Bir süreden beri izlenen iki devlet politikasının uluslararası topluluk tarafından kabul görmediği biliniyor.

Ne Birleşmiş Milletler’den bir üye devlet, ne de Avrupa Birliği bu politikaya destek vermiyor.

Kıbrıs Türk toplumunda da başta ana muhalefet partisi CTP olmak üzere, solun diğer katmanları ve sivil toplum örgütleri federal çözüm politikasını terk edip iki devletliliğe yönelmenin yanlış, hatta Kıbrıslı Türklere zarar veren bir yaklaşım olduğunu söyleyip duruyorlar.

Doğruyu söylüyorlar. Bunda anlaşımayacak bir durum yoktur.

Bu politikanın Kıbrıslı Türkleri yalnızlaştırdığı eskiden beri tecrübeyle sabittir. Nitekim geçmişte Annan Planına gelene kadar sürdürlen iki-devletlilik sonucunda büyük kayıplar yaşadık. Dünya tarafından görülmeyen bir toplum durumuna düştük.

En vahimi, iki devlet ısrarı yüzünden Annan Planını 2002 yılının sonunda ve 2003 yılının başına kadar kabul etmediğimiz için, Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti adına tek başına AB üyeleri olmalarının önünü açtık.

Bugün de dünya Türk tezine anlam veremiyor. Kıbrıs gibi demografik yapısı belli bir ülkede ve zorun yarattığı koşulların sonucunda iki ayrı devlet tezini ileri sürmek, Putin ile yan yana durmaktır.

Eğer Putin, -ki Rusya Federasyonu gibi uluslararası siyasetin önemli bir aktörünün başındadır- uluslararası topluluk tarafından yalnızlaştırılıyorsa, bize nasıl bakıldığını varın siz takdir edin.

Federal devlet fikrini terk etmek, olsa olsa sadece statükocu Kıbrıslı Rumları sevindirir.

Kıbrıslı Türklere ise sadece zarar verir.

Şimdi anlatacaklarımı bir uyarı olarak ele alalım ve gereğini yapalım:

19 Ekim 2022 tarihinde Avrupa Parlamentosu’nun Strasburg’taki Genel Kurulu’nda AB’nin 2023 yılının bütçesini görüştük. Parlamento tutumunu belirledi ve Konsey ve Komisyonla yapılacak üçlü görüşmelere geçilmesinin önünü açtık.

AB bütçesi haliyle Kıbrıslı Türkleri de ilgilendiriyor. AB’nin Kıbrıs Tük toplumuna yaptığı ve yıllık 30-35 Milyon Euro’yu bulan yardım, bütçenin Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanmasına bağlıdır.

Endişe verici olan şudur: Aşırı Sağı temsil eden Kimlik ve Demokrasi (ID) grubu, Kıbrıslı Türklere yapılan yardımın kesilmesi için bütçe taslağında değişiklik yapılmasını önerdi!   

İşin iyi tarafı, öneri çoğunluk tarafından reddedilmesi oldu.

Şimdilik!

Bu yola bir kez girilmişse, önümüzdeki dönemde başımız ağrıyacak demektir. Ayrıca, Kimlik ve Demokrasi grubunda yer alan parlamenterlerin büyük çoğunluğunun, -19’u Fransa’dan, 22’si İtalya’dan ve 9’u da Almanya’dan-, önümüzdeki dönemde iktidara veya iktidar ortaklığına talip olan hareketlerden geldikleri düşünülürse, bizi bekleyen tehlikenin boyutu daha iyi anlaşılır.

Aşırı Sağ, Kıbrılsı Türklere baktığı zaman Türkiye’yi görüyor. Bu yüzden Kıbrıslı Türklere yardımı kesmek istiyor. İki-devletlilik politikası, durumu daha da vahim hale getiriyor.

Fakat bir sorunumuz daha var: Kıbrıs Türk toplumunda federal çözümü savunanlar, Kıbrıslı Türkleri AB’nin bir parçası olarak görenler seslerini daha fazla ve daha gür çıkarmalıdırlar.