1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Kıbrıslıtürk festival tarihinden ve de “Kafesteteyluş zuk zuk nayra”!...
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Kıbrıslıtürk festival tarihinden ve de “Kafesteteyluş zuk zuk nayra”!...

A+A-

BAF’TAN HATIRALAR…

 

ULUS IRKAD

Şimdi festivalle “Kafesteteyluş zuk zuk nayra”nın ne ilgisi var, diye soracaksınız. Sonra bu “Nece Allah aşkına?” diye sorduğunuzu da duyuyorum.. Sorun, ama ben yine de 1974 öncesi bir festivalden yani Larnaka festivalinden söz edeceğim sizlere. O festivalin 1974 yılına geldiğimizde oldukça büyük boyutta, kültürüyle, sporuyla hatta müziği ile Kıbrıslıtürk sosyal ve kültürel tarihinin bir parçası olduğunu sizlere nakletmek mecburiyetindeyim. En başta o festivale tüm emeği ve de enerjisi ile hizmette bulunan Sayın İsmail Bozkurt’un (İsmail Bey’in daha o zamanlar genç ve enerjik tavırlarıyla, yüzü ter içerisinde oradan oraya nasıl koşuşturduğunu anımsıyorum) ve de o festivalle diğer festivallere, Müzik yarışmaları ile adada BRT radyosunun “Plak Yarışı” programlarının vazgeçilmez sesi ve düzenleyicisi Hüseyin Kanatlı’nın katkılarının  büyük bir etkisi olduğunu da ekleyeyim. Bunun yanında Mustafa Güryel Bey ve arkadaşlarının da hakkını yemeyeyim. Herneyse, Denktaş ve Klerides’in Beyrut görüşmelerinden sonra her şey normale dönmüş, 1968 yılıyla Larnaka veya İskele Deniz Festivali de başlamıştır. 1963 sonrası ilk defa Baf Rum Bölgesi’ne geçişimi o günlerde Baf’a gelen Bozkurt gazetelerini almak için “Garidas” ve “Kem” yolcu otobüslerinin bulunduğu büroya arkadaşım Salih Kemal’in kardeşi Turgay’la yaptığımız geziyi anımsıyorum. O olacak, ondan sonra arkadaşım Salih Kemal’le Baf’ın Rum Kesimi’ne devamlı geçiyorduk. Bilhassa Posta’ya gidip dışardan mektup var mı diye sormamızı veya Kıbrıslırum postacı Savagi’nin tüm Kıbrıslıtürklerin toplandığı saatlerde yüksek sesle mektupların sahiplerinin isimlerini okuyuşunu da unutamam. Babam, 1969-1970 yıllarında yüksek lisans yapmak için İngiltere’nin Cardiff Üniversitesi’ne gittiğinde, orası bizim en fazla uğradığımız yerlerden biriydi. Haftanın belli günlerinde tüm Baflılar orada toplanırdı. Herkes pür dikkat Savagi’nin mektupların sahiplerinin isimlerini okuyuşunu dinleyerek, mektubunun olup olmadığını böyle öğrenirdi.

İşte Kıbrıslıtürklerin festival tarihi bu olgular içerisinde başlar. O günkü şartlardan bugünkü internet dünyasına nerelerden gelmişiz, bir düşünün işte…  Önceleri sadece Deniz Festivali ve Güzellik Yarışmaları yer alırken, yavaş yavaş Müzik Yarışmaları da sıraya girmiştir Larnaka Festivali’nde.. Larnaka’nın yarattığı olgudan sonra Yeşil Irmak Festivali, Mağusa Festivali de düzenlenmeye başlanmış, Mağusa’da da bir Müzik Festivali yürürlüğe konmuştur. Larnaka Festivali sebep olmuş, 1969 yılında Baf’ta bile bir panayır düzenlenmiştir o dönemlerde. Ama Baf’taki, büyük boyutlu ve devamlı olamamıştır. Bu festivallerdeki sunuculukları her zaman her yerde olduğu gibi Hüseyin Kanatlı yapmaktadır ki Hüseyin Kanatlı’nın BRT’de yaptığı programlar oldukça reytinglidir. Diksiyonlu ses tonuyla, yaptığı nüktelerle Kanatlı, bu gibi programların vazgeçilmezidir. Adada her kazada muhakkak müzik grupları vardır. Mesela Baf’ta 1960’lı yılların sonlarında babam Hüseyin Irkad’ın manejerliği ve öncülüğüyle kurulan çoğunun Baf Kurtuluş Lisesi öğrencisi (İlk grup) olduğu Baf Rintler Topluluğu hem kazada hem de Kıbrıs çapında oldukça ses vermiştir. Bu arada Mağusa’da Feveranlar, daha sonra Çağrışımlar ve hatta Namık Kemal Pop Müzik topluluğu, Limasol’da Kareler, Lefkoşa’da Fırtınalar, daha sonra Yanıklar (Yanıklar Lefkoşa’nın mıydı pek emin değilim) ve Ritim Beşler, Limasol Polemitya’da Martılar, Larnaka’da önce Güryeller sonra Four Lights’lar ada üzerinde oldukça tanınmış topluluklardı.

1971 yılında İskele veya Larnaka Festivali Müzik Yarışmasında Fırtınalar Birinci, Çağrışımlar İkinci, Four Lightslar Üçüncü ve bizim Rintler Dördüncü olmuşlar hatta bazı Baflılar bu duruma karşı çıktıkları için, Fırtınalarla seyirci gelen bazı Lefkoşalı seyircilerle takışmalar olmuş ama babamın arabulucu ve de eski Lefkoşalı olması olayı yatıştırmıştı. Hele olayda Rahmetli Erol Delikurt’un babamı görmesi ile hemen ona olan saygısından ötürü olayı yatıştırması da gözyaşartıcı bambaşka bir olaydı ( Rahmetli Erol abi, rahmetli Alpay Delikurt’un kardeşiydi ve babamla amcalarımın da arkadaşıydı, onun 2005 yılında öldüğünü de gazetelerden okumuştum). Daha sonra aynı yıl Mağusa’da olan festivalde sunucu Kanatlı’nın da bulunduğu diğer bir etkinlikte  Çağrışımlar ve Fırtınalar’la bir başka grup ilk üç dereceyi paylaşmıştı ( Bazı isimler unutulabiliyor. Kusura bakmayın aradan 49 sene geçti).

1973 yılındaki Festival’in bir parçası olan Müzik yarışması için Larnaka’ya gidiyoruz. Festival Komitesi Müzik Yarışması’na katılacak olan gruplar için taşıma ve yemek dahil bir miktar da para gönderiyor. Tabi ki ilk kurulan grup değil artık… Bazılarının kardeşleri ve yeğenleri var grupta. Mesela bateride Kaya Saymen yerine Mehmet Ateşli var (Zaman zaman gruba Atamer Sılay da eşlik etmiştir). Ondan önce de Savaş Kurtuluş vardı ki Savaş ve Cemal Saymen çoktan Londra yollarını tutmuşlar ( 1969). Saymen’in kardeşi Selçuk da (Solo ve ritim gitar) bir kaza geçirerek (Yaşar Doğu’nun Mutallo Yokuşu’ndaki dükkanına bir talihsizlik eseri freni tutmayan bisikleti ile girip camlardan damarları tahribat görüyor)  eli yaralandığından dolayı o da Londra yollarını çoktan tutmuş. Selçuk’un tedavisinin ancak Londra’da olabileceği söylendiğinden o da topluluğu terk ediyor ve iş artık o zamanlar yaşı 14-15 civarında olan kardeşim Tema’ya kalıyor. 1973’te Ritim ve Solo kardeşim Tema’ya ait. Bunun yanında bas gitar ilk gruptan Cemil’in kardeşi Ahmet’e ait. Cemil Türkiye’de tahsilde… Yine eski solo gitaristlerden Cemal Saymen Londra’dan, yaştaşı Özden Yılmaz da (Solo ve ritim) artık Avustralya- Melburn’dan ses vermekte (1969). Solo gitar açığını ya Tema veya Orgda Savaş Berberoğlu kapatmakta. Herneyse Larnaka’dan   gelen parayla, babam büyük bir otobüs tutulmasını ve de bu otobüsle tezahüratcı bir kafile de götürülmesinden yana. Bu arada grup, jüri’nin de talebiyle iki beste hazırlıyor. Bestelere de yardımcı olan ve büyük bir katkı koyan Baf’ın yetiştirdiği başarılı Müzik öğretmenlerinden Kemal Emirzade’dir. Bestelenen şarkılardan bir tanesinin bazı kısımlarını şimdi bile hatırlıyorum:

Bir çocuk bakışlı
Kestane gözlüm…

Bir hayat veriyor
Görüyorsun sen

Ne güzel bir hayat
Vaadediyorsun sen

Bir çocuk bakışlı
Kestane gözlüm…

Gruba yemek işini de üzerine alan babam, evde anneme ancüezli (bir tip tuzlu balık-sandviç için veya rakıda meze olarak kullanılıyor) sandüviçler hazırlatacaktır. Mevsim Haziran veya Temmuz. Oldukça sıcak ve kurak. Hafta sonu mu yoksa hafta arası mı? Ama büyük bir ihtimalle hafta sonu Cumartesi… Kafilede Gazi Baf’ın tiyatrocu ve komedyen tiplemelerinden Güler Adami de var. Gazi Baf’ın tüm yerden bitmeleri bu otuz kişilik tezahürat kafilesine katılıyor. İlk durak Limasol. Ama Güler Adami’nin Limasol Rum ve Türk semtlerinde yaptığı komiklikler ortalığın kahkahalarla dolmasına neden oluyor. İlk voltalar Lozan Otobüslerinin terminali, Limasol Kalesi yanında atılıyor. Orada bulunan bazı Kıbrıslırum kızları bizim grubu tanıyıp çalıştıkları işyerinden bizimkilere el sallıyor. Hurra! bizimkiler kızlarla konuşmaya gidiyorlar. Meğer onlar da oraya çalışmaya ta Baf’ın Hloreka Köyü’nde gelmişler. Güler bir aralık o kızlardan birinin elini tutmaya çalışıyor ama kız ona şu anda çalıştıklarını, isterse Baf’ta buluşabileceklerini söylüyor, ortalık kahkaha tufanı. Bizimkiler çapkınlıkta anlayacağınız…

91959903_1094708630897084_2557641445536169984_n.jpg

Bu arada yakında bir Limasollu çörekçi var. Bisikletinin önündeki camlık içerisinde çörek ve tahınnı bittalarını satmaya çalışıyor ve Adami, gruptan kimseye Türkçe konuşmamasını tembih ederek bu zavallı Limasollu çörekçinin yanına gidiyor. Biz ise alemi seyretmeye gidiyoruz arkasından.

-Bunlar Limasol’un çörekleri, Çörekkies, Çörekkies… ela, enan selini enan Çörekkies…

(Zavallı adam, Kıbrıslırumlara da satış yapıyor ve çöreklerinin bir şilin olduğunu söylüyor, Rumca bağırarak). Adami, satıcı adama konuşmaya başlıyor, adam komik ya…

- Marhaba Gardaş…(Adami merhabayı Arapça aksanı ile konuşuyor).

Satıcı adam Adami’nin Arap olduğuna kanaat getirerek yüzüne anlamsız anlamsız bakmaya başlıyor. Ve Adami uydurma Arapçasıyla konuşmayı sürdürüyor:

-Sümbeli sümcük zuk zuk Nayra….(Adami’nin Arapçası uyduruk kendi uydurduğu bir Arapça)
-  Ha….
- Sümbeli Sümcük Zuk zuk nayra…

Adam afallamış bir şekilde bakıyor Adami’ye…

-Kafesteteyluş Zuk zuk Nayra, Sümbeli sümcük zuk zuk nayra..
-Efendi ben anlamaz Arapça…
-Kafesteteyluş zuk zuk Nayra
-Efendi ben anlamaz Arapça… ,dediği anda o otuz kişinin kahkahadan püskürdüğünü gördük. Tabi ki orada durmak imkansız,  adam yanlış anlayıp da kavga çıkarmasın diye kaçıyoruz ve daha sonra da belirtilen yerde toplanarak Larnaka’ya hareket ediyoruz. Yolda, bir piknik alanında durup hep birlikte yemek yiyoruz. Annemin ancüezli sandivüçleri bayağı iş görüyor ama topluluğun başkanı diyeceğim Savaş Berberoğlu daha sonraları bu sandüviçlerin onlarda ıshal yarattığını iddia edecektir. Her neyse Larnaka’ya gidiliyor ve Rintler o gece “Kestane Gözlüm” ve “Yine Mavili Mavili” bestelerini de okuyorlar ve ilk üçe de giriyorlar. Arif Edizer, Cem Karaca’ya benzeyen sesiyle kalabalıkları etkiliyor. Ödül töreninde ise ne bizim Baflıları ne de ödülü alacak bir grup elemanını buluyoruz çünkü o gece, bizimkiler Kıbrıslırum kızların peşinde (Larnaka Festivaline artık Kıbrıslırumlar da Türk makamları izin verdiği için katılmaya başlıyorlar) atlıkarıncalarda eğlenmeye çıkmışlardır. Rahmetli babam, bilhassa grup elemanlarını zorla atlıkarıncadan indirip ödülü aldırmak için akla karayı seçiyor. Ödül alınıyor ve ertesi sene artık Rintler, o moral ve motivasyonla yaptıkları bestelerle Kıbrıs’ta listeleri zorlamaya başlıyorlar. Besteler yapılırken adayı ziyarete gelen Cem Karaca da grubu Baf’ta dinleyerek, daima kendilerine özgü olmalarını istiyor ve konseri sırasında onlara da yer veriyor. Babamla Cem Karaca arasında iyi bir dostluk kuruluyor. Cem, ne Rintleri ne de babamı unutuyor. Seneler sonra 1974 sonrasında kardeşim Tema’yı gördüğü zaman da babamı soruyor.

1974 yılındaki Larnaka festivali, hem Larnaka’nın hem de Baf Rintler topluluğunun katıldığı en son festival oluyor. Esasında Kıbrıslıtürklerin de 1974 yılında görecekleri en son festivaldir bu. O günden sonra çok şeyler değişecektir tarihimizde. Festivalde Müzik yarışması 13 Temmuz Cuma günüydü. 15 Temmuz günü ise Makarios’a darbe oluyor. O günlerde artık fiilen mevzilerdeyiz. 20 Temmuz’da ise artık Kıbrıs’ın haritasını da değiştirecek büyük bir savaş çıkıyor. Aradan yıllar geçse de “kafesteteyluş zuk zuk nayra” olayı hiç ama hiç unutulmuyor…

 

91801440_464854964222791_2114846565179850752_n.jpg

Şu anda Avustralya'da yaşayan Özden Işıkser…

91882640_2710083365929002_7403359871145345024_n.jpg

Rintlerin ilk bateristi, sonra da Londra'ya göç edip, daha sonra buraya gelen ve de burada vefat eden Savaş Mert…

Bu yazı toplam 2706 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar