cyprosentrik” değillerdi yani merkezlerinde Kıbrıs yoktu, “Helen merkezcilik” vardı bu öğretmenlerin. Hala da öyledirler…
DEVAM EDECEK
-------------------------------------------
Okurlarımızın yardımlarıyla Livadya’da (Sazlıköy) şahitlerle birlikte Kayıplar Komitesi’ne gösterdiğimiz alanda bir “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanlara ulaşıldı…
Okurlarımızın yardımıyla bir “kayıp” daha bulundu…
Okurlarımızın yardımlarıyla Livadya’da (Sazlıköy) şahitlerle birlikte Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğumuz alandaki bir kuyuda bir “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanlara ulaşıldı.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden aldığımız bilgiye göre, iki ayrı şahitle birlikte Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yetkililerine bu yıl Haziran ve Ağustos aylarında göstermiş olduğumuz, okurlarımızın büyük yardımları ve şahitlerimizin katkılarıyla bulunan Livadya’daki (Sazlıköy) kuyuda bir “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanlara ulaşıldı.
Kuyuda bir mi yoksa iki kişi mi olduğu, kazılar ilerledikçe ortaya çıkacak.
Karpaz’dan bir okurumuzun yardımlarıyla geçen yıl bir şahitle Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk yetkililerini buluşturmuş ve bu alanla ilgili bilgileri komite yetkilileriyle paylaşmıştık.
Bu yıl da iki kez bu alana giderek, aynı şahitle olası gömü yerini göstermiş, yeni bir şahit bularak kuyunun yerinin belirlenmesine yardımcı olmaya çalışmıştık.
Bu konuda bize çok yardımcı olan Karpaz’dan okurumuza ve iki şahidimize yürekten teşekkür ediyoruz. Onların bu insani ve gönüllü yardımları sayesinde, bir “kayıp” ailesi daha birazcık da olsa huzura kavuşacak.
Kayıplar Komitesi yetkililerine de bu alanı şahitlerle birlikte kendilerine göstermemiz için olanak yarattıkları ve göstermiş olduğumuz alanda kazı yürüttükleri için çok teşekkür ederiz.
DİĞER KAZILAR
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden aldığımız bilgilere göre diğer bölgelerdeki kazılar da kesintisiz biçimde devam ediyor. Mora’da (Meriç) yıllar önce bir okurumuzla birlikte göstermiş olduğumuz bir alanda yeni bir kazı başlatılırken, Ayyorgi’de (Karaoğlanoğlu), Haspolat’ta (Mia Milya) ve Omorfo’da mezarlık içerisindeki kazılar da sürdürülüyor. Omorfo mezarlığındaki kazılarda 11 “kayıp” şahıstan geride kalanlara ulaşıldı. Tekke Bahçesi’ndeki kazılar da sona doğru yaklaşıyor ve Ayvasıl’da (Türkeli) askeri bölge içerisinde başlatılmış olan kazılar da sürdürülüyor. Bir diğer kazı Metehan’da (Ayios Dometios) ara bölgede sürdürülüyor.
Kıbrıs’ın güneyinde ise Latça’da bir dere yatağında başlatılmış olan kazı devam ediyor.
Kazı ekiplerinde bulunan tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.