1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. Kıbrıslı Türkler, Erasmus ve Ötesi
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

Kıbrıslı Türkler, Erasmus ve Ötesi

A+A-

Geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosu’nun Eğitim ve Kültür Komitesi’nde Kıbrıslı Türk öğrencileri ve akdemisyenleri çok yakından ilgilendiren bir konuda önemli bir görüşme yapıldı.

Konumuz, AB’nin amiral gemisi sayılan Erasmus+programı ve Kıbrıslı Türklerin bu programdan mahrum bırakılmalarıydı.

Bu konu Komitenin gündemine ilk defa gelmedi. Komite toplantılarında bu soruna defalarca el attım ve her seferinde uzun uzun tartıştık.

Fakat, geçtiğimiz günlerde yaptığımız toplantının ayrı bir önemi vardı. İlk defa Kıbrıslı Rum yetkililer açıklama yapmak üzere Komiteye çağrıldılar.

Bunun için epeydir ısrar ediyordum. Nihayet istediğimiz oldu ve Erasmus+programını yöneten Kıbrıslı Rum yetkili toplantıya gelerek sorulara yanıt vermek zorunda kaldı.

“Yanıt verdi” demek biraz abartı olur. Çünkü, aslında hiçbir soruya esaslı bir yanıt veremedi. Bütün söylediği, AB Müktesabatının adanın kuzeyinde askıya alındığı, bu yüzden de sadece adanın güneyinde okuyan Kıbrıslı Türklerin programdan yararlanabileceği yönündeydi.

Komisyon’dan gelen yetkili de benzer şeyler dillendirdi ve Kıbrıslı Türk öğrencilere verilen burslardan söz etti.

Bunlar, ikna edici açıklamalar değildi.

Yaptığım sunumda, Kıbrıslı Türkler ile AB arasındaki ilişkileri düzenleyen kararlara gönderme yaparak söze başladım. Bu kararlar sadece Erasmus+programı açısından değil, Kıbrıslı Türkleri ilgilendiren bütün konular açısından fevkalede önemlidir ve maalesef yeteri kadar bilinmiyorlar. Konu hakkında sadece AB kurumları değil, Kıbrıslı Türkler de yeterli bilgiye sahip değil.

Öncelikle, Konsey’in 26 Mayıs 2004 tarihli kararını dile getirdim. Bu karar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB’ye üyeliği fiilen başladığı 1 Mayıs 2004 tarihinden dört gün önce alındı. Bunun da ayrı bir önemi olduğunu düşünüyorum.

Kararda, Kıbrıs’ın birleşmesinin mümkün olmadığından duyulan düşkırıklığı belirttildikten sonra, Kıbrıslı Türklerin yerinin AB olduğunun kanıtlandığı (2004 refarandumları kast ediliyor) vurgulanıyor. Ayrıca, Konsey, Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarınına son vermek ve Kıbrıslı Türkleri AB’ye yakınlaştırmak için Komisyonu önlem almaya davet ediyor.

Bu kararı daha etkin biçimde işletmek için mutlaka elimizden geleni yapmalıyız.

İkinci olarak, sık sık dile getirilen AB Müktesabatının kuzeyde uygulanmadığı doğru olmakla beraber, 10.Protokolün üçüncü maddesinin görmezlikten gelindiğini belirttim.

Üçüncü maddede çok net ifadelerle Müktesebatın kuzeyde uygulanmıyor olmasının Kıbrıslı Türklerin kalkınmasına engel teşkil edemeyeceği vurgulanıyor.

Son olarak da, Avrupa Parlamentosu’nun son iki yılda Kıbrıslı Türklerle ilgili olarak aldığı kararları dile getirdim.

Bu kararlar, Kıbrıslı Türklerin AB ile yakınlaşmasında Kıbrıs Cumhuriyeti’ne de sorumluluk yüklüyor...

Bunları dile getirdikten sonra, hem Komisyon’un hem de Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yöneten yetkililerin Kıbrıslı Türklerin Erasmus+ programına katılması için pratik önlemler almalarını talep ettim.

Erasmus+ programı Avrupa Birliği’nin en önemli barış, eğitim ve iletişim programıdır. Orta çağın büyük hümanisti ve barış insanı Rotterdamlı Erasmus’tan esinlenerek programa bu isim verilmiştir. Avrupalı gençler ve eğitimciler, bu program sayesinde birbirleriyle tanışıp iletişim kuruyorlar.

Ve tanışıp iletişim kurmaya Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların herkesten daha fazla ihtiyacı vardır.

Bu argümanlar karşısında Kıbrıslı Rum yetkili, “ben teknokratım, bana verilen emirleri uygularım” demekle yetindi. Fakat Komite üyeleri onun dedikleriyle yetinmedi ve zaman zaman sert bir üslüp kullanarak, bu soruna bir an önce çözüm bulunmasını talep ettiler.

Konuyu takip etmeye devam edeceğiz...

Burada vurgulamak istediğim şudur: Kıbrıslı Türklere AB tarafından bazı haklar tanınmış, bazı imkanlar sunulmuştur. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yöneten elitler maalesef bu hakların kullanılmasında zorluklar çıkarıyorlar.

Fakat Kıbrıslı Tükler arasında da bu hakları küçümseyen ya da yok sayanların sayısı az değildir.

Oysa bize düşen, talepkâr olmak ve imkanlarımızı çoğaltmaktır...   

Bu yazı toplam 2153 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar