1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kıbrıslı Türkler ve Ermenilerin mağduriyetini anlamak!”2
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kıbrıslı Türkler ve Ermenilerin mağduriyetini anlamak!”2

A+A-

O günlerde anayasadan memnun olmayan sadece Ermeniler değildir. Kıbrıslı Rumlar da anayasanın birçok maddesinin Türklere ayrıcalık yaptığından şikayet ediyorlardır. Hoşnutsuzluklarının en önemli neden ise, Enosis’in aynı anayasa  tarafından yasaklanmasıdır. Bu tür şikayetler bir bakıma ileride yaşanacakların habercisi gibidir.

Aynı dönemde, gelecekle ilgili güven bunalımı yaşayan yüzlerce Kıbrıslı Türk, Rum ve Ermeni, İngiltere’ye göç etmeyi tercih edeceklerdir. Yine aynı tarihlerde birçok Ermeni ailesi de, İngiltere haricinde Sovyet Ermenistan’ına da göç etmeye başlayacaklardır. Böyle olsa da o ve kocası durumun düzeleceğine inandıklarından aynı mahallede yaşamaya devam edeceklerdir. Üstelik bu kararı yalnız onlar vermeyeceklerdir. Bazı Ermeni aileleri mallarını Türklere satıp başka bölgelere taşınırken, yüzlercesi ısrarla Türk mahallelerinde kalmayı sürdüreceklerdir.

Ne var ki, 21 Aralık gecesi çıkan olaylardan sonra kalmayı tercih eden Ermeni aileleri kendilerini iki ateş arasında bulacaklardır. Rum çetelerin saldırılarına uğrayan mahallelerin arasında onun yaşadığı mahalle de bulunmaktadır. Bazı Kıbrıslı Türk komşuları baskın olacak korkusuyla mahallerini terk ederek surlar içine sığınmıştır. Bir kısmı ise Rum baskınından sonra Rum gerillalar tarafından esir alınmış ve rehine olarak götürülmüşlerdir. Bu baskınlarda birçok Kıbrıslı Türk ölmüş veya yaralanmıştır.
Tüm bunlar olurken Arabahmet’teki Ermenilerin mahalleyi terk ettikleri görülmektedir. TMT onların Rumlara casusluk yaptığını iddia etmektedir. Bu iddaların ise gerçekle hiçbir alakası yoktur. Ancak ok yaydan çıkmıştır. Korku ve şiddet her tarafı sarmıştır. Tam bu sırada Köşklüçiflik’te yaşayan bir Rum ailenin öldürüldüğü haberi gelecektir. Buraları artık tekin değildir ve kalmakta ısrar etmek faydasızdır.  Nitekim bu olaydan sonra Moris marka arabalarının arkasına doldurabilecekleri kadar eşyalarını koyan genç çift, Larnaka’da yaşayan akrabalarının yanına sığınacaklardır.

Bir süre sonra boş kalan bu evler komşular tarafından yağmalanacaktır. Daha sonra aynı Ermeni evlerine Kıbrıslı Türk göçmenler yerleştirilecektir. 1963 yılının Aralık ayında gerçekleşen şiddet olaylarından sonra ise, Kıbrıslı Türk mahallelerinde yaşayan yaklaşık 1,200 Ermeni ( bazıları 1915 tehcirini de yaşamış) yerlerinden olacaktır. Ayrıca, birçokları yaşanan bu şiddet olaylarından sonra adayı terk edecek ve geleceklerini başka ülkelerde arama yoluna gideceklerdir.

Onlar ise yine Kıbrıs’ta kalmayı yeğleyecek ve bir süre Larnaka’da yaşadıktan sonra 1978 yılında tekrar Lefkoşa’ya (güney Lefkoşa’ya) yerleşeceklerdir. Artık Türklerle olan tek bağlantıları seyrettikleri TRT televizyonu üzerinden olacaktır. Onun doğduğu, büyüdüğü ve evlendikten sonra yerleştiği mahalleleri  tekrardan ziyaret edebilmesi için 2003 yılına kadar beklemesi gerekecektir. O ziyarette bazı eski komşularını görmesi ve birlikte eski günleri yad etmeleri hepsini çok mutlu edecektir. Şimdi, evinde 1964 yılından beri, güney göçmeni bir Kıbrıslı Türk aile oturmaktadır. Bu durum ise onda buruk bir tat bırakacak,  bu hüzünlü ziyaretten sonra bir daha kuzeye geçmeme kararı alacaktır. Bu arada kocası, kuzeydeki evlerini ve mahallelerini tekrar göremeden 2002 yılında ölecek, çocukları yurt dışına göç edeceklerdir. Onlarla ancak yazdan yaza  görüşebilecektir. Annesi ve babası çoktan ölmüşlerdir. Yalnız bir kadın olarak o ise anıları arasında yaşamaya devam edecektir.

İşte yıllar sonra, kocasıyla evlendikleri ve Türk tarafında kalan Meryem Ana kilisesinde tekrardan ayin yapılacağını en yakın arkadaşından duyduktan sonradır ki, tüm cesaretini toplayacak ve ayine katılmak için tekrardan kuzeye geçmeye karar verecektir.
Ben ise aynı tarihte yurt dışında olduğumdan, ne bu güzel olaya doğrudan tanıklık ve ne de ona eşlik edemeyecek, ama basında ve sosyal medyada çıkan fotoğraflarda onu hemen fark edip tanıyacak, bu arada aramızda gerçekleşen o eski sohbeti da hatırlayacaktım..
Bir kez daha baktım: Elinde yarı yarıya erimiş bir mumla durmaktadır fotoğrafta. Yüzündeki ifadeden de görülebileceği gibi çelişen birçok duyguyu aynı anda yaşıyor gibidir. Acaba tam olarak ne geçmektedir aklından? Aradan geçen bunca yıldan sonra gerçekleşen bu olayın yaratttığı iyimserlikle şu soru geçiyor olabilir mi: “Acaba Kıbrıslı Türkler, kendi mağduriyetlerinin egosundan sıyrılıp da Ermenilerin yaşadığı felaketi öğrenmeye ve anlamaya hazırlar mı artık?”

Onun ne düşündüğünün peşinden giderken, sanki onun kendisine sorduğu bu soruyu duymuşum gibi, “Henüz tam olarak değil güzel insan, ama biraz iyimser olmaya çalışırsak bugün bu doğrultuda çok önemli bir adımın atıldığını görebiliriz.” diye mırıldandım ben de kendi kendime.
Bu önemli olayın gerçekleşmesi için çaba göstermiş olan herkese teşekkürler…
(GAZETE 360 – Mete HATAY – 14.5.2014)

Bu yazı toplam 2000 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar