1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Kıbrıslı Türklerin ilk şiir gecesi-1951-1
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Kıbrıslı Türklerin ilk şiir gecesi-1951-1

A+A-

Şiir yazma girişimi birçok gencimizin ilkokul günlerinde deneyimledikleri bir yazın yolculuğudur. Elbette yazılanların niteliği tartışılabilir. Kimileri şiir yazma alışkanlığını sürdürüp şairlerimiz arasında yerini almış, kimileri ise gençlik yıllarının bir hatırası olarak kendi arşivlerinde saklar olmuştur.

   Şiir; Kıbrıs Türkü için ilk ve en yoğun yazım dönemini, 1940’lı yılların sonu ‘50’li yılların ilk yarısında kendini gösteriyor. O yılların gazeteleri buna büyük bir katkı ve destek veriyordu. Öyle ki söz konusu dönem gazetelerinde yer alan sosyal-kültürel sayfalarda ve edebiyat köşelerinde şiir, her zaman yerini almıştır.

   1951 yılının Haziran ayında Kıbrıslı Türkler arasında ilk kez bir şiir gecesinin düzenleneceği yönünde habere rastlıyoruz. Tabii ki bu etkinliğin düşüncesi, organizesi daha öncelerden gazete sayfalarında dile getirilmekteydi. Hür Söz gazetesinin 1951 yılı Mart ayından itibaren bu sürecin nasıl geliştiğine öncelikle bir bakalım.

  

   27 Mart 1951 tarihli Hür Söz gazetesinde, Şiir dünyamızın önemli şairlerinden olan Osman Türkây’ın “Akisler” başlıklı köşeyazısında bu konuya değinildiğini görüyoruz...

 

“Hür Söz, 27 Marrt 1951-syf:1

AKİSLER

ŞİİR GECESİ – Osman TÜRKÂY

   Kıymetli eserleri halk kitlelerine tanıtmak, sevdirtmek ve benimsetmek gayesiyle birçok memleketlerde müzik, san’at ve edebiyat festivalleri tertip edilmektedir. Bu festivallerin, okuyucu ve dinleyici toplulukları üzerinde iyi tesirler bıraktığını ve san’at eserlerine karşı halkın ilgisini artırdığı anlaşılmaktadır.

   Kitap ve resim sergilerinden başka, şimdi, zamanımızın tanınmış şairleri tarafından şiir sergilerinde, genç şairlerimiz, eserlerini okuyuculara teşhir etmekte ve bu surette hem  memleket kültürünün kalkınmasını kolaylaştırmakta, hem de halka edebî zevki aşılamaktadırlar.

   Türkiyemizin genç şairleri, halkın edebî zevkini olgunlaştırmak yönünde, bundan maada, daha bir çok güzel teşebbüslerde bulunmaktadırlar. Meselâ, her yıl İstanbul ve Ankara halkevlerinde tertip ettikleri şiir geceleri, gerçekten başarılı olmaktadır. Bu şiir gecelerinde, şairlerimiz kendi eserleriden birer, ikişer parça okumaktadırlar. Gerek okuyucular, gerekse san’atkârlar için zevkli ve aynı zamanda faydalı olduğuna inandığımız bu gibi edebî toplantıların, Kıbrıs’ta da yapılmasına hiç bir engel yoktur kanaatindeyiz.

   Yeşil Kıbrısımızda da, öz Türkçe ile güzel şiirler yazmakta olan kadın ve erkek şairlerimizin bulunduğunu iftiharla söyleyebiliriz. Hatta, isimleri Edebiyat Antolojisine geçmiş genç san’atkârlarımız mevcuttur. Bu şairleri, halkımızın ne dereceye kadar tanıdığını ve sevdiğini biliyoruz. Yalnız bildiğimiz bir gerçek varsa, o da genç şairlerimizin, şimdiye kadar herhangi bir şiir gecesi veya san’at festivali hazırlayarak, halkın ve okuyucunun huzuruna çıkmamış olmalarıdır.

   Türkiye’den iki tanınmış ve sevilmiş saz şairinin geçen gün Kıbrıs’a geldiğini gazetelerde okumuştuk. Bu kıymetli şairlerin Kıbrıs ziyareti vesilesyile, kültür derneklerimiz veya kulüplerimiz faaliyete geçerek bir “şiir gecesi” tertip edemezler mi? Kanaatimizce, bunda hiç bir güçlük yoktur. Müsait bir bina temin edilerek, genç şairlerimiz ve halkımız davet edilmelidir. Hatta cuz’i miktarda duhuliye alınarak, hasılat Bulgaristan göçmenlerine bahşedilirse, her halde daha iyi olur.

   Memleketimizin kültürü bakımından hayırlı saydığımız bu işi, Viktorya ve Lise Mezunlar Kurumu veya Kardeş Ocağı kulüpleri pekalâ başarabilir. Bu da olmazsa, şairleirmiz kendileri arasında bir teşebbüse geçerek, halkımıza “şiir gecesi” yapmalıdırlar. Muharrir ve şair arkadaşlarımızın bu husustaki fikirleri bizi çok mütehassis edecektir.”  

 

   Bu yazının ardından 5 Nisan tarihinde yine aynı gazetenin ikinci sayfasında bu kez, edebiyat ve şiir dünyamızın gelişmesinde önemli katkıları olan, o yıllarda Türkiye’den adamıza öğretmen olarak gelen İbrahim Zeki Burdurlu da, Osman Türkây’ın bu önerisini destekler nitelikte bir yazı kaleme alıyordu kendi köşesinde.

 

“Hür Söz, 05 Nisan 1951-syf:2

Bugün De Bu

Şiir Toplantıları – İbrahim Zeki BURDURLU

   Başka bir yazımızda da söylediğimiz gibi bugün şiir, insanoğlunun maddi kafasına güç sığıyor. Daha çok, mide devrinde yaşıyoruz. Midenin doymasını kâfi gören insan, sanat değerlerinin suratına bile bakmıyor. Bu sebeple, bugünün şairi, rafa konmuş, gününü yaşamış bardaklara benziyor. Bu durum, bütün dünya milletlerinde böyle. Bir Fransız şairinin karın doyurmak için gazetelere şiirli reklâmlarla, barlarda söylenen orta malı bestelere güfte yazmakla gün geçirdiğini söylersem gülmeyiniz. Asrımız, şiire kıymet vermiyor.

   Buna rağmen şairin gayreti övülecek bir değerdedir. Şiirinin çok az bir kimse tarafından okunacağını bilen sanatçı, kötümserliğe düşmeden yazıyor ve eser yayınlıyor. Hem de çok yazıyor. Bu, her halde, insanoğlunun içinin derinliklerinde bulunan bir çürümez filizin gülümsemesi olsa gerek.

   Geçenlerde Kıbrıs’ta şiir geceleri tertiplenmesini istiyen birkaç yazı okudum. Osman Türkây, M. Özker Yaşın, şiirli toplantıların, bir sosyal çevre için bir lüzum olduğunu belirttiler; bu isteklerinin dikkate alınarak cemiyetler veya kulüpler tarafından benimsenmesini dilediler.

   Bu yerinde dileklerin, mevcut oluşu, çok önemli bir olay telâkki edilebilir. Nasıl edilmesin, şiirin can çekiştirdiği bu madde dünyasında, gönüllerini sanat zevkine verenleri istekli gördükçe, biz, bu toplantıların muayyen bir zümrede olsa bile iyi bir hava yaratacağına inanıyoruz. Şiiri bir zümrüdü anka kuşu olarak bilenlere “Al işte şiir budur” diye sunmak çok iyi bir hareket olur. Olur ama, bunu, bir cemiyete, bir kulübe bırakmamalı. Bu dileği ortaya atanlar bir araya gelerek, geceyi tertiplesinler, davetiyeleri dağıtsınlar ve mütevazı bir saloncukta ilk şiirli toplantıyı yapsınlar.

   Böyle yapılmazsa, her halde, bu dilek, hiç bir cemiyet veya kulübü harekete geçirmeyecektir.”

Bu yazı toplam 2118 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar