1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. KIBRIS’TA BİR AŞKIN İLK GÜNLERİ
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

KIBRIS’TA BİR AŞKIN İLK GÜNLERİ

A+A-

Zaman kanatlanır bazı durumlarda… Ülke birden kolektif depresyon halinden çıkıp yeni bir umutla ışıldamaya başlar. Son sıralar Kıbrıs’ta yaşanan bu… Ara bölgede birlikte kutlanan 1 Mayıs sırasında iki toplumlu koronun kondüktörü Lena ile konuşuyordum. Koronun çok kısa süreli bir çalışma ile iki yeni parça hazırladığını söyledi.

“Sözleri hemen ezberlediler. İki gün içinde yalayıp yuttular. O kadar heyecanlılar ki bu performanslarına yansıdı” derken gözleri ışıldıyordu. Bu ışıltılı gözler her yanda son sıralar. Kıbrıslıların yeniden hayalleri var. Barışın adayı Akıncı’nın seçilmesi adanın her iki yarısında da dalga dalga sevinç haline dönüştü. Bu masalın kötü kişisi kibirli sultan Erdoğan’ın sözleri bir haysiyet seçimi yapan Kıbrıslıları daha da ateşledi. Masalın kurtarıcı kahramanı Akıncı’nın verdiği yanıt yüreklere su serpip heyecanı ikiye katladı. Halk kendini yasemin devrimini gerçekleştirmiş gibi hissediyor. Bu kez simge zeytin ama… Yaseminler Türkiye’nin dayatmalarına karşı bir kimlik başkaldırısı, bir haysiyet bayrağıydı. Zeytin ise barış özlemi. Onu taşıyan herkes beyaz bir güvercin artık…

Bir aşkın ilk günleri gibi bu… Sonradan bu heyecan kırılsa, gerçeğin sert zeminine çarpılıp zorlukların karanlığında kaybolunsa da hep hatırlanacaktır. Ülkeyi bir barış festivaline çeviren başka zamanlar da yaşanmıştı kuşkusuz. Şarkılar, danslar daha önce de doldurmuştu her yanı. Herkesin birbirine gülümseyip sarıldığı, ellerin bir güçle, değişim arayışı ve daha güzel bir dünya özlemiyle birleştiği zamanlardı bunlar. Umut veren şu: Kıbrıs’ta önemli bir insan potansiyeli var ve desteğe ihtiyaç duyulduğu anda devreye girebilecektir. Şimdi nasılsa bu heyecan diner ipler yeniden bizim elimize geçer diye bıyık altından gülenler var. Heyecan elbette dinecektir ama o heyecanın parçası olan ve sizin kibrinize karşı haysiyet savaşı vermekte olan küçük gördüğünüz o insanlar orada olmaya devam edeceklerdir.

Sevinilmesi gereken en önemli şey bu insan potansiyelidir. Yeni bir ülkeyi kuracak olanlar bu insanlardır. Muktedirler tepeden bakıp kendilerini güçlü görüyor olabilirler. Heyecan dinsin biz işimize bakarız diye düşünüyor da olabilirler ama birleşen bir halkın gücüyle baş etmeleri çok zordur. Ne yazık ki dünyanın her yanında böyle bir güce silah ve şiddetle cevap verilmiştir. Kıbrıs’ın geçmişi de politik cinayetler ve şiddetle doludur ama artık eski zamanlarda değiliz.

Şimdi en önemli soru şu: Görüşme masası yine eski görüşme masası mı olacaktır yoksa yaseminler ve zeytin dallarıyla mı süslenecektir. İki lider yeni bir şirket kurmak için mi yoksa bir ülkeyi yeniden birleştirmek için mi masaya oturacaktır? Sürecin dili değişecek mi yoksa yine aynı soğuk ve steril dil devam mı edecektir? Halk bu görüşme masasına davetli midir yoksa yine o terk edilmiş, kasvetli mekânda güç savaşları mı gerçekleşecektir?

Türkiye bizim neyimiz olur sorusuna nasıl cevap verilecektir? Kibirli Sultan gelip masaya tekme atarsa ne yapılacaktır?
Adanın her iki tarafındaki çözümfobiklerin zararlı enerjisi, bunca zamanın ağırlığı, diplomatik kültürün ikiyüzlülüğü, dünyaya hükmetmek isteyenlerin sinsi planları ile nasıl başa çıkılacaktır?
Bana kalırsa en iyisi bu aşkın ilk günlerinin tadını çıkarmak. Geçmişteki belleği devreye sokup kim bilir ne olacak, ne acılar ne ihanetler yaşayacağım, heyecan bitince nasıl da yerlerde sürüneceğim diye düşünmeden.

Bu yazı toplam 2955 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar