Kıbrıslı Türkler mi? Onlar da kim?
Bırakın vatandaşı, biyoloğu, dernek temsilcisini; devletin farklı bakanları, müsteşarları ve hatta TC Büyükelçisi ve hatta ve hatta TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı, konuyla ilgili açıklama yapıyor!
Koordinasyon mu dediniz?
Popülizm var ama koordinasyon sıfır!
İskenderun Körfezi’ne ulaştı!
Katılaştı canım, dibe indi!
50 metre derinliğe kadar baktık, hiç yok!
Rüzgar dönerse, tehlike geçmiş değil!
-*-*-
Kriz nasıl yönetilmeli?
Devlet var mı?
Varsa nasıl idare edilir?
-*-*-
Bu üç soruya, Karpaz’ın fuel oil kaçağına bulaşıp bulaşmayacağıyla ilgili yaşadıklarımız sonrasında vereceğimiz üç yanıt şöyledir:
Kriz yönetmeyi bilmiyoruz!
Devlet yoktur!
Devlet olmadığı için de dileyen herkes, alakaya maydanoz demlemektedir!
-*-*-
Geçtik!
Geldik PCR meselesine!
Kit var mıydı, yok muydu?
Yolda mıydı?
Başbakan ve Sağlık Bakanı, ücretli PCR konusunda “hemfikir mi?”
Düğünleri iptal edersek, vatandaş bizi çiğ çiğ yer mi?
Turizm, sadece “kumarizm”den ibaret; eğer “kapanırsak”, turizm patronları bakanlar kurulunun ebeleri ile her türlü küfürsel yakınlaşmayı kurar mı?
-*-*-
Tam bir karmaşa!
Kaos!
İpin ucunun kaçmış olması hali!
Ama hepsinden önemlisi “korkutucu”…
-*-*-
Bakanlık’tan yapılan açıklamalara artık kimse inanmıyor!
Vaka sayısı, günlük toto tahmini gibi oldu!
25 bin test, 150 vaka; 6 bin test, yine 150 vaka!
Eğer bu rakamlar gerçekse; şu anda KKTC’de en az 15 bin günlük vaka var dersek, hata yapmış olmayız değil mi?
-*-*-
Aşılamada canını yiyen sağlık ekipleri var, hala yüzde 51 oran açıklanıyor!
Ama nüfus tam olarak bilinmediği için, bu rakam da inandırıcı değil; sağlıklı karar üretilmesi için işimize yaramıyor!
-*-*-
Ada pass mıdır nedir, tam fiyasko…
Kim, nasıl kontrol ediyor?
Evde aynısından istediğim isme yaparım!
Ve yaparsam, Bülent Ersoy’un çalgıcılarının düştüğü duruma düşer miyim; belli değil!
Çünkü bu kartla markete gidiyorsunuz, bir çalışan, “gösterin” diyor, telefonu açıp gösteriyorsunuz, aynı çalışan ateşinize de bakıp, “buyurun” diyor!
O kart kimin?
Bragadino’nun mu Başpiskopos Makarios’un mu?
-*-*-
Ekonomi dibe vurdu.
Pahalılık aldı başını gidiyor.
Devlet ya da hükümet, çalışanların primleri ile ilgili olarak nasıl bir karar üreteceğini bilmiyor, çünkü parası yok, asgari ücret bekliyor.
-*-*-
Çek kullanmaktan men edilenlerin sayısı arttı.
-*-*-
Gençler, “çok yaşasın” dediğiniz halde, “biz üçüncüsünü kurup artık Dünya’ya da tanıtacağız” diyen bir yığın geri zekalıya sesini çıkaramayanların yönettiği bu saçma sapan sistemde ve sahte devlette artık yaşamak istemiyor!
Göç ediyor!
-*-*-
Muhalefet çağırıyor; “yapacağınız tek şey istifa etmek”…
Muhalefet öneriyor; “Geniş tabanlı bir erken seçim hükümeti kuralım”…
-*-*-
Hükümet mi?
Bir grup insan, kurultaya kadar Ersan Saner’in “başbakan” kalmasını ayarlamaktan başka bir şey yapmıyor!
-*-*-
Cumhurbaşkanı mı?
Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’nin nenesi Hayme Ana’yı anma etkinliklerine katılmak için Türkiye’de bulunuyor!
Haaa bir de kimse unutmasın diye, gitmeden önce “Kıbrıs’ta iki devlet var” gibi bir önemli açıklama yapma ihtiyacı hissediyor!
Kimsenin buna inanmadığını çok iyi biliyor; kendisi de inanmıyor bence ama neyse!
-*-*-
Sonuç mu?
Sonuç: Anavatan PCR ve antijen kiti gönderecek.
Maaşlar da bir şekilde ödenecek.
Efendim Kıbrıslı Türkler tükeniyor, mutsuzdur, çözüm istiyor, çocukları kaçıyor ve geri gelmiyor mu?
Onlar da kim?
-*-*-
Sorum eski TMT’cileredir; Bardon be abiler ama siz bu günler için mi mücadele vermiştiniz?
E vallahi bardon!
Bu toplum UBP kurultayına kadar keyfinizi bekleyemez
Sen geçmişte şu koalisyonu bozduydun!
Hesap ver!
Özeleştiri yap!
-*-*-
Kudret Özersay dün konuğumdu…
Yukarıdaki üç cümlede özetleyebileceğim birkaç mesaj aldım…
Özersay, bu eleştiri ya da suçlamalara yanıt vermiş veya vermemiş olabilir…
Ama beni ilgilendiren, geçmişin hesabını sormak değildir…
-*-*-
Geçmişte yapılan hataların hesaplarıyla uğraşırsak, hiçbir konuda gelecek için siyaset öneremeyiz…
Haklı ya da haksız, doğru ya da yanlış; geçmiş, geçmişte kalmıştır…
-*-*-
Kudret Özersay diyor ki, “erken seçim hükümeti diye kurulan bu hükümet, Başbakan’a UBP kurultayını kazandırma hükümetine dönüşmüştür. Gitmelidir. Daha fazla görevde kalmamalıdır. Yerine de içerisinde UBP, CTP ve HP’lilerin de olacağı geniş tabanlı bir erken seçim geçiş hükümeti kurulmalıdır…”
-*-*-
Bir gün önce aynı programda konuğum CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’dı…
Tufan hoca da mevcut hükümeti, basiretsizlik, beceriksizlik ve konsantrasyon eksikliği ile suçluyor… Ülkenin içinde bulunduğu durumu “rezalet” olarak tanımlıyor…
-*-*-
Sevgili yengem Sıla Usar İncirli de hükümete diyor ki, “yapacağınız tek şey istifa etmek olmalı”…
-*-*-
Bu hükümetin sona ermesi gerektiğine hatta bittiğine inananlardan biri de bizzat hükümetin ortağı Erhan Arıklı değil mi?
-*-*-
Hiç gecikmeden Ersan Saner’in anahtarları teslim edip, acil erken seçim hükümeti kurulmasına öncülük etmesi ve tüm konsantrasyonunu partisinin kurultayına vermesi gerekmektedir.
Çünkü belli ki “hükümet etmek”; “koalisyon çalışmaları”nın çok gerisinde kalıyor ki bunun sonucu, her açıdan yıkımdır!
Evet, her açıdan Sayın Saner!
İster parti başkanlığı açısından bakın, ister olası bir erken seçim sonucu açısından…
Başbakan olarak kurultaya girmeyi hedefliyorsanız, ülke daha da pisliğe gömülecek ve ne siz ne de partiniz bu pislikten çıkabileceksiniz!
Hesabı iyi yapın ve anahtarları bırakın!
Partinizden biri başbakan olsun; CTP ve HP ile geçiş amaçlı, erken seçim hedefli bir hükümet kurulsun.
Hemen şimdi!
Dünya’nın gördüğü ve belki de görebileceği en değerli sporculardan biridir Christiano Ronaldo… Şu kadar gol attı, bu kadar şampiyonluk yaşadı bir yana; Cristiano Ronaldo'nun Manchester United'a transfer olmasının ardından Kraliçe Elizabeth, imzalı formasını istedi. Ronaldo, 95 yaşındaki Kraliçe Elizabeth'in imza istediği ilk insan olarak tarihe geçti… Ronaldo 36 yaşında ve hala keyifle izliyoruz…