1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. Kıbrıslıtürklerin Değişim Süreci?
Fatma Azgın

Fatma Azgın

Kıbrıslıtürklerin Değişim Süreci?

A+A-

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra toplumda bir değişim rüzgarı esmeye başladı.

Seçim kampanyası sürecinde, Mustafa Akıncı bu misyonu üstlendiğini söyledi ve halkı ikna etti. Akıncı’nın, %60.50 oyla seçilmesinin altında yatan en önemli neden budur.

Akıncı seçilir seçilmez, TC cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ona “ayar çekmeye” çalışması, Kıbrıs toplumunda birşeylerin değişeceğini görmesinden ve bunun önünü kesmeye çalışmasındandı. Ama bu çabalar boşa çıktı.

Akıncı, hiç beklenmedik bir anda Erdoğan’ın saldırısına uğradı. Üstelik bu olay bir canlı yayında yaşandı. Ani ve çok hazırlıksız yakalandığı bu atak karşısında geri adım atmadı ve kuzey Kıbrıs’ın ayrı bir devlet olduğunu, kendisini seçen halkına karşı sorumluluk taşıdığını ve Erdoğan’ın beğenmediği  TC-KKTC ilişki modelinin halkın onayından geçtiğini, Türkiye KKTC ilişkilerinin “kardeş, ayrı devlet” düzeyinde sürdürüleceğini yeniden tekrarladı.

Erdoğan’ın saldırıları devam etti. KKTC’ye milyarlarca lira yardım yaptıklarını söyleyince, Akıncı da “Biz de ithalatımızı sizden yapıyoruz” dedi.
“Müzakereleri bizsiz nasıl sürdüreceksiniz, biz garantörüz” çıkışmasına da Akıncı güzel cevap verdi.
Erdoğan’ın esas amacı, seçilir seçilmez Akıncı’ya geri adım attırarak prestij kaybına uğratmaktı. Umduğu dağlara kar yağdı...

Bazan, sıkıntı ve üzüntü veren böylesi durumlar insana şans ve prestij sağlayabilir. Akıncı için de böyle oldu. Kıbrıs’ta ona oy verenler yeni cumhurbaşkanını test etmiş oldu. Olur ya, TC ile özlediği ilişki acaba kurulabilecek mi düşüncesi içinde olanlara kendisini kanıtlamış oldu. Dünya aleme, söylediği şeyi yapabileceğini hem de çok kısa bir sürede göstermiş oldu. 

---------

Kıbrıs’ın kuzeyinde 1974 sonrası oluşmaya başlayan ve yıllar içinde “çözülemez-ellenemez” hale gelen sosyal-ekonomik-siyasal statüko acaba değişebilir mi?

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın tek başına bu statükoyu değiştirmesi mümkün değildir.
Kendi yetki ve sorumluluğu çerçevesinde yaratacağı yenilikler, KKTC’nin tüm kurumlarında geçerli olmalıdır.
Sn. Akıncı Türkiye ilişkilerinin nasıl olmasını istediğini söylemiş ve kanıtlamıştır.
Türkiye ile yürütülen diğer ilişkiler “yavru-ana” çerçevesinde devam ederse toplum bundan yarar sağlayamaz ve statüko devam eder.

Peki siyasi partilerimiz, tepede hissedilen değişim rüzgarlarına katılabilecek midir?
Son yıllarda ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, toplum her alanda köklü değişim istediğini belli etmiştir.
Siyasi partilere güven duyulmadığı gün gibi aşikardır. Büyük ve örgütlü partilerin partisiz veya küçük partiler karşısındaki mağlubiyeti pek çok mesaj içermektedir. Bugünkü kronik düzen, siyasi partilerin oluşturduğu hükümetler ve atadıkları bürokratlarla  canavar haline getirdiği sistemdir. 

Bütün bu olan bitenden sonra, toplumun değişim isteğine mevcut partiler yanıt verebilecek midir?
Yıllardır değişe değişe iktidara gelen ama aynı bozuklukları sürdüren ve ülkede devlet yönetimini “tek siyaset” haline getiren siyasi partilerin, halkın  değişim taleplerine nasıl yanıt vereceği merakla beklenmektedir.
Mevcut siyasi partilerin denenmiş olması, gelecek için vereceği vaadlere güven duyulmasını engellemektedir.

Yeniden yapılanma tek başına yeterli değildir. Değişim yapacağız demek de pek anlam taşımamaktadır. Halkın güvenini sağlamak için siyasetin sınanması, izlenmesi uzun zaman alacaktır.
Tam da bu aşamada, değişimi sağlamaya talip başka siyasi gruplar ve dinamikler çalışmaya başlayacaktır.

Eski model siyaset ömrünü doldurmuştur. Yeni toplum kurulacaktır. Bu değişimde, eski sisteme ve siyasetçilerine ihtiyaç olacağını sanmıyorum.
Sancılı ama umut verici bir döneme gireceğimiz açıktır.  Kolay gelsin!!!

Bu yazı toplam 3104 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar